Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Ermeni mezalimi denilince akıllara ilk olarak Erzurum geliyorsa; bu şehrin yaşadığı acılar tarif edilemeyecek kadar büyüktür” dedi.
Başkan Mehmet Sekmen, Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 101’inci yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Sekmen, mesajında Erzurum’un binlerce yıllık tarihi boyunca sürekli işgaller ve istilalarla karşı karşıya kaldığına dikkati çekerek, “Bu kadim coğrafya, tarihsel süreç içerisinde hep stratejik bir öneme sahip olmuştur. Çünkü Erzurum’a sahip olmak demek; Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan topraklara, dolayısıyla Asya ve Avrupa’ya hükmetmek demektir. Meseleye bu zaviyeden bakıldığında görülecektir ki; Erzurum hakikaten de bir geçit şehridir, serhat şehridir, egemenlik şehridir” diye konuştu.
Bu nitelikleri dolayısıyla Erzurum’da yaşanan en son işgalin Rus güçlerince gerçekleştirildiğini hatırlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “1916 yılının şubat ayında başlayan işgal tam iki yıl sürmüş ve bu iki yıl, dünya yüzünde görülmemiş bir mezalim ve vahşete tanıklık etmiştir. Alaca’dan Ilıca’ya, Cinis’ten Tımar’a, Aşkale’den Pasinler’e, Yanıkdere’den Gülahmet’e kadar Erzurum’un dört bir yanında on binlerce masum Erzurumlu hunharca katledilmiş; Ermeni Taşnak ve Hınçak çeteleri deyim yerindeyse taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmamıştır. Rus işgal kuvvetlerinden destek alan Ermeni çeteciler, yakıp yıktıkları köy ve kasabalarda, tarihe utanç abidesi olarak geçen cinayetler işlemişler, savunmasız Müslüman Türk ahalisine alenen ve resmen soykırım uygulamışlardır” diye konuştu.
“TARİHİN KONUŞAN DİLİNİ DUYMUYORLAR”
Yanıkdere’de 3 bin Erzurumlunun diri diri yakılarak şehit edildiğini, yine aynı şekilde Ezirmikli Osmanağa ve Mürsel Paşa Konakları’nın da benzer bir vahşete tanıklık ettiğini dile getiren Başkan Sekmen, “Bunlar tevatür değildir, söylenti değil; bunlar bugün Ermeni diasporasının sıklıkla ve sürekli başvurduğu iftira yöntemi hiç değil. Bunlar tarihin konuşan dili, tarihi belgelerin anlattığı ve aktardığı bilgiler. İsim isim, köy köy, kasaba kasaba, hepsi arşivlerimizde mevcut olan bilgiler. Ermeni çetelerin işlediği tüm cinayetleri ve gerçekleştirdikleri tüm katliamları biz de biliyoruz, diaspora da biliyor, diğer tüm dünya ülkeleri de biliyor. Ama söz konusu Müslümanlar olunca, gelenek hiç değişmiyor; gözler kör oluyor, diller lâl oluyor. Ama onlar ne kadar susarlarsa sussunlar, tarih Erzurum’daki Ermeni mezalimi ve vahşetini asırlar boyunca haykırmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.
“İŞGALLERİN ŞEKLİ VE YÖNTEMLERİ DE DEĞİŞTİ”
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum’un işgalden kurtulduğu 12 Mart 1918’in, milli kurtuluş coşkusunun zirvelerde yaşandığı bir gün olarak tarihe geçtiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Zaman ilerledikçe ülkelerin egemenlik iddialarının şekli, yol ve yöntemleri de değişti. Savaşlar artık eskiden olduğu gibi topla ya da tüfekle yapılmıyor. Günümüzde savaşlar politik oyunlarla, ekonomiyle ve lobiyle yapılıyor. Anadolu üzerinde oynanan oyunların seyrine bakacak olursak; türlü türlü küresel işgal girişimlerini rahatlıkla görebiliriz. Zaman geçiyor belki ama batılı güçlerin bu topraklar üzerindeki emelleri kesinlikle tükenmek bilmiyor. Ellerine geçirdikleri her fırsatta bu cennet vatanı bölüp parçalamaya çalıştılar. Karşımıza geçmişte 27 Mayıs darbesiyle çıktılar, ardından 12 Eylül darbesi; sonra 28 Şubat ve son olarak 15 Temmuz hain darbe girişimiyle gösterdiler gerçek yüzlerini. Dolayısıyla durmayacaklar ve üzerimize gelmeye yine devam edecekler.”
“GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İSTEMİYORLAR”
Erzurum’un, milli iradenin sembolü bir şehir olduğunu dile getiren Başkan Sekmen, şöyle dedi:
“Bu şehir Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmış bir şehir. Bu şehir, vatanın bölünmez bütünlüğünü tüm cihana haykırmış bir şehir. Bu şehir ayakta kaldıkça, milletimiz de ayakta kalacak, bu cennet vatana yönelik her türlü kast girişimi, iman dolu göğüslerde paramparça olacaktır. Bizim bu direnci gösterebilmemiz için de kenetlenmemiz, omuz omuza vermemiz, kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmemiz gerekiyor. Çalışmamız gerekiyor. Bu şehir için, Anadolu için ve bu necip millet için gecemizi gündüzümüze katmamız gerekiyor. Hakikat şu ki; batılı güçler güçlü bir Türkiye istemiyorlar, Türk milletinin kendi ayakları üzerinde durmasına tahammül edemiyorlar. Çünkü Türkiye, çünkü Erzurum ekonomik kurtuluşunu gerçekleştiriyor artık. Ekonomik bağımsızlığını elde etmeye başlıyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, milletin başlattığı bu seferberliği durduramayacaklar. Çünkü karşılarında 12 Mart ruhunu taşıyan bizleri bulacaklar. Çünkü karşılarında sarsılmaz bir muhkem kale olan Erzurum’u bulacaklar. Çünkü karşılarında lider ülke Türkiye’yi bulacaklar. Bu duygu ve düşüncelerle bundan 101 yıl önce Erzurum’un Türk beldesi olma mücadelesini veren ve bize bu vatanı emanet eden başta Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ayrıca İstiklal Marşı’mızın kabulünün 98’inci yıldönümü de bu vesileyle kutluyor, milli şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’u da minnet ve şükranla yâd ediyorum. Allah bu millete bir daha esaret yüzü göstermesin! Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!”