Sosyal hizmetler uzmanı ve emekli öğretim görevlisi Şenkaya Ören, Türkiye’de sosyal hizmetler alanında 1960’lardan itibaren bazı adımlar atıldığını, ancak bunların yeterli olmadığını ve yapılması gereken şeyler bulunduğunu belirtti.
Toplumda yaşlıları edilgenliğe mahkum gören anlayışın egemen olduğunu ifade eden Ören, “Çoğu yaşlı insan son durağın buruk ayrılışında sanır kendini. Halk dilinde olduğu gibi “ununu elemiş eleğini asmış” duygusuna kapılır. Bu anlayış genellikle toplumsal algımızın yansımasıdır. Toplumumuzda yaşlılık dediğimizde “her işten elini eteğini” çekmiş, köşesinde uyuklayan insan aklına gelir.” diye konuştu.
Yaşlı kadınların evde, divan üzerinde, erkeklerin parkta bir bankın üzerinde veya sokakta, cami bahçesinde uyuklayan tipler olarak hafızalarda yer ettiğine dikkat çeken Ören, aktif üretimden kendini çekmiş yaşlı insan figürünün daha çok doğu toplumlarına has olduğunu söyledi. Ören, şunları anlattı: “Bizim toplumlumuzda, özellikle kentsel bölgelerde yaşlıyı edilgenliğe mahkûm gören anlayış daha egemendir. Batı dünyasının yaşlısı, iş hayatından emeklidir. Ancak günlük hayatla bağlarını koparmamıştır. Geçmişte iş yoğunluğu nedeniyle gerçekleştiremediği hobilerini yapma fırsatını yakalayan bireydir. Kendinin ve içinde bulunduğu toplumunun sunduğu olanaklarla dünyayı gezer, hatıratlar yazar, içinde yaşadığı toplumuna bende varım işim bitik değil mesajını verir. Bu amaç için toplumundan talepleri vardır ve demokratik haklarını kullanır. Bizim yaşlımız, genellikle, dünya işlerinden elini eteğini çekmiş bir bireyin duygu ve düşüncesi içerisinde, bulunduğu toplumdan maaşı, sosyal yardımı, sağlık güvencesi hariç bunun ötesinde herhangi bir talebi yok denecek kadar azdır.”
Yaşlı insanların hayatın içine çekilmesi gerektiğini belirten Ören, soruna yalnız ekonomik, yönetim ve organizasyon açısından bakmanın yetersiz olduğunu kaydetti. Ören, “Birçok ilde özel ve kamu huzur evleri açıldığı halde kimileri düşük kapasite ile hizmetine devam ederken, kimileri de müracaat olmaması nedeniyle kapanmaktadır. Özellikle Doğu ve Orta Anadolu’da bulunan köylerimizde yaşayan yaşlılarımız uygun olmayan yaşam koşullarında yaşamını yalnız sürdürmeye çalışıyor, parası olsa dahi yaşlılık kurumlarına gitmek istemiyor. Yaşantı ve kültürümüz de dikkate alınıp, eski politikalar gözden geçirilmeli, memleketimizin değişim ve gelişimine uygun olarak, yaşlılık sorununa daha çağdaş bir yaklaşım benimsenmelidir. Bu amaçla, yaşlılık hizmetlerinde yeniden bir planlamaya gidilerek üretim ve hayatın dışında olan yaşlılar güçleri oranında hayatın içine çekilerek mutlu ve üretken hale getirilebilir.” ifadelerini kullandı.
Ören, yaşlıların sorunlarının çözümü ve hayatın içine çekilmesi yönünde akademik araştırmaların yapılmasını ve buna göre acilen çözüm üretilmesini gerekli gördüğünü de sözlerine ekledi.