TBMM Başkanı Şentop, vatanın parçalanamayacağına dair kesin kararlılığın vatan savunmasında asli unsur olduğunun Erzurum Kongresi'nden çıkartılacak bir ders olduğunu söyledi. Şentop, Erzurum Kongresi'ne dair hatıralarda tutulması gereken bir hususun da Milli Mücadele'nin ancak milletin azim ve kararlılığı ile tahakkuk edebileceğine dair tavır olduğunu vurguladı.
100. YILINDA ERZURUM KONGRESİ
100. Yılında Erzurum Kongresi Uluslararası Sempozyumu ETÜ’de başladı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Erzurum Teknik Üniversitesi ve Türk Tarih Kurumunca, üniversitenin Prof. Dr. Muammer Yaylalı Konferans Salonu'nda düzenlenen "100. Yılında Erzurum Kongresi Uluslararası Sempozyumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm Milli Mücadele kahramanlarını rahmetle andığını söyledi.
KATILIMCILAR
Erzurum Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Konferans salonunda düzenlenen sempozyumun açılış programına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç, Erzurum Milletvekilleri Recep Akdağ, Zehra Taşkesenlioğlu, Selami Altınok, İbrahim Aydemir, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. A. Haluk Dursun, Erzurum Valisi Okay Memiş, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Ahmet Hacıoğlu, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, İran İslam Cumhuriyeti Erzurum Başkonsolosu Dr. Sajad Soltanzadeh, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ve Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan katıldı. Programa ayrıca ülkemiz ve yurtdışından 60 üniversitenin bilim insanları, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda konuk katıldı.
100. YIL VURGUSU
25 yıla yakın süre akademik dünyada bulunmuş, ilim tahsiline ve talebe yetiştirmeye gayret etmiş bir siyasetçi olarak bu tür toplantılara katılmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Şentop, şöyle konuştu: "Milletlerin ve kurumların tarihlerinde 25'inci, 50'nci, 100'üncü yıllar önemlidir. Benzer bir durumu, bu yıldan başlayarak 4 yıl boyunca bizler de yaşayacağız. Malumunuz, 2019 Milli Mücadele'nin başlamasının 100'üncü yıl dönümü. Yine 2020'de TBMM'nin kuruluşunun, 2021'de İstiklal Marşı'nın kabulünün, 2022'de İstiklal Savaşı'nın zaferle neticelenmesinin ve nihayet 2023'te Cumhuriyetin ilanının 100'üncü yıl dönümlerini kutlayacağız. Temennimiz ve çabamız, bu yıl dönümlerinin sıradan bir anma olmakla kalmayıp 100 yıl evvelki ruhu anlamaya vesile olmasıdır."
MİLLİ İHTİŞAM
Şentop, Milli Mücadele'nin 100'üncü yıl dönümünü anmaya bu yıl 19 Mayıs'ta başladıklarını hatırlatarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve bütün siyasi parti temsilcilerinin katıldığı bu anmanın, devletin ve milletin şanına yaraşır ihtişamla gerçekleştiğini dile getirdi.
Özellikle Erdoğan ile bütün siyasi parti liderlerinin, Milli Mücadele'nin ruhuna uygun biçimde birlikte fotoğraf vermelerinin hafızalardan silinmeyecek görüntü olduğunu aktaran Şentop, şunları kaydetti:
"Erzurum Kongresi, 100'üncü yılını andığımız Milli Mücadele'nin niteliğini ve gidişatını belirleyen bir içtima olması bakımından büyük bir öneme sahiptir. İlk kez bu kongre sayesinde vatanın işgal ve ilhakı karşısında milli kuvvetlerin harekete geçeceği ve bunun da milli iradeye dayanan bir hükümetçe yapılacağı ilan edilmiştir. Kongrenin mühim neticelerinden birisi de işgal ve ilhak ile karşı karşıya olan memlekette, dış güçlere dayanarak kurtuluşun elde edilebileceği fikrine kesin ve kararlı bir dille karşı çıkılmış olmasıdır. Erzurum Kongresi, her ne kadar Trabzon vilayeti ile bir kısmı işgal altında olan Vilayati Şarkiyye yani şark vilayetleri delegelerince toplanmış bölgesel bir kongre gibi gözükse de ortaya çıkan kararlar ve ilan edilen irade bakımından milli hususiyete sahip bağlayıcı bir toplantıdır."
