AB Konseyi Başkanı Tusk ile ortak basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasetin diliyle konuşanla siyasetin diliyle konuşuruz. Siyasetin yöntemleriyle mücadele edene yine siyasetin yöntemleriyle mukabele ederiz. Ama kendini terör örgütüyle, terörle özdeşleştireni de terörist olarak kabul eder, ona göre davranırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî bir ziyaret için Türkiye’ye gelen Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi. Karşılamanın ardından, baş başa görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AB Konsey Başkanı Tusk, heyetler arası görüşmeden sonra, bir ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın mensuplarına yönelik yaptığı açıklamada, Tusk ile yaptıkları görüşmeye ve gündemdeki terör olayları ve devletin terörle mücadelesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AB İLE MÜZAKERELER
AB Konseyi Başkanı Tusk ve heyetini Türkiye’de ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Tusk’a Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediği için teşekkür etti.
Son dönemde AB ile müzakere sürecimizde durağan bir seyir yaşandığına, bu süreçte ilerleme sağlandığında diğer alanlardaki ilişkilerimizin de ivme kazanacağına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hazırlıkları tamamlanan fasılların açılması; ekonomi, enerji, güvenlik ve dış politika alanlarında diyaloğun geliştirilmesi gerekiyor” dedi.
“AVRUPA'NIN MÜLTECİLERE KENDİ KONFORUNU BOZMADAN YAKLAŞMA TAVRI AHLAKİ DEĞİLDİR”
AB Konseyi Başkanı Tusk ile bugün yaptıkları görüşmede, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki tutumunu bu vesile ile bir kez daha hatırlattıklarını; ancak esas olarak göçmen krizi ve terörle mücadele konularını ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Geçen hafta yaşadığımız acı hadise vesilesiyle de ifade ettim: Ege ve Akdeniz’in amansız sularında boğulan sadece mülteciler değildir, tüm insanlığın vicdanıdır. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uzun süredir gösterdiği duyarsızlığa karşın, bilhassa son dönemde, Avrupa ülkeleri halklarının ve dini kurumlarının mültecilere sahip çıkma yönünde ortaya koyduğu müspet tavrı takdirle karşıladığımı belirtmek isterim.”
GÖÇMENLER SORUNU
Göçmenlerin Avrupa’ya, orada yaşayanların imkânlarını ellerinden almak için değil, kendi asgari hayat haklarını korumak için yöneldiklerine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayatta kalma mücadelesi veren bu insanlar karşısında, Avrupa ülkelerinin meseleye kendi konforlarını bozmama düşüncesiyle yaklaşmaları, asla ahlaki bir tavır değildir. Bu tavır, Avrupa’nın üzerine kurulduğu tüm temel değerlere sırtını çevirmesi anlamına gelmektedir. Almanya başta olmak üzere, mülteci sorununun çözümüne ciddi katkı sağlayabilecek ülkelerin, son günlerde yaklaşımlarını değiştirme işareti vermelerinden memnuniyet duyuyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Yaşanan mülteci sorununun esas kaynağının ‘ülkesini bir harabeye çeviren, 350 bin kişiyi katleden, 12 milyon insanın da yerlerinden edilmesine sebep olan rejim’ olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ gibi terör örgütlerinin saldırıları ile bazı etnik oluşumların sistematik tehcir politikaları, mevcut durumu daha da çetrefilleştiriyor” diye ekledi.
TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRDİ
Bu göç akınından en fazla etkilenen ülke olduğu halde, Türkiye’nin üzerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yaptığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye sığınan mülteci sayılarına ve yapılan yardımlara ilişkin rakamlar verdikten sonra; “Bunun sürdürebilir bir tablo olmadığını artık kabul etmeliyiz. Avrupa Birliği içinde devam eden ‘daha adil yük paylaşımı’ tartışmalarına ülkemizin de dâhil edilmesini beklediğimizi vurgulamak isterim. Ülkemize “üçüncü ülke” yerine “katılımcı aday ülke” olarak yaklaşılmasını bekliyoruz. Birleşmiş Milletlerin 70’inci Genel Kurulu’nda konunun ele alınmasına yönelik önerimizin, Avrupa Birliği tarafından da desteklenmesini isabetli görüyorum” ifadelerini kullandı.
