İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bu sefer karşımızda PKK’yı belediyelere ortak etmek isteyen bir yapı var. Biz buna tepkisiz kalamayız. Su anda bizim evlatlarımız, 5 metre karda, eksi 30 derecede terörist pesinde koşarken biz burada Kandil’in adamlarının belediyelerine sızmasına sessiz kalamayız" dedi.
Bakan Soylu, "Birileri simdi bize kızıyor, 'İçişleri Bakanı niye meydan meydan geziyor, salon salon geziyor, niye bir şeyler söylüyor’ diye. Gezeriz de söyleriz de. Çünkü bizim bir memleket derdimiz var. Şehit ailesine gideriz, gaziye gideriz, engelli vatandaşımıza gideriz, sivil toplum kuruluşlarına gideriz, muhtarlara gideriz, kahvehanelere gireriz, meydanlarda söyleriz. Bir şekilde bu meseleyi söylemek zorundayız. Biz bugün bir yerel seçime gidiyoruz. Biz bekliyorduk ki her siyasi parti adayını alır, ortaya çıkar, kendi seçmeninden ve milletin tamamından oy ister. Projesini anlatır, vaatlerini anlatır ama daha geçen seçimden beri garip bir tabloyla karsı karsıya kaldık. Düşünün ki biz 2016’da HDP’li belediyelere PKK terör örgütüyle iltisaklı oldukları için kayyum atadık. CHP 24 Haziran’da millete döndü dedi ki ‘Bu HDP meclise giremiyor, buna destek verin, her evden bir oy HDP’ye versin,’ Simdi biz bunu anlatmayalım mı? Beka meselesi diyoruz hayır diyorlar. Peki CHP’nin HDP ile bu kadar kol kola girmesinin bir adı yok mu? DHKP-C’ye olan sevgisinin bir adı yok mu? Teröristi kollamak sana mı kaldı? Bombacıyı, katili hapishanede ziyaret etmek sana mı kaldı? Cenazesinde ağlamak sana mı kaldı? HDP’li kadın eşbaşkan çıktı, ‘Ben sırtımı PKK’ya, PYD’ye yaslıyorum’ dedi, DHKP-C bombacısının mezarının basında ağıt yaktı, bunu içeri aldık 4 tane duvar verdik, ‘Simdi sırtını istediğin duvara yasla’ dedik.
CHP tuttu güya adalet yürüyüşünde bu kadına selam çaktı. Simdi biz bunu anlatmayalım mı? Benim meydan meydan değil, salon salon değil, tek tek ev ev gezmem lazım, dükkan dükkan gezmem lazım, her kapıyı çalıp, zillere basıp, ‘Ben bu milletin bir evladıyım, büyük bir tezgah var, garip bir is var, Allah askına su meseleyi sizinle iki dakika konuşalım' diye gerçekten kapı kapı anlatmam lazım. Çünkü tablo bu kadar vahimdir. Bu sefer karsımızda PKK’yı belediyelere ortak etmek isteyen bir yapı var. Biz buna tepkisiz kalamayız. Su anda bizim evlatlarımız, 5 metre karda, eksi 30 derecede terörist pesinde koşarken biz burada Kandil’in adamlarının belediyelerine sızmasına sessiz kalamayız. Daha önce de ifade ettim, yine söylemek isterim, HDP ile PKK arasındaki ilişki muğlak değildir mutlaktır ve bunu seçim kampanyasının son saniyesine kadar bıkmadan usanmadan söyleyeceğiz. Kim rahatsız olursa olsun. Kimin yüzü ekşirse ekşisin. Kimse merak etmesin, ‘Apo için yürütmeyiz’ dedik yürütmedik, değil heykelini kibrit çöpünü dahi dikmelerine müsaade etmeyiz, bu kadar açık ve nettir" açıklamasında bulundu.