SAMSUN’DAN ERZURUM’A
Samsun'da başlayan, Amasya'da ilk kez milletle buluşan Milli Mücadele harekatının Erzurum Kongresi ile ete kemiğe büründüğünü belirten Şentop, 100 yıl evvel cereyan eden ve her biri Milli Mücadele gibi kutlu harekatı teşkil eden hadiselerin, bugüne ışık tutan dersler ve üzerinde dikkatle durulması lazım gelen ibretler içerdiğini aktardı.
MİLLİ MÜCADELE
Milli Mücadeleyi bir savaşlar kronolojisi olarak görmenin, bir çatışmalar silsilesi olarak tarif ve takdim etmenin de eksik bir yaklaşım olduğunu anlatan Şentop, konuşmasına şöyle devam etti: "Milli Mücadele, vatan kıldığı toprakları savunurken aynı zamanda bir imanı, bir dünya telakkisini, bir zihniyeti temsil eden inançlı bir topluluğun varlık-yokluk cehdidir. 100 yıl önce Anadolu topraklarında cereyan eden müsademe, istiklali işgal ve tasalluta, imanı küfür ve zulme, şehadeti düşüklüğe ve esarete yeğ tutan, tercihini tahakkuk ettirmek için de ölümü öldüren bir milletin ibretlerle dolu destanıdır. Milli Mücadele'nin en önemli safhalarından birisi olan Erzurum Kongresini andığımız böyle bir toplantıda, birkaç hususa temas etmeyi lüzumlu görüyorum. Bunlardan ilki, Erzurum Kongresi'nin teşkili sırasında epeyce taraftar toplayan ve o günün şartlarında bazılarına makul görünen manda ve himaye fikrinin bu kongrede kesin bir dille reddedilmesidir. Son iki yüzyıllık modernleşme tarihimiz, hususen de İkinci Dünya Savaşı sonrasında geçtiğimiz çok partili siyasi hayat boyunca bazı kesimler, bazı odak ve siyasi telakkiler, dışarıdan aldıkları destekle iktidar arayışında olmuşlardır. Şüphesiz ki, devletler arasında karşılıklı ilişkiler vardır ve bu ilişkiler belli bir dengeyi gerektirir. Fakat, milletin çıkarları ve istiklal söz konusu olduğunda yegane kılavuz, istiklal-i tam iradesidir."
15 TEMMUZ HATIRLATMASI
Şentop, geçen haftanın 15 Temmuz darbe girişiminin 3'üncü yılı olduğunu anımsatarak, bu darbe girişiminin hain karakteriyle ilgili herkesin açık, ortak bir kanaate sahip bulunduğunu ifade etti.
15 Temmuz darbe girişiminin bir niteliğinin de dış güçlere dayanarak iktidar arayışında olan bir avuç hain tarafından tertip edilmesi olduğuna dikkati çeken Şentop, "100'üncü yılını idrak ettiğimiz Milli Mücadele ile 15 Temmuz darbe girişimini durduran direnişi ruhen benzeştirmek haklı tespittir. Bu tespitin haklılığına dayanak teşkil eden hususlardan birisi de her ikisine de dış destekli iktidar arayışının ihanet, himaye ile kurtuluşun imkansız olduğu fikrinin hakim olmasıdır." diye konuştu.
KARARLILIK
Şentop, vatanın parçalanamayacağına dair kesin kararlılığın vatan savunmasında asli unsur olduğunun Erzurum Kongresi'nden çıkartılacak bir ders olduğunu söyledi.