TERÖRLE MÜCADELE
Başkan Tusk ile yaptıkları görüşmenin bir diğer önemli başlığının, terörle mücadele konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör olayları ve devletin yürüttüğü mücadele ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Güvenlik güçlerimiz, terör örgütüyle ve uzantılarıyla mücadelelerini kararlılıkla sürdürüyor. Buna karşılık, kimi siyasetçilerin terörün değirmenine su taşıyan ifadeleri, söylemleri, tavırları, yürütülen mücadeleyi daha da zorlaştırıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine siyasetçi diyen, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olan herkesin bu durum karşısında sorumlu davranması gerektiğini vurguladı.
‘TÜRKİYE'NİN SORUMLU SİYASETÇİLERE İHTİYACI VAR”
HDP yöneticilerinin sarf ettiği; ‘Herkes ayağını denk alsın’, ‘Karşılık vermek hakkınızdır’, ‘Onları anasından doğduğuna pişman edin’ şeklindeki demeçlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah aşkına soruyorum; bu gibi tehditkâr ifadelerin siyasetle, siyaset diliyle, iyi niyetle, ülkenin ve milletin sorunlarının çözümüne katkı sağlamakla en küçük bir ilgisi var mıdır?” diye sordu.
“Bu dil ancak, ülkenin sokaklarını yeniden ateşe ve kana boğmak isteyen, teröristle aynı kaynaktan beslenen bir zihniyetin dili olabilir. Türkiye’nin provokatör siyasetçilere değil, sorumlu siyasetçilere ihtiyacı var” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Parti binalarına yönelik saldırıları kesinlikle tasvip etmiyorum, müsebbiplerini de kınıyorum. Hangi siyasi partinin, hangi STK’nın mensubu olursa olsun; bana göre yanlış yapıyor. Bunlarla ilgili gerekli adli işlemler hiç şüphesiz yürütülecektir. Bizim kendilerinin parti binalarına yönelik saldırılar karşısında gösterdiğimiz bu net tavrı, onların da kamu binalarına, güvenlik görevlilerimize ve vatandaşlarımıza, özellikle de kamunun araçlarına, vatandaşların araçlarına ve canlarına yönelik saldırılar karşısında göstermesini beklerdik, ama böyle bir yaklaşımı maalesef görmedik, göremedik.”
“BUNLARIN TALİMATINI TAYYİP ERDOĞAN MI VERİYOR?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu beklentilerinin aksine; ilgili partinin eş genel başkan düzeyindeki mensuplarının sırtlarını terör örgütüne dayadıklarını, iç savaştan söz ettiklerini, milletvekillerinin ise terör örgütüne silah da dâhil her türlü malzemeyi taşıyabildiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şunları kaydetti: “Bu partinin mensupları terör örgütünün saldırılarını, güvenlik güçlerimizin kayıplarını adeta sevinçle karşılarken, devletin buna karşı yürüttüğü operasyonlara şiddetle karşı çıkmaktadır. Bu partinin mensupları, yaşanan olayların sorumluluğunu Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a yükleyerek, terör olaylarının bu duruma gelmesindeki rollerini örtmeye çalışıyorlar. Bölgedeki ilçelerde, mahallelerde hendekler, kanallar kazılması talimatını veren Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, yoksa bu partinin yöneticileri mi? Ben buradan bütün milletime sesleniyorum; tüm Güneydoğu, Doğu, bu bölgelerdeki hendeklerin kazıldığı ilçeler, beldeler, hatta iller, buralarda kullanılan iş makineleri hangi belediyelerin iş makineleri Buralarda kullanılan hizmet alımıyla bu makineler hangi belediye tarafından kiralanmış? Ve bu belediyeler tarafından bu hendekler kazılıyor. Bu döşenen mayınlar kimler tarafından kimin talimatıyla acaba döşeniyor? Bunların talimatını ben mi veriyorum, bunların talimatını Sayın Başbakan mı veriyor, yoksa bunların talimatını sırtını teröre dayayanlar mı veriyor, teröristler mi veriyor? Vatandaşımızın günlük hayatını zorlaştıran, ciddi güvenlik riskleri ortaya çıkaran bu hendekleri kapatan ise valiliklerimiz, kaymakamlıklarımızdır. Bunlar camilerimizi yakacak kadar ileri gitmişlerdir. Bunlar okullarımızı yakacak kadar ileri gitmişlerdir. Bunlar ambulanslarımızı kurşunlayacak kadar ileri gitmişlerdir. Bunların talimatını Tayyip Erdoğan mı veriyor, Başbakan mı veriyor, yoksa bu dağdaki terör liderlerine veyahut da kendileri mi veriyor?”
