OZAN KÖSE
TRABZON (İHA) - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yahya Baş, hedeflerinin tren yolunu Trabzon’a indirmek olduğunu ancak bunun güzergahının ve ne zaman yapılacağının belli olmadığını söyledi. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) DOKA Dergisi’nin 14. sayısına açıklamalarda bulunan Baş, Karadeniz’in en büyük handikabının denizin istenilen seviyede kullanılamaması olduğunu dile getirerek, “Lojistik merkezler her yerde faydalı çalışmalardır. Ama bunların tabii ki kara, deniz ve hatta raylı sistemleri de içine alan bir ağın üzerinde olması gerekir. Trabzon ve Rize arasında bu iki (kara, deniz) ağ mevcuttur. Trabzon Havalimanı da gerektiğinde hava ulaşımı noktasında mevcuttur. Şimdi ise üçüncü ağa ihtiyaç vardır. Temenni ederim ki en kısa zamanda raylı sistemler üzerinde çalışma yapıp bu lojistik merkezin kurulacağı yere ulaşmasını sağlamaktır. Ulaşım noktasında entegrasyonu sağlamış oluruz. Zaten böyle bir entegrasyonu sağladığınız zaman lojistik merkezlerin kurulması zorunluluk arz edecektir. Bu alışmayla sadece kendi ürününü dışarıya gönderme değil aynı zamanda aktarma istasyonu görevi görecektir. Kara, deniz ve raylı sistemi birlikte kullanarak belki de çok daha ucuz taşıma yöntemi olan gemi taşımacılığı için de bir fırsat olacaktır. Karadeniz’in en büyük handikabı denizi istenilen seviyede kullanamıyoruz. Büyük sahili olmasına rağmen bu sahil şeridini gerektiği kadar taşımacılıkta kullanamıyoruz. Lojistik merkezin yapılmasıyla birlikte bunun da yolunu açmış oluruz” dedi.
KARADENİZ KIYILARI DAHA AKTİF OLACAK
Yakın gelecekte Karadeniz kıyılarının çok daha aktif olacağını vurgulayan Baş, “Üç tane önemli Kara, deniz ve raylı sistem akstan bahsettik. Bir de bunlara ek olarak hava yolu taşımacılığı vardır. Bu da zaten mevcuttur. Kuzey-güney istikametindeki yollarımız doğu-batı yönündeki yollarımız kadar elverişli değildir. Bunu sadece Karadeniz için söylemiyorum. Türkiye genelinde böyledir. Haritayı önünüze koyduğunuzda yollarımızın çoğunun doğu-batı yönünde olduğunu görürüz. Kuzeygüney yönünde o ölçüde yollarımız yoktur. Bu dönemde kuzey-güney akslarını çoğaltmaya çalışıyoruz. Bunlardan bir kaçı da bu saydığınız tünellerin açılmasıyla sağlanacaktır. Ovit tüneli, Karadeniz’in ucundan başlayıp İspir’e ve buradan birkaç tünel ile birlikte Erzurum’a bağlanacaktır. Erzurum’dan sonra diğer yollarla birlikte ta güneye kadar inebilecek bir aks oluşuyor. Aynı şekilde Artvin tarafında yapılan çalışma da bunun bir örneğidir. Şu anda Zigana’da yapılacak tünel için çalışmalar yapılmaktadır. Mevcut Zigana Tüneli'nin daha da aşağısında yaklaşık 12 km’lik bir tünel ile Torul’un virajlarına kadar inebilecek bir çalışma vardır ve Maçka-Gümüşhane arasındaki bölünmüş yol çalışması devam etmektedir. Bu yol Kop Dağı tünelleri ile birleşerek bu akslar yavaş yavaş tamamlanacaktır. Zigana tüneli projeleri yapılmış ve belli bir aşamaya gelmiştir. Yakın tarihte de ihalesi yapılacaktır. Bu yıl yatırım programında gözükmüyor ancak gelecek yıl yatırım programına alınabilir. Programda var. Bunlar yapılacaktır. Bu akslar bitirildiğinde kuzey-güney taşımacılığı daha da aktif bir hale gelecektir. Anadolu’nun içlerinden ve hatta İran gibi ülkelerden gelecek yüklerin aktarması olacaktır. Eminim ki yakın gelecekte Karadeniz kıyıları çok daha aktif olacaktır. Bu yapı lojistik merkezler ve yapılacak büyük limanlarla da desteklenecektir” şeklinde konuştu.