Bundan tam 100 yıl önce Anadolu'daki İslam varlığının muhkem kalesi Erzurum'da bir araya gelen vatanperver öncülerinin yükselttikleri başlıca şuurun, kuzeyden güneye, doğudan batıya memleketin her bir köşesinin yekvücut olarak hareket etmesi mecburiyeti olduğunu ifade eden Şentop, şöyle konuştu: "Erzurum Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti arasında 30 Mayıs'ta yapılan telgraf muhabere ve muhaveresi dikkatle tetkik edilmelidir. O yazışmalarda, bugünkü Doğu Karadeniz'in ve Trabzon'un başta Erzurum olmak üzere doğu vilayetlerine, doğu vilayetlerinin de Trabzon'a olan mecburiyeti ve merbutiyeti açıkça ortaya konulmaktadır. Yani, 100 yıl önce vatan söz konusu olduğunda ayağa kalkan, istiklal-i tam iradesi etrafında ve düşman istilasına karşı kenetlenen Trabzon ile Diyarbakır, Erzurum ile Bitlis, Van ile Elazığ ve Sivas, birdir, bütündür ve aynı diriltici ruhun mücessem merkezleridir. Bu bakımdan, bu şehirler ve milli merkezler arasında ihtilaf husule getirecek tavırlar içinde olmak ihanete kadar varacak bir ahmaklıktır, bu şehirlerin birliğini pekiştirecek hareketler ise vatana hizmettir."
Şentop, Trabzon'u Erzurum ve Doğu Vilayetleri ile kader birliğine iten sadece coğrafya ve ortak mazinin olmadığını aynı zamanda bu şehirlere biçilmeye çalışılan akıbet olduğunu belirterek, Anadolu'daki varlığın iki sembol şehri olan Trabzon ve Erzurum'un, Pontus ve Ermenistan dayatmalarına karşı dimdik ayakta durduğunu ve vatanın bölünmezliği iradesinde birlikte hareket etiğini dile getirdi.
MİLLİ HAFIZA
Erzurum Kongresi'ne dair hatıralarda tutulması gereken bir hususun da Milli Mücadele'nin ancak milletin azim ve kararlılığı ile tahakkuk edebileceğine dair tavır olduğunu aktaran Şentop, şunları kaydetti: "Nitekim bu tavır, daha Amasya Tamimi'nde ortaya konmuş ve istiklal harekatının temeline milletin azmi ve iradesi yerleştirilmiştir. Her zaman söylediğimizi tekrar edelim, Milli Mücadele, yalnızca bir direniş hareketi değil, aynı zamanda milletin irade ve iştiraki ile başarıya ulaşmış bir istiklal yoludur. Bu bakımdan, önümüzdeki yıl kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünü kutlayacağımız Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milli Mücadele'nin merkezidir, karargahıdır ve kalbi millettir. Erzurum Kongresi'nin 100'üncü yıl dönümünü andığımız böyle bir toplantıda zaman zaman Türkiye'nin karşısına çıkarılan Ermeni meselesine değinmeyi lüzumlu görüyorum. Zannediyorum ki bu meselenin konuşulması ve işin hakikatine dair sözler sarfedilmesi için en uygun yerlerden birisi, Ermeni çetelerinin mezalimine ve soykırımına muhatap olan Erzurum'dur. Bu vesileyle, 100 yıl evvel Ermeni çetelerince sergilenen vahşet ve soykırım neticesinde katledilen vatan evlatlarını rahmetle anıyorum. Allah ruhlarını şad eylesin."
Bundan 100 yıl önce, Dünya Savaşı şartlarında gerçekleşen ve dışarıdan kışkırtıldığı aşikar olan Ermeni isyanlarının acıklı ve vahim neticeler doğurduğunu hatırlatan Şentop, Ermeni çetelerinin başlattığı ve Müslüman ahalinin kendini savunma refleksiyle büyüyen karşılıklı çatışmaların, bir soykırım olarak görülemeyeceğini aktardı.