Demokrasi, barış ve kardeşlik gibi kavramları dillerinden düşürmeyenlerin, fiiliyatta kendilerinden olmayan herkese karşı her türlü faşizan baskıyı uyguladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bugün birçok iş yerleri yakılmışsa, eğer bugün birçok baraj inşaatlarının durdurulması için her türlü hamle yapıldıysa, işte terör örgütünü arkasına alan siyasi partinin mensupları yapmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
“Her fırsatta Cumhurbaşkanını ve Hükümeti suçlamak suretiyle de terörle aralarındaki açık ilişkiyi gizlemeye, hedef şaşırtmaya çalışmaktadırlar. Buradaki amacın özellikle siyasetin alanını boşaltmak, demokrasinin araçlarını ve imkânlarını devre dışı bırakarak tüm kitlelerini terör örgütünün arkasına çekmek olduğunu biliyoruz” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasetin diliyle konuşanla siyasetin diliyle konuşuruz. Siyasetin yöntemleriyle mücadele edene yine siyasetin yöntemleriyle mukabele ederiz. Ama kendini terör örgütüyle, terörle özdeşleştireni de terörist olarak kabul eder, ona göre davranırız” şeklinde konuştu.
‘YA DEMOKRASİNİN YANINDA YER ALIRSINIZ YA DA TERÖRÜN; BUNUN ORTASI OLAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan terör örgütüyle arasına mesafe koymakta zorlanan bu partiye bir kez daha sesleniyorum” dedi ve şu çağrıda bulundu: “Tercihinizi yapın; demokrasinin mi yanındasınız, terörün mü? Mücadelenizi siyaset aracılığıyla mı yürüteceksiniz, silahla, bombayla, şiddetle kanla mı yürüteceksiniz? Demokrasinin yanında iseniz siyasetinizi ve söyleminizi asla paylaşmasam da bu duruşunuza sonuna kadar saygı duyarım, sonuna kadar desteklerim. Ama terörün yanında saf tutarsanız onun bedelini ödemeyi göze alacaksınız. Bu iş öyle demokrasi, barış, özgürlük diye başlayan cümlelerin sonunu tehditle, terör ve teröristi teşvik ederek bitirmek suretiyle olmaz. Ya demokrasinin yanındasınız, ya terörün, bu işin ortası yok.”
Siyaset alanının boşalmasına asla razı olmadıklarının, söz konusu partinin mücadelesini terörün değil, siyasetin imkânlarıyla yürütme yönünde bir tercih ortaya koymasını canı gönülden arzu ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü Türkiye’nin buna ihtiyacı var. İllegal hiçbir siyaset veya hiçbir eylem siyasetle yan yana olamaz” diye konuştu.
‘SİYASETTE HESAPLAŞMA YERİ SOKAK DEĞİL, SANDIKTIR”
Kürt kökenli vatandaşlara da seslenen ve “Bu bölücü terör örgütü, sizin temsilciniz olamaz. Bölücü terör örgütünün arkasında olduğu siyasi hareket de tamamıyla illegal görünüm vermeye başlamıştır” dedi ve sözleri şöyle sürdürdü: “Bakınız, şu anda özellikle belli saatler arasında sokağa çıkma yasağının olduğu bazı ilçelerimize, sözde eş başkanlar oraya gidip gösteri yapmak istediler, bugün de böyle bir adım attılar. Hatta şu anda hükümette olan bir bakan da onlarla beraber... Şunu bilmeliler ki; bu ülkede hukuk neyi gerektiriyorsa bu ülkenin hükümeti de bunun gereğini sonuna kadar yerine getirir. Sıfatınız ne olursa olsun; hukuka uymak zorundasınız. Çünkü bu milletin huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yok. Bu sözlerim sadece bölücü örgütün güdümündeki parti için değil, son günlerde çok ciddi savrulmalar yaşayan diğer bir parti için de geçerlidir. Terörle, teröristle mücadele etmek, devletin ve onun güvenlik güçlerin görevidir. Siyasette hesaplaşma yeri sokak değil, sandıktır. Siyasetinden, üslubundan, tutumundan rahatsız olduğunuz partiden veya partilerden hesap mı sormak istiyorsunuz? İşte 1 Kasım’da sandıklar ortaya gelecek, orada bu hesaplaşmayı en etkili, sağlıklı şekilde yapabilirsiniz.”
