TAHİR SARIKAYA (İHA) - Kamuoyunda büyük merak uyandıran ve hükümetin sağlık alanındaki "çılgın projesi" olarak ifade edilen PPP (Public Private Partnership) yatırım modeli ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Sağlık Yatırımcıları Derneği Başkanı Dr. İhsan Şahin, sağlıkta "yap-kirala-devret" dönemini başlatacak sistemi Türkiye'de sağlık alanında bir devrim olarak nitelendirdi.
BAŞBAKAN AÇIKLADI
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın "sağlık kentleri" projelerini açıklamasıyla Türkiye gündemine giren PPP kavramı, dünyada çok geniş ve farklı kullanımı olan bir yatırım modeli. Avrupa'nın birçok ülkesinde uygulanan ve "yap-işlet-devret" modeline alternatif olan bu yatırım modeli, "yap-kirala-devret" şeklinde özetleniyor. Kamuya ait yatırımların özel sektör tarafından yapılması ve belli bir süreyle devlete kiralanması usulünü içeren sistemde, kira süresi boyunca özel sektör kamunun arzu ettiği bazı hizmetleri de üretebiliyor ya da bu hizmetlerden bağımsız olarak sadece kira bedelini tahsil edebiliyor. Tıbbi hizmeti ise yine devlet veriyor, tüm doktor ve hemşire kadrosu devlet tarafından sağlanıyor. Dünyadaki örnekleri 15 yıldan 30 yıla kadar uzanabilen bu ortaklık modelinde Türkiye'deki projeler için ise süre 25 yıl olarak belirlendi.
ŞAHİN’İN AÇIKLAMASI
Son 15 yıldır Türkiye'deki tüm devlet ve üniversite hastanelerinin temizlik, otopark, güvenlik, laboratuvar, görüntüleme, sterilizasyon, çamaşır, yemek gibi hizmetleri hizmet alımı yolluyla özel sektöre yaptırdığını belirten Sağlık Yatırımcıları Derneği Başkanı Dr. İhsan Şahin, kamu-özel ortaklığında ise bu hizmet alımlarının bir kez yapıldığını, sürelerinin uzatıldığını belirtti. PPP'deki kamu-özel ortaklığının hastanelerin özel sektör tarafından çalıştırılması ve özel sektörün gelen hastalardan ücret alması anlamına gelmediğini vurgulayan Dr. Şahin, "Bu hastaneler yine devletin hastaneleri, yani hasta kabul prosedürlerinde ve de ücret politikasında hiçbir değişiklik yok. Bu anlamda bugünkü Numune Hastanesi neyse, yarın kurulacak Etlik Hastanesi de o. Vatandaş, daha kaliteli, teknoloji açısından daha gelişmiş ve daha lüks hizmet alacak. Devlet hastanelerinde özel hastane hizmeti alacaklar diyebiliriz. Türkiye PPP projeleriyle sağlıkta bir lig daha atlamış olacak. Bu projelerle JCI, yani sağlıkta akreditasyon kriterleri olarak tanımlanan uluslararası standartların çok üzerinde hastaneler yapılacak. Kendi altyapısı ve otomasyon sistemi olan akıllı hastanelerden bahsediyoruz. Rehabilitasyon alanları, spor merkezi, toplantı salonları olan büyük çaplı kompleksler. Bugünkü özel hastanelerin devlet hastanelerinden en önemli farkı son on yılın teknolojisini barındıran, fiziki açıdan üstün binalarda hizmet sunmasıdır. Şimdi bu modelle yapılacak hastaneler özel hastaneler kadar şık ve son teknolojiyle tasarlanmış olacak. Bu da devlet hastaneleriyle özel sektör arasındaki rekabeti arttıracak. Bu rekabet ortamı da vatandaşa kaliteli hizmet olarak yansıyacaktır. Bir doktor olarak, bugün 40 yıllık bir hastanede istediğiniz kadar uğraşın, hem sterilizasyonu hem de hasta konforunu sağlamanız çok zordur. Tüm özverilere rağmen hekim olarak karşınıza çıkan fiziki olumsuzlukları aşamıyorsunuz. İncelediğimiz kadarıyla da Türkiye'de hayata geçirilecek projeler şuanda dünyada yapılan emsallerinin de daha ötesinde
projeler. Kısaca; Türkiye PPP ile geleceğin hastanelerini yapıyor ve bu projelere Türkiye'nin ihtiyacı vardı" dedi.