İSTANBUL-İHA
Temmuz sıcakları ile uzun günlerin birleşimi, oruç tutacak olan kişilerin bu yıl daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Vücutta görülen sıvı ve tuz kaybı nedeniyle sağlıklı kişilerde bile tansiyon, kalp ritminde bozukluk, baygınlık ve kan şekerinde düşme gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan ayının bu yıl da uzun ve sıcak günlerde denk gelmesi nedeniyle özellikle kalp hastalarını uyardı.
Prof. Dr. Sönmez, kalp hastalığının oruç tutmamak için yeterli bir neden olduğunu ifade ederek, “Geçmiş yıllardaki kısa günlerde oruç tutulan Ramazanlarda genel durumu uygun, ilaçları müsait olan kalp hastalarımıza oruç tutabileceklerini söylerken, bu yıl bunu büyük bir risk olarak görüyoruz. Çünkü temmuz sıcakları uzun günlerle birleşince 15 saatlik açlık, kalp hastaları için tehlikeli olabilir. Bu süre içinde hayati ilaçlarını uygun aralıkla alamayacakları gibi, hastaların elektrolit, su ve tuz kaybı da dikkate alınmalıdır. 15 saat boyunca yeterli su alınamaması tansiyon düşüklüğü, fenalık hissi ile sonuçlanarak kalpte sorunlar oluşturabilir. Kanın koyulaşmasına bağlı olarak toplardamar tıkanmaları ve koroner damarların tıkanmasına bağlı kalp krizi, beyin damarlarının tıkanmasına bağlı felç olabilir” diye konuştu.
İftar ve sahur arasındaki uyku süresinin çok kısa olması ve sahurdan sonra uyumak mümkün olmadığı için Ramazan boyunca öğle saatlerinde ya da öğle sonrası 1-2 saatlik uykunun son derece dinlendirici olduğunu kaydeden Sönmez, böylelikle açlık ve susuzluğun yarattığı stresin de azalacağını söyledi. Prof. Dr. Bingür Sönmez, öğle uykusu uyuyanların uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riskinin yarı yarıya düştüğünün altını çizerek, şunları söyledi:
“Uykuda beden ile birlikte ruhsal dinlenme de vardır. Fizik olarak uykusuzluğa dayanılabilir ama ruhsal olarak dayanmak mümkün değildir. Eğer hafta içi gündüz uykusu mümkün değilse hafta sonu çok iyi uyumaya özen gösterilmelidir.”
“RAMAZAN’DA ÜÇ ANA ÖĞÜN YEMEK YİYİN”
Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan’da öğünlerin sayısının azalmasının metabolizmayı olumsuz etkileyebildiğini, bu nedenle de özellikle kalp sağlığı açısından iftarda ‘acıktım’, sahurda ‘acıkırım’ korkusu ile tıka basa yemek yemenin mide ve kalbe baskı yapacağını, bu açıdan kişiye zarar vereceğini söyledi. İftarda bir çorba ile başlangıç yapılması gerektiğini anlatan Sönmez, komposto veya sütlü tatlı yendikten bir süre sonra tamamlayıcı hafif bir yemek yenmesi gerektiğini dile getirdi. Sönmez, “Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan, doyuruculuğu yüksek yemekler seçilmelidir. Bu şekilde Ramazan’da da üç ana öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir” dedi.
Ramazan ayının çok sıcak ve uzun günlerde yaşanması nedeniyle gün içinde artış gösteren sıcaklarda oruç tutulmasının vücutta su kaybına yol açtığını anlatan Prof. Dr. Bingür Sönmez, bu nedenle yeterli sıvı alımının çok önemli olduğuna değindi. Sönmez, “Kişinin, gün içinde kaybettiği suyu geri kazanmak için yeterli miktarda sıvı almaması, kanın koyulaşmasına ve daralmış bacak, beyin ve kalp damarlarının pıhtı ile tıkanmasına, kalp krizlerine yol açmaktadır. Ramazan’da su kaybına neden olan kötü bir alışkanlık da sahurda çay ve kahve tüketimidir. İdrar sökücü özelliği nedeniyle gün içinde su kaybına neden olan bu alışkanlığın iftar sonrasına bırakılması, sahurda ise su tüketilmesi gerekir” şeklinde konuştu.
“SAHURDA SİGARA İÇİP YATMAK KALP KRİZİNİ TETİKLEYEBİLİR”
Prof. Dr. Sönmez, iftara sigara içerek başlamak ya da az bir miktar yemeğin hemen ardından art arda sigara içmenin son derece tehlikeli olduğunu vurguladı. İftarla birlikte arka arkaya 3-4 sigara içiminin ciddi karbonmonoksit zehirlenmeleri ile birlikte oluşan aritmi sonucunda ani ölümlere neden olabileceğini vurgulayan Sönmez, “Çünkü karbonmonoksit zehirlenmesi kalpte ritim bozukluklarını tetikler. Aritmi nedeniyle de ani kalp ölümleri ortaya çıkabilir. Kalp sağlığı açısından sahurda da sigara içmemek çok önemlidir. Çünkü sahurda sigara içimi sonrası hemen uykuya dalmak, kalp krizi riskini artırır” diye konuştu.
Sönmez, oruç tutacak vatandaşlara şu önerilerde bulundu:
“- İftarda ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalıdır.
- İftarın klasik olarak bir bardak suyla açılması uygundur. Arkasından bir çorba içilmesi ve 10 dakika ara verdikten sonra da diğer yiyeceklerin yavaş bir şekilde tüketilmesi gerekir. Ancak yemeğe oturup birden üç kap yemek tüketmek risklidir.
- Ramazan’da alınması gereken sıvı sudur. Bol su içmeli ve tatlı olarak da sütten yapılmış olanları tercih edilmelidir.
- Sahurda kesinlikle aşırı tatlıdan kaçınmak gerekir. Çünkü bu tatlıların tüketiminden sonra açlık ve susuzluk hissi artmaktadır. Çay ve kahve de idrar söktürücü özelliği nedeniyle sahurda tüketilmemelidir.
- İftar sonrası eğer kişi teravih namazına gidiyorsa ve yaşlıysa, uzun süre oturur pozisyonda olması risklidir. Çünkü uzun süre oturma halinde kan koyulaşması ortaya çıkabilir ve bu da emboliye neden olabilir. Bu nedenle ileri yaş hastaları teravih namazı kılacaklarsa bir sandalye kullanmalıdır.
- İftar sonrası yemek yedikten bir saat sonra yarım saatlik bir yürüyüş de yararlı olabilir. Ancak aktif olarak spor yapan kişilerin Ramazan ayı boyunca spora ara vermesi uygun olur. Sporlarını Ramazan sonrasına ertelemeleri kalbi yorma riskini azaltır.”