Milletin müsterih olmasını isteyen ve Türkiye’nin güvenlik güçleri başta olmak üzere, devletin tüm kurumlarının gayreti ve fedakârlığı ile önündeki bu meseleyi çözecek dirayete sahip olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben bir kez daha tüm vatandaşlarımı devletine güvenmeye, sağduyusunu, soğukkanlılığını muhafaza etmeye davet ediyorum. Teröre karşı gösterilecek en etkili tepki işte bu tavrı ortaya koyabilmektir” ifadesine yer verdi.
‘OYUNA GELMEYECEĞİZ”
Devlet ve millet olarak bu ateşi ülkemizin her tarafına yaymak isteyenlerin oyununa gelinmeyeceğini duyguların aklın önüne geçirilmeyeceğini ve bölgedeki yaşayanları terör örgütünün ve siyasi uzantılarının zulmüne terk etmeyeceklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın açıklamasını şu cümlelerle bitirdi: “Terörün hayatımızı kilitlemesine, bizi hedeflerimizden uzaklaştırmasına da müsaade etmeyeceğiz. Türkiye hem terörle mücadelesini sürdürecek, hem de demokrasisiyle ve ekonomisiyle gelişme, güçlenmeye, 2023 hedefleri doğrultusunda ilerlemeye inşallah devam edecektir. Bu süreçte milletimize ve kendi kitlelerine sağduyu çağrısı yapan, itidal tavsiye eden herkese teşekkür ediyorum, siyasi partilerin temsilcilerine teşekkür ediyorum. Bir kez daha tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.”
AB KONSEYİ BAŞKANI TUSK: “PKK’NIN AVRUPA’DAKİ VARLIĞIYLA MÜCADELE ETMEYE KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra söz alan AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ise, ziyaretinin Türkiye, bölge ve Avrupa için zorlu bir zamanda gerçekleştiğini hatırlatarak, “Güvene ve dostluğa ihtiyacımız var, birbirimize bağlılığa ihtiyacımız var. Bu zor zamanlarda her ikisini de karşılıklı olarak birbirimize göstereceğimize inanıyorum, dayanışma ve sadakat nedir göstereceğimize inanıyorum” dedi.
Son haftalarda Türkiye’nin çok acımasız terör saldırılarına maruz kaldığını, terörün nerede kimi hedef alırsa alsın, kim üstlenirse güçlü bir şekilde kınanması gerektiğini kaydeden Konsey Başkanı Tusk, Avrupa Birliği’nin de terör tehdidi ile karşı karşıya olduğunu belirterek, “Sizi temin ederim ki, Avrupa Birliği terörizm konusunda Türkiye’yle yakın iş birliği yapmak istemektedir, biz terörle mücadeleye, PKK’nın Avrupa’daki varlığıyla mücadele etmeye kararlıyız” şeklinde konuştu.
Türkiye’de olmasının en önemli nedeninin göçmen krizi olduğunu belirten AB Konsey Başkanı Tusk, “Türkiye’nin bölgeye, özellikle Suriye’ye yeniden istikrar getirebileceğine inanıyorum. Bu da terörle mücadele konusunda her alanda kararlı bir şekilde mücadele etmeyi gerektiriyor. DAEŞ saldırıları devam ettikçe, insan kaçakçılarının ortalıkta dolaşması, serbestçe hareket etmesi devam ettiği sürece istikrar gelecek değildir. Türkiye ve Avrupa Birliği böyle bir baskı altında” değerlendirmesini yaptı.
Avrupa Birliği’nin bu konuda daha önce hiçbir zaman olmadığı kadar güçlü hareket etmek istediğini açıklayan AB Konsey Başkanı Tusk, bu konuda Türkiye’yle iş birliği yapacaklarını ve önceliklerinin bu olduğunu sözlerine ekledi.