At biniyor, yay geriyor, özel kıyafetleri ile gösteri yapıyor, asırlar ötesinden günümüze taşıdıkları görüntüleri ile izleyen herkeste hayranlık uyandırıyorlar. Çeşitli meslek gruplarından oluşan yaklaşık 30 kişilik okçu gurubu, özel kıyafetleriyle dünü bugüne taşıyor olmanın haklı gururunu yaşıyor. Okçuların hocalığını yapan Bünyamin Akbulut, amaçlarının geleneksel okçuluk sporunu çok daha geniş kitlelere yaymak olduğunu söyledi.
Sporcuların geleneksel okçulara özgü özel kıyafetler ile çalışmalarını büyük bir ciddiyet ve sorumluluk bilinci ile yürüttüğünü belirten Bünyamin Akbulut, gerekli spor malzemelerinin çoğunu kendisinin imal ettiğini söyledi. Evinde oluşturduğu mütevazı bir atölyede sporculara gerekli gömlek, yelek, kemer, kılıf, çanta, sadak türü malzemeleri kendisinin yaptığını belirten Akbulut Hoca, öğrencilerinin heyecanının kendisini de çok daha fazla çalışmaya ittiğini bildirdi. Farklı meslek gruplarından 30 kadar öğrencisi bulunduğunu belirten Akbulut, “Spor yapıyoruz, ama baştansavma değil. Bu sporu geçmişte yapanlar nasıl yapmış, hangi kuralları uygulamışlarsa biz de aynısını yapmaya gayret gösteriyoruz” diye konuştu.
Okçuluğa küçük yaşlardan beri heves duyduğunu, fırsatını bulduğu anda da bu sporu kurallarına uygun şekilde yapmaya başladığını belirten Avukat Volkan Özen, hocaları Bünyamin Akbulut’un azim ve heyecanının şevk ve heyecanlarını artırdığını söyledi. Geleneksel okçuluk sporunu, Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin himayelerinde sürdürdüklerini, zaman zaman Olimpiyat Parkı’nda kendilerine tahsis edilen alanda biraraya gelerek çalışma yaptıklarını belirten Özen, “Bazı arkadaşlarımız girdikleri yarışmalardan birincilik alarak geri döndü. Elde edilen başarılar, şevkimizi çok daha artırdı” dedi.
Belli uzaklığa yerleştirdikleri hedeflere oklarını gönderen sporcular, bir de “kabza töreni” yaptılar. Okçuluk sporuna ilk başlayanlara “çilekeş” dendiğini belirten Bünyamin Akbulut, “Kabza töreni sonrasında çilekeşlerimiz, kemankeş ünvanı alıyor, yani usta okçu oluyorlar. Daha detaylı bilgi vermek gerekirse; Çilekeşlerin eline gerçek yay yerine ‘kepaze’ denilen bir yay verilir. Çilekeş kepaze ile duruş, tutus ve atış şekillerini öğrenir. Yayın ipinin adı çile’dir. Acemi sporcu bu çile’yi çeke çeke çilekeş olur. Gerçek hayatta sıklıkla kullandığımız kepaze, çile, çilekeş kelimeleri, bizim geleneksel okçuluğumuzun terimleridir. Hiç birimiz para karşılığında bu işi yapmıyoruz. Herkes pusatını, yani silahını ve diğer malzemelerini kendisi satınalıyor. Amacımız Erzurum’da bir turnuva veya şampiyona düzenlemek. Bu konuda Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Mehmet Sekmen Bey’in gerekli desteği vereceğinden eminiz” diyerek sözlerini noktaladı.