E.MEHMET YILMAZ
ERZURUM (İHA) - Saadet Partisi İl Başkanı Faik Çalık, her geçen gün kan kaybetmekte olan Suriye’ye bir darbenin de Batılı güçler tarafından vurulacağını belirterek, “Suriye’de amaç aynen Irak, Libya Gibi, Afganistan, Lübnan, Sudan gibi birkaç parçaya bölünmüş bir ülke haline getirmek. Bu yapılacak operasyonla Suriye’de sonu belirsiz bir kaosa doğru sürüklenmek istenmektedir. Suriye’de kaybeden en başta bizim ülkemiz akabinde İran olmuştur. Kazanan ise Başta İsrail olmak üzere Haçlılar ve onların emir erleri, krallar, emirler, şeyhler olmuştur. Görünen budur. Ama onların bir hesabı varsa Allah’ında bir hesabı olduğunu unutmamalıyız” dedi.
TÜRKİYE SURİYE İÇİN YOL HARİTASIYDI
“Suriye değişiyordu, Türkiye Suriye için yol haritasıydı” diyen Çalık, “Ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yapıldı, vizeler kaldırıldı, ticaretin ve turizmin en canlı olduğu dönemler yaşandı, her şey güzel giderken bir anda ters yüz edilen bir anlayış ve Suriye’deki Sivil muhalefetin silahlı hale getirilmesi sağlanınca ipler tamamen koptu. Esed ve yönetimi yavaş da olsa olumlu yönde değişecekti, ama başta İsrail olmak üzere İsrail’in varlığı için koltuklarında oturanlar krallar,emirler , işbirlikçiler bundan korktu, çünkü sıra onlara gelecekti. Maalesef geldiğimiz noktada görüyoruz ki , Ülkemiz İsrail’in ve Batı’nın tuzağına düştü. İşin İlginç yanı ise Mısır’daki darbe sonrası Haklı olarak karşımıza aldığımız İsrail, ABD,AB, Suud gibi oluşumlarla şimdi müttefik gibi hareket ederek Suriye’ye müdahale edilmesini istiyoruz , Bu da gösteriyorki Türkiye Dış Politikası Maalesef rüzgarda savrulan yapraklar gibi savrulmaktadır. Bir orada bir burada bu tutarsız dış politika Ülkemizin ve Coğrafyamızın geleceğini daha kötü bir hale getirecektir. Şimdi sormak istiyorum ? Türkiye Mısır’da uyguladığı, eksikleriyle birlikte güttüğü doğru politikayı Suriye’de neden yapmadı ? Değerli kardeşlerim Suriye’de yaşanan iç savaş ve yapılacak olan dış müdahale sonrası oluşacak yapıyla mezhep savaşlarının derinleştirilmesi ve Sünni-Şii; Şii-Vehhabi, Sünni-Alevi çatışmalarının kalıcı hale gelmesi amaçlanmaktadır. Bunun sonucunda Bölge ülkelerinin birbirleriyle rekabeti, dolaylı veya direk savaşmaları sağlanmaya çalışılacaktır. Geçmişte İslam Milletlerinin arasına sokulan nifaklar sonucu haçlılar bölgede iki asır nasıl hakimiyet kurmalarına sebep olduysa, gelecek yıllarda bu bölgenin İsrail ve haçlı hakimiyetine geçmesini sağlayacaktır. İslam Ülkelerinin dağınıklığı maalesef batının işini kolaylaştırmaktadır. Ve bu hadiselerden en karlı çıkacak olan İsrail olacaktır. Suriye'deki olayları hiçbir dış ülke bitiremez. Ancak İslam ülkeleri bir araya gelir hakkaniyet ve adalet ölçüleri içerisinde sorunu çözer. Batı, Birleşmiş Milletler, NATO bu işte çifte standart uyguluyor.” diye konuştu.
BM’in İsrail'in etrafındaki Müslüman ülkeleri tek tek yok ettiğini öne süren Çalık daha sonra şöyle dedi, “Bakın, Filistin'e destek veren ülkelerin yönetimini tek tek indiriliyor. BM'nin görevi dünyada Müslümanlığı yok etmektir, bu görevini de adım adım icra ediyor. Bizim BM'den bekleyecek hiçbir şeyimiz yoktur. Bunun çözümü İslam ülkelerinin biraya gelip kendi birleşmiş milletlerini kurmasıdır. Ekonomik işbirliğini oluşturmaları, NATO benzeri bir yapıyı kurup haksız olanların karşısına dikilmelidir. Bir de İslam ülkeleri ortak kültürel birliğini ve parasını oluşturmalıdır. Şikayetle, ağlamakla bir yere varılmıyor.”
30 AĞUSTOS TARİHİMİZİN GURUR SAYFALARINDAN BİRİSİ
SP İl Başkanı Çalık, öte yandan 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesinin tarihimizin gurur sayfalarından birisi olduğunu belirterek, “Bu zafer; bağımsızlık söz konusu olduğunda milletimizin ortaya koyabileceği fedakarlık ve kahramanlığın en son örneğidir. Bize düşen görev bu kutsal emanete aynı sorumlulukla sahip çıkmak ve Yeniden Büyük Türkiye'yi inşa edecek kararlılığı elbirliği ile ortaya koymaktır. 30 Ağustos zaferi ile taçlanan Kurtuluş Savaşı'nın büyük yokluk ve imkansızlıklara rağmen başarıldığını hatırlamamız lazım. Ancak sahip olduğumuz çok önemli bir güç vardı; birlik ve beraberliğimiz. Dedelerimiz Çanakkale'de, Dumlupınar'da aynı ideal ve aynı istikbal için canlarını feda etti. Hiç kimse cephede yanındakinin mezhebini, meşrebini, etnik kimliğini sormadı. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Sünnisi, el ele, omuz omuza, aynı siperde şehit düştü. Bir ve beraber oldukça hiçbir gücün karşımızda duramayacağını bütün dünyaya gösterdi. Şimdi bize düşen bu kardeşliği daha da ileriye götürmektir. Bu vesile ile Bu vatan için canını veren tüm şehitlere rahmet diliyor, Milletimizin zafer bayramını kutluyorum
Birlik ve beraberliğimizin zaferle sonuçlandığını söylediğimiz 30 Ağustos’tan sonra birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyen mihraklar tarafından Eylül ayında bir takım sosyal olayların, Gezi Parkı gibi benzer olayların olacağı konuşuluyor. Bunların Türkiye'ye zarar vereceğini şimdiden ifade ediyor ve önlemlerinin alınması gerektiğini söylüyorum. Türkiye'de herkesin, ülkesinin kaosa girmemesi için biraya gelmesi gerekiyor. Bu A partisi, B partisinin meselesi değil, Türkiye'nin meselesidir. Rahmetli hocamızın beyan ettiği gibi toprak ayağımızın altından kayıyor, buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bu ülkede yaşayan insanlar sağduyulu davranıp dışarıdan bizi karıştırmak isteyen insanların değirmenine su taşımayacağını biliyorum. Kardeşliğimize halel getirecek her türlü olaydan uzak durulmalı, hükümetimizde gereken tedbirleri almalıdır.” şeklinde konuştu.