KÜRESEL DENGELER
Bu çatışmaların asıl mağduru ve soykırımın muhatabının, yüzyıllarca ekmeğini, suyunu paylaştığı komşularının bir kısmından ihanet gören Müslüman ahali olduğunu vurgulayan Şentop, konuşmasına şöyle devam etti: "Tarih, uzun kış gecelerini renklendiren masallar ve eskilere ait esatir olmadığı gibi, lüzumsuz ve temelsiz öğünmelerin yahut yerinmelerin kaynağı da değildir. Tarih, bugünü tanzim, yarını inşa ederken başvurduğumuz bir laboratuvardır. Bu cümleden olmak üzere, ben, tarihin tekerrür etmediği kanaatindeyim. Olan sadece, zamanın akışında benzer hataların benzer sonuçları, tekrarlanan doğru işlerin de parlak başarıları husule getirmesi meselesidir. Hepinizin takip ettiği üzere dünyamız bugün büyük altüst oluşlar yaşamakta, dengeler her an yeniden kurulmaktadır. Geçen yüzyılın ulusal ve uluslararası düzeyde yaşanan büyük sıkıntılarının ardından, ülkemiz ve milletimiz için hayırla neticeleneceğine inandığım bir eşikteyiz."
TÜRKİYE BİR UMUT COĞRAFYASIDIR
Şentop, yeni yüz yıl ve yeni bin yılın coğrafyalara düzen, tarihe yön veren asil millet için büyük imkanlar barındırdığını ifade ederek, yeni dönemdeki bu imkanları değerlendirmek gerektiğini bildirdi.
Her imkanın gereği yapıldığı sürece kıymetli olduğuna işaret eden Şentop, "Türkiye, bugün artık sadece bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı değildir. Türkiye bugün, bir umudun, bir hamlenin ve insanlık davasının adıdır. Türkiye bugün, sadece vatanımızın değil, aynı zamanda vazifemizin adıdır. Umudu diri tutmak, insanlığın ortak iyiliğini amaçlayan bir hamleyi neticeye ulaştırmak ve vatanı vazife bilen şuuru tahkim etmek için Türkiye'yi yücelteceğiz, büyüteceğiz ve geleceğini parlak kılacağız. Bu, 100 yıl önce 'Ya istiklal, ya ölüm' şiarını yükselten Milli Mücadele kahramanlarının ve geçen hafta yıl dönümünü idrak ettiğimiz 15 Temmuz darbe girişimi esnasında ihanete 'dur' diyen şehitlerimizin omuzlarımıza bıraktığı mübarek bir vazifedir." diye konuştu.
BAĞIMSIZLIK EKONOMİK VE EKOLOJİK ALANLARDA DA MÜŞAHHAS KILINMALIDIR.
Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak; kongrede sadece bölgeyi değil yurdu ilgilendiren ilkesel kararların da alındığını anlatarak, "Bu ulusalar sempozyumun amacı 1. Dünya Savaşı sonrasındaki karanlık günlerde vatanımızı bölmeye çalışanlara karşı 'vatan bir bütündür parçalanamaz' diyen ve bu toprakların sahipsiz olmadığını tüm dünyaya gösteren atalarımızı bir araya getiren ruh, iman ve heyecanı anlamak, anlatmak ve gelecek nesillere aktarmaktır." İfadelerini kullandı.
ÇAKMAK’IN SUNUMU
Prof. Dr. Çakmak; 23 Temmuz Erzurum Kongresi'nden çıkarılacak en önemli derslerden birinin de bağımsızlık olduğuna dikkati çekerek, bu bağımsızlığın ekonomik ve ekolojik alanlarda da müşahhas kılınması gerektiğini sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Çakmak, son 15 yılda teknolojik bağımsızlık adına çok önemli mesafeler katledildiğini vurgulayarak, "Savunma sanayinde yerlilik ve millilik oranı 2000'li yılların başlarında yüzde 20 iken günümüzde bu oran yüzde 70'lere ulaşmıştır. Teknolojik bağımsızlığımızı kazanmak için attığımız her adımda ülkemizin üzerine oynanan oyunların arttığını görüyor ve bilgi çağında dijital çağa evrilen 21. yüzyılda bilginin ve bilimin üretildiği üniversitelerde bizlere önemli görevler düştüğünü idrak ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ve Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Şentop'a çeşitli hediyeler takdim etti.
NOT: HABER METNİNİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ TBMM WEB SİTESİNDEN ALINMIŞTIR