SAMET ÖZÜNAL(GHA) – Dünyada 1 milyar 200 milyondan fazla insanın, yeterli su miktarına erişemediği, gerekli tedbirlerin alınmaması halinde 2025 yılında dünyanın üçte ikisinin ciddi manada su sıkıntısı çekeceği bildirildi.
SU KONFERANSI
Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Çolakoğlu, “Su Hakkının ‘Güvenlik’ Bağlamında Yorumu” konulu bir konferans verdi. Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi Salon’da düzenlenen konferansa, İİBF Dekanı Prof. Dr. M. Suphi Orhan, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Eyüp Tavlaşoğlu, ESKİ Genel Müdürü Remzi Ertek, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Yrd. Doç. Dr. Elif Çolakoğlu konuşmasında, dünyada 1 milyar 200 binden fazla insanın yeterli su miktarına erişemediğini açıkladı.
KÜRESEL BOYUTTA SU SORUNU
2,5 milyardan fazla insanın, hijyen koşullarına uygun olmayan bir biçimde yaşamlarını sürdürdüklerini kaydeden Çolakoğlu, “Eğer mevcut eğilimler devam edecek olursa, 2025 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisinin ciddi su kıtlığıyla ya da su yokluğuyla karşılaşacağı varsayılmaktadır.” dedi. Konuşmasında su kıtlığının nedenlerini de açıklayan Çolakoğlu, dünya yüzeyindeki erişilebilecek toplam tatlı su miktarının son derece az ve sınırlı olmasının yanında, hızlı nüfus artışıyla birlikte, her yıl kişi başına kullanılabilen yıllık su miktarının bir o kadar azaldığını ve su kaynaklarının giderek yok olma eğilimi içerisine girdiğini belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Elif Çolakoğlu, “1850 yılında kişi başına düşen su miktarı, ortalama 33 bin metreküp iken, bugün bu rakam, 7 bin 69 metreküp dolaylarındadır. Dünyanın mevcut su potansiyelinin yaklaşık 25 milyarlık nüfusa yetecek düzeyde olduğu ileri sürülmektedir. Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının tarım, endüstri ve yerleşim yeri atıklarıyla kirletilerek yok edilme eğiliminde olmasına ek olarak, iklim değişikliğinin, su çevrimlerini ve su kaynaklarını hem miktar, hem kalite olarak olumsuz yönde etkilemesi ve suyun fiyatlandırılması ile “ekonomik” bir mal gibi alınıp satılması, kıtlık yaşanmasında önemli bir rol oynamaktadır.” diye konuştu.
ÇOLAKOĞLU, “SU HAKKI” KAVRAMINI ELE ALDI…
‘Su Hakkı’nın bir “bireysel güvenlik” talebi olduğunu ve “ulusal güvenlik” çerçevesinde çözüme kavuşturulması gereken konulardan birisini oluşturduğunu anlatan Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Çolakoğlu, ‘Su hakkı, tüm insanlara biyolojik, doğal, sosyal ve insani gereksinmelerini asgari düzeyde karşılayabilecekleri kalitede ve miktardaki suyun sağlanabilmesi hakkıdır. Bu hak, su kıtlığı ya da baskısı karşısında bireylerin yeterli düzeyde suya erişebilme hakkını ifade etmektedir.
Su hakkının öznesi ‘birey’ olsa dahi, çevre merkezli etik anlayışı gereği, bireyin diğer canlı ve cansızların haklarını korumak ve gözetmek görevi bulunmakta ve bu haktan dolayı insanın suyu sınırsız kullanma hakkı ve yetkisi bulunmamaktadır. Su hakkının kabulü, toplumun savunmasız ve güçsüz kesimlerine emniyetli, kullanılabilir, erişilebilir ve satın alınabilir suyu sağlayabilmenin yanı sıra, ayrıca su politikasına ilişkin karar verme süreçlerinde bireylerin katılımını sağlayarak insanlara söz hakkını tanımakta ve mağdurlara da, haklarının yargı önünde korunacağının garantisini olanaklı kılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Yrd. Doç. Dr. Elif Çolakoğlu, ‘Su Hakkı’ ile ilgili olarak uluslararası sözleşmelerden de örnekler verdiği konferansı, su hakkının benimsenmesine yönelik aktarımlarla tamamladı.