Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından Kültür Merkezi Salonu'nda düzenlenen 'Kriz yönetiminde para politikasının rolü' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Merkez Bankası Meclis Üyesi Prof. Dr. İlker Parasız, "15 tane parayla ilgili kitabım var ama parasızım. 2001 yılından beri Merkez Bankası'nın uyguladığı politikaya bir ad koymak gerekirse parasız para politikasıdır. Bunu ispat edeceğim. Konuşmalarım beni bağlar. Merkez Bankası'nın ana ve araç politikası vardır" dedi.
WASHİNGTON KONSENSÜSÜ
Bugünkü para politikalarının oluşmasına neden olan unsurun 1999 yılının başında yapılan Washington konsensüsü olduğunu anlatan Parasız, "Para acem kökenli bir kelime. Nasıl tanımlayacaksınız, şu an dünyada parayı tanımlamak en zor konulardan bir tanesi. Tanımın zor olmasından dolayı da bu krizler başımıza geldi. Finansal yenilikler ve finans mühendisliği denilen olaydan sonra o kadar çok enstrüman oluşturuldu ki para kontrol edilemez oldu" diye konuştu.
BEKLENTİLERİN YÖNETİMİ
Bugünkü para politikası denilen politikanın büyük ölçüde beklentilerin yönetimi haline geldiğini anlatan Parasız, şunları kaydetti: "Merkez Bankası'nın yayınladığı raporlar neye yöneliktir insanların beklentilerini rasyonelleştirmeye yöneliktir. Merkez Bankası olarak insanları tongaya düşürmeyeceksiniz, faizleri birden çıkarırsanız, birden düşürürseniz şaşırtmaktır. Bunu sürekli yaparsanız itibarınız gider. İtibarınızı kaybetmemek için doğru duruşta bulunmak zorundadır ya da yol göstermek durumundadır. Merkez Bankası olarak beklenti yönetimi ön plana çıkmış durumda. Ne zamandan beri 1989 yılından beri. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar.
MB, TEORİYİ GÖRMEK ZORUNDA
Merkez Bankası bu teoriyi görmek zorunda. Para politikasının özelliği şudur; herhangi bir kararın ekonomiyi etkilemesi anında olmaz. Bugün bir karar aldınız, faizleri yükselttiniz ya da düşürdünüz. Bunun kısa sürede etkisi olabilir ama şu husus önemlidir; Amerika ekonomisi için bakarsanız 6 ay da 22 ay sonra çıkar, Amerika'da sonuç vermesi. Bu kadar sürer ve bu değişkendir. Bu para politikasının özelliğidir. Anında ekonomide sonuç vermez. Yani bir zaman aralığı ile ortaya çıkar. Merkez Bankası açısından alınan bir politikaların Türkiye'de 3-9 ay arasında değişir. Enflasyon üzerindeki etkisi 9-18 ay arasında değişir. Ekonomiyi etkilemesi gecikmelidir ve bu gecikme değişkendir. Zaman veremezsiniz. Bu nedenle Amerikan ekonomisinde geçen yıl alınan kararların etkisi yeni yeni çıkıyor."
MERKEZ BANKASI İÇSEL VE DIŞSAL ENDOJEN BİR POLİTİKA UYGULUYOR
Merkez Bankası'nın faizi belirlediği zaman doğrudan doğruya para arzını artırıcı bir müdahalede bulunmadığını anlatan Merkez Bankası Meclis Üyesi Prof. Dr. İlker Parasız, "Merkez Bankası içsel ve dışsal endojen bir politika uyguluyor. Merkez Bankası faizi belirliyor ve bırakıyor inisiyatif bankada ve özel sektörde. Merkez Bankası pasif pozisyonda böyle olduğu için de bunun adı parasız para politikasıdır. Aslında para var ama politika bu. Merkez Bankası beklentileri yönetiyor. Girişimcilerin özel sektörün
beklenti geleceğini olumlu yönde etkilerse ekonomi olumlu olur. Merkez Bankası itibarlı olmak zorunda. Bu faizleri ilerletiyor ama esasta da duruşunu rasyonel yönde değiştirmeye gayret sarf ediyor. İletişim Genel Müdürlüğü kuruldu. Bazen köşe yazarları davet ediliyor anlatılıyor" şeklinde konuştu.
ORTADA BİR KOYUN VAR, 50 TANE POST ÇIKARMIŞ
Merkez Bankası Meclis Üyesi Prof. Dr. İlker Parasız, dünyada yaşanan ekonomik kriz ile ilgili olarak da şunları söyledi: "Türk atasözleriyle şöyle açıklarsınız; bir koyundan iki post çıkarmak. Finans mühendisliği sayesinde ortada bir koyun var, 50 tane post çıkarmış. Ondan sonra çıkan postların adına ne diyorlar zehirli kağıt, menkul kıymet diyorlar. İşte o zehirlilerin birisinin satın alması lazım ki, bu krizden kurtulsunlar. Tamamen bizim Türk atasözüne uygun. Esas problem bu" diye konuştu.