“HEDEF; TREN YOLUNU TRABZON’A İNDİRMEK”
Trabzon tren yolu ile ilgili etüt çalışmalarının devam ettiğine dikkat çeken Baş, “Şu anda hedefimiz tren yolunu Trabzon’a indirmektir. Bununla ilgili etüt çalışmaları devam ediyor. Yani net verilmiş bir karar yok. Söylediğiniz bu kararlardan bir tanesidir. Bahsettiğiniz çalışmada söz konusu tren yolunun Torul’dan sonra ikiye ayrılıp bir ayağı Tirebolu’ya diğer ayağının da Trabzon’a inmesi şeklinde. Bunlar tasarı, proje. Hatta bunun dışında da alternatifler vardır. Araklı boğazından var, Rize tarafından var. Bayburt-Of istikametinde gibi çeşitli çalışmalar vardır. Bunları üniversiteler yapıp getiriyorlar. Bunların hepsini değerlendireceğiz. Sayın Başbakanımızın nezaretinde bunlardan birine karar verilecektir. Ortada bir gerçek var. Bu tren yolu işi yapılacak ama şu anda sadece düşünülen nereden ve ne zaman yapılacağıdır. Bunun şu anda ne netleşmiş bir takvimi ne de netleşmiş hattı vardır. Bu tasarı üzerinde çalışılıyor. Hatta daha ince çalışmalar yapılıyor. Hat çalışması yapıldı. Şimdi ise hangisi ne kadara mal olacak, hangisinde ne kadar açık ne kadar tünel var, viyadük durumu nedir gibi çalışmalar yapılıyor. Hepsi tek tek tespit edilip en uygun olanı hayata geçirilecektir. Ağırlıklı görüş bu söylediğiniz yöndedir. Belki bir ayağı yapılır bir ayağı daha sonra yapılır. Ancak her halükarda bu düşünülen tren yolu çalışmaları yakında tamamlanıp hayata geçecektir” ifadelerini kullandı.
“ORDU-GİRESUN HAVAALANI ÇOK ÖNEMLİ”
Türkiye’de ilk defa deniz doldurularak yapılacak bir prestij havaalanı olduğu söyleyen Bakan Yardımcısı Baş, “Buna Sayın Başbakanımız da çok önem veriyor. Yerinde yaptığım incelemede dolgu çalışmalarının yüzde 30-40 seviyelerine geldiğini gördüm. Uçağın iniş-kalkış pisti bile yüzde 30-40 oranında yapılmış durumdadır. Yakında üst yapı ihalelerine geçeceğiz. Planlı bir şekilde yapımı devam ediyor. Hedeflenen sürede de bitirilecektir. Bittiğinde Karadeniz’de seyrüseferin daha çok hızlanmasını sağlayacaktır. Ordu ve Giresun’daki vatandaşlarımız, 100-150 km yerine 30-40 km yol kat ederek havaalanına ulaşma imkanına sahip olacaklardır. Ayrıca bu havaalanı bir alternatif havaalanı olacaktır. Örneğin Trabzon için uçak bulamazsanız Ordu’yu, Ordu’da bulamazsanız Trabzon’u tercih edebileceksiniz. Örneğin Samsun’a gidiyorsunuz. Akşam dönüşlerinde Samsun’da uçak bulamıyorsunuz. Yani alternatifli bir havayolu taşımacılığını kullanma fırsatımız olacaktır. Bir de diğer havaalanlarının bakım ve onarıma alındığı dönemler oluyor. Bu gibi durumlarda da bu havaalanı kullanılabilecektir. Çalışmalarımız, hedefimiz olan 100 km’nin altında bir seyahat ile havaalanlarına ulaşılması noktasında devam etmektedir. Bunun için mümkün mertebe her tarafta bunları yapmaya çalışıyoruz. Ancak bunları yapmaktan daha ziyade buraları rantabl işletebilmek ve gerekli yolcu potansiyeline ulaşabilmek daha önemlidir. Artık havayolu taşımacılığı lüks olmaktan çıkmıştır. ‘Halkın Yolu Havayolu’ sloganıyla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Hava yolu halkın yolu oldu zaten. Otobüs fiyatına ulaşım sağlama imkanı var. Biraz da uyanık davranıp önceden bilet alırsanız ona göre programınızı yaparsanız otobüsten daha ucuz bilet alma şansına da sahipsiniz. Gelişen dünyada yerimizi alabilmemiz için yapılan çalışmalardır bunlar” diye konuştu.
