ERZURUM - CİHAN
Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Tevfik Gülsoy, uzlaşmayla yapılacak yeni anayasanın Türkiye’yi bir sonraki yüzyıla taşıyabileceğini söyledi. Gülsoy, "Halk dört partiyi yaklaşık yüzde 95 oy oranıyla meclise taşıdı. Taraflar ön koşulsuz yeni anayasayı yapmak için irade ortaya koymalı. Halkın partilere mesajı açık ve nettir. Birlikte yapın." diye konuştu.
Genel seçimlerin ardından yeni bir anayasa yapılması tartışılırken bir çağrı da Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Tevfik Gülsoy’dan geldi. Seçimlerin Türkiye’ye demokratik usulle yeni bir anayasa yapma imkânı sunduğunu dile getiren Gülsoy, halkın seçimlerde AK Parti, CHP, MHP ve BDP’yi yaklaşık yüzde 95 oy oranıyla TBMM’ye taşıdığını söyledi. Yeni TBMM’nin tarihi bir temsil gücüne kavuştuğunu ifade eden Gülsoy, uzlaşmayla yapılacak yeni bir anayasanın Türkiye’yi sadece 21. yüzyıla değil, sonraki yüzyıllara da taşıyabileceğini kaydetti. Meclis’te temsil hakkı kazanan partilerin hiçbirinin anayasa yapım sürecinin dışında kalmaması gerektiğinin altını çizen Gülsoy, seçmenin oy dağılımının ise yeni anayasayı ‘birlikte yapın’ mesajı taşıdığını vurguladı.
GÜLSOY’UN TESPİT VE ÖNERİLERİ
Gülsoy, şu tespit ve önerilerde bulundu: "Bu süreçte en tehlikeli olacak şey, nasıl bir anayasa hususunda görüşlerin ortaya atılmasıdır. Böyle bir tartışma ortamı derhal kırmızı çizgileri ortaya çıkaracak, taraflar için barajlar oluşturacak ve anayasa yapımı sürecinin önüne bariyerleri dikecektir. Hiçbir parti anayasa veya anayasa madde önerilerinde bulunmamalıdır. Taraflar ilk olarak ön koşulsuz olarak ülkenin anayasasını yapmak hususunda irade ortaya koymalı, daha sonra ise yöntemde uzlaşmalıdırlar. Hassasiyet gösterilmesi gereken en önemli husus ise karşılıklı dayatmalardan uzak durabilmektedir. Otoriter değil demokratik bir anayasa yapmanın yolu, demokratik usullere bağlı kalmaktan geçmektedir. Siyasi partilerden ilk gelen mesajlar umut vericidir ama yetersizdir. Medya ise henüz üzerine düşeni yeterince yapmamaktadır. Birincisi, kriz doğuran değil, kriz çözmede hakem rolü oynayabilecek bir anayasaya sahip olabiliriz. İkinci olarak, ülkede anayasanın meşruluğunu değil de, nasıl daha iyi işletileceğini tartışıyor olabiliriz. Bunun anlamı, artık rejim,devlet üzerinde tartışmaların sona erip, hükümet performansına dayalı olan hükümet üzerinde mücadelenin söz konusu olmasıdır. Siyasi partilerden ilk gelen mesajlar umut vericidir ama yetersizdir. Bazı medya organları henüz üzerine düşeni yapmamaktadır. Yapılacak yeni anayasada tarafların olmazsa olmazlarına göre değil, siyasi alanda bunların temsil ettikleri yarışan değerlerin varlığını ve rekabetini korumak suretiyle hakem rolü oynayacak bir anayasaya ihtiyacımız vardır."