Observer gazetesi yazarlarından Peter Beaumont, Türkiye'de 12 Haziran'da yapılacak genel seçimlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden seçilme arzusu içinde olduğunu aktarırken, ülkenin tarihinde kritik önem taşıyan bir kavşağa yaklaştığı yorumunu yapıyor.
Gazetenin internet sitesinde ise "Erdoğan Türkler için hala, baba figürü mü?" başlığı tercih edilirken "Türkiye Başbakanı yeniden iktidar arayışına girişirken, bir zamanlar onu destekleyen liberaller, neden modern İslamcılardan korkuyorlar" sorusu yöneltiliyor.
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Observer yazarı Peter Beaumont, yazısına Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'ın Erdoğan'a yönelik eleştirileriyle başlıyor ve Altan'ın 'İnsanlar zamanında sizi dürüst ve cesur olduğunuz için destekledi. Partiniz, Türkiye'yi daha özgür ve daha kalkınmış bir ülke haline getiriyordu. O dürüst ve cesur hâlinizi özleyeceğiz. İzlediğiniz politikalar sizi, baskı görenin tarafından uzaklaştırdıkça, siz de bir gün eski halinizi özleyeceksiniz. " dediğini aktarıyor.
Başbakan Erdoğan'ın seçimi yeni bir dönem daha kazanmasının beklendiğini aktaran Beaumont, Erdoğan ile Altan arasında yaşananları ise "öğretici" olarak değerlendiriyor.
Beaumont, Türkiye'nin onlarca yıldır olduğundan da fazla önem taşıdığını, nüfuzunun Ortadoğu'da ABD'yi dahi gölgeleme tehdidi yarattığını, ancak ülkede dümeni yöneten kişinin karakteri ve hırslarına ilişkin soruların giderek daha da açığa çıktığı yorumunu yapıyor.
Yazar, Türkiye'nin bugün dünyanın 17'inci en büyük ekonomisi olduğunu, jeopolitik ve kilit önem taşıyan bir enerji boru hattı olması açısından Avrupa ile doğu arasında bir kavşakta yer aldığına dikkat çekiyor.
Beaumont, Erdoğan'ın Türkiye'nin ekonomide canlı ve güvenli bir uluslararası oyuncuya dönüşmesinde öncülük eden kişi olarak görülse de, kendisinin ve partisinin gücünü arttırma isteğinin bazı kesimleri huzursuz ettiğini, Altan'ın yorumlarının da bunu yansıttığını kaydediyor.
"Erdoğan'ın destekçilerince bilindiği adıyla 'Tayyip Baba'nın neden o kadar popüler olduğunu anlamak pek zor değil." diyen yazar şöyle devam ediyor:
"Erdoğan, milliyetçilik, popülizm ve halkın yüzde 95