“TURİZMİ ÖN PLANA ÇIKARMAMIZ GEREKEN BİR BÖLGEYİZ”
Yapılacak planla Doğu Karadeniz Bölgesi’nde hem istihdam hemde bir zenginlik kazandırılabileceğini belirten Baş, şöyle konuştu:
“Birinci derecede bölgenin kalkınması için yerel olanaklar ön plana çıkarılmalıdır. En ekonomik kalkınma modeli de budur. Ondan sonra da yerel olanakları yakın bölgelerle de destekleyerek daha değişik alanlarda da kalkınma modelleri bulunabilir. Bölgemiz arazi yönünden fakir ancak doğası çok güzel olan bir bölgedir. Yaylalarımız ve tarihi yapıtlarımız da mevcuttur. Dolayısıyla turizmi ön plana çıkarmamız gereken bir bölgedeyiz. Bir de suyu bol olan bir bölgeyiz. Suyu da değerlendirmemiz, ekonomiye kazandırmamız lazımdır. Bölgemizde birçok baraj yapılmaktadır. Bunlardan enerji üretimi ve başka imkânlarla da suyu kullanabilecek yöntemler bulmamız gerekir. Turizm ağırlıklı olmak üzere plan şekillenmelidir. Ormanı bol olan bölgemizde av turizmi de değerlendirilmelidir. Ormanın hızlı yetiştiği bir bölgedir. Bu nedenle yaşlı ormanlarımızı yenilememiz daha da iyi hale getirmemiz gerekmektedir. Yapılacak planla birlikte bölgemize hem istihdam hem de bir zenginlik kazandırmış oluruz.”
“SÜRMENE’DE YAPILAN YENİAY TERSANESİ”
Sürmene’de yeniay tersanesinin büyük bir potansiyel olduğunu kaydeden Baş, şunları söyledi:
“Buradaki tersane gemiciliğin, tersaneciliğin çok revaçta olduğu bir dönemde ele alındı. İhale edilerek özel bir firmaya verildi. Fakat hemen arkasından ekonomik kriz yaşandığı için şu anda bir duraklama dönemindedir. Bu krizler hiçbir zaman sürekli kalmamıştır. Tersanecilik bir dönem duraklar, bir dönem sonra da eski hızına kavuşur. Sabırla bu krizlerin geçmesini bekleyip bundan vazgeçmemek lazımdır. Bir de tamamında tersane gerekmeyebilir. Orada lojistik merkez talebi de var. Daha da büyütülerek böyle bir olanak sağlanabilir. Ama şu anda tersane olarak burada planlamış olan kesim belki şu anda duraklamıştır. Ancak harekete geçeceğine inanıyorum. Bu kriz bir gün sonlanacaktır. Türkiye’deki tersanecilik altın dönemini yaşayacaktır. Bu dönemlerde kalıcı yapılanmaya gitmek gerekir. Geçen dönemde o fırtına ile aldığı siparişlerin arkasının geleceğini zannedip büyük yatırımlar yaptılar. Arkası gelmeyince hepsi zorlandı. Ama ben bu dönemlerin geçici olacağını düşünüyorum. Zamanla bu düzelecektir. Dayanabildiğimiz kadar sabredip orayı yine de tersane işinden alıkoymamak lazımdır. Bizim için büyük bir potansiyeldir.”
“KURVAZİYER TURİZMİNE YÖNELMELİYİZ”
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin kurvaziyer turizmine yönelmesi gerektiğini dile getiren Baş, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir defa deniz kıyısındaki yapıları kullanılabilir hale getirmek lazım. Yer yer limanlarımız ve küçük balıkçı barınaklarımız var. Belki ihtiyaç olmadığı için daha büyük limanlar gerekmemiştir. Ama eğer söylediğimiz bu ulaşım ağlarını kuzey-güney istikametinde buralara getirme şansımız var ise bu büyük kıyı yapıları olan büyük limanları yapmak zorunda kalacağız. Şu anda bile orada büyük liman yapmaya talip insanlar var. Bunların hepsi bir şekilde iyi değerlendirilmelidir. Bizim denizimizin deniz turizmi açısından çok büyük şansı yoktur. Hedefimiz şu anda mevcutları tam kapasiteye çıkarmaktır. En iyi kullandığımız limanın kapasitesi yüzde 30’u geçmiyor. Kurvaziyer turizmine yönelmemiz lazım. Daha çok kurvaziyer gemilerinin limanlarımıza gelmesini dolayısıyla daha çok turistin gelmesini sağlama noktasında çalışmalar yapmaktayız. Kurvaziyer turizmi, orta yaşlı ve turizmi daha bilinçli yapan, daha rahat ve daha zengin insanların yaptığı bir turizm şeklidir. Bu insanlar geldikleri zaman da size bir şeyler bırakırlar. Bölgemizde gezecekleri yerleri bir günde tamamlama şansları pek yoktur. Örneğin Sümela Manastırı’na gidip geri dönmeleri bir günü bulacaktır. Bu da konaklama olanaklarının artmasını sağlayacaktır. Bölgemiz konaklama olarak daha da gelişecektir.”