"31 MART SEÇİMLERİNDEKİ TEZGAHI SADECE CHP-HDP ARASINDA KURMUYORLAR"
"31 Mart seçimlerindeki tezgahı sadece CHP-HDP arasında kurmuyorlar" diyen Soylu, şunları kaydetti:
"Düşünebiliyor musunuz, bir Saadetli belediye başkanına HDP destek açıklaması yapıyor. 31 Mart’ta her şey bitmiyor ki, bunun 1 Nisan’ı var. Bu partilerin seçim sonrası ilişkilerini düşünmeyecek miyiz? Bugün HDP, Meclis üyelikleri üzerinden tehlikeli bir kumpas kuruyor. HDP zillet ittifakına, şer ittifakına şu ana kadar 299 meclis üyesi adayıyla destek vermiş. Belediye başkanlığını alması mümkün olmayan yerlerde başkanlık oyu karşılığı meclis üyeliği sırası alıyor. Bu bir sızma harekatıdır. CHP ve Kılıçdaroğlu şu anda o aklıyla birlikte Meclis'te elde edemediği kaosu belediye meclislerine taşımak istemektedir. Kılıçdaroğlu, CHP tarihinde kara bir lekedir. 89'daki SHP gibi, 91'deki SHP gibi ki o parti kapandı gitti, elini PKK'nın temsilcilerine verdi diye kapandı gitti. 50-100 yıl sonra eğer devam edecekse CHP onun yönetimine gelenler ve o partiye mensup olanlar Kılıçdaroğlu’nun bu dönemini bir kara dönem olarak nitelendireceklerdir. Tehlike bildiğinizden daha öte bir tehlikedir. O zaman biz niye 94 tane belediyeye el koyduk buraları PKK'dan aldık. Gezi olaylarını tahrik edenler aynı cephede, 17-25 Aralık'ı tahrik eden FETÖ'cüler aynı cephede, 6-7 Ekim'i tahrik eden PKK'lılar aynı cephede, 15 Temmuz'u tahrik eden FETÖ'cüler aynı cephede, bunu kurgulayan Amerika aynı cephede. Irak’ın kuzeyinde devlet kurmak isteyenler aynı cephede. Afrin'e silah takviyesi yapanlar aynı cephede, 7 Haziran'da bu ülkeyi Doğu ve Güneydoğu'da yakanlar, yıkanlar, çukur açanlar, askerimize, polisimize, jandarmamıza kurşun atanlar aynı cephede. Beceremediler bunlar. Amerika’nın tezgahıyla hem de ekonomik saldırısıyla beraber ilk önce AK Parti'yi ve Cumhur İttifakını zayıflatacaklar, ardından topyekün bir araya gelerek yerel seçimlerde iktidarı, Cumhur İttifakı’nı zafiyete uğratarak Türkiye'nin üzerinde yeni bir hesap, yeni bir tezgah kuracaklar. Biz bunu anlamıyor muyuz? Hepsini savuşturdu Türkiye. Son 30 yılın en düşük seviyesinde katılım, 2014'te 5 bin 500 kişi katıldı ve bugün sadece 136 kişi katıldı. PKK’yı söktük biz, bunu görünce ona ait hemen bir desteği verecekler. Bu seçim başka bir seçimdir. Eğer 31 Mart’ta zayıflarsak bunlar artık eski halleriyle de devam etmezler. 6 yaşındaki bir çocuğun eline taşı verirler Doğu ve Güneydoğu'da valiyi, kaymakamı sokağa çıkarmazlar. PKK'dan belediye meclis üyesi yapmak fitne tohumu ekmektir. Fitne tohumuyla beraber ülkeyi kaos içerisine, karmaşıklık içerisine getiriyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun aklı buna yetmez, ona okyanus ötesinden üflüyorlar, o da burada oynuyor, çalmadan oynuyor."
Bakan Soylu, "Halkbank'a operasyonu kim yaptı, Amerika yaptı. Bütün dünyaya Halkbank'ı farklı bir şekilde bir muamelenin içerisinde olan bir banka olarak göstermeye çalıştılar. Dertleri, siz bu işe girmeyin, talimatımız dışında bir iş yapmayın. Okyanus ötesinde sen FETÖ'yü muhafaza edebilirsin ama senin buraya gücün yetmez. Amerika ne talimat veriyorsa biz onu yapalım, S-400 alma, onu yapma, bunu yapma. Sonra. PYD'nin, PKK'nın adamları oradan füzeleri göndersinler, biz de ağzımızı açıp armut gibi bakalım. Var mı böyle bir şey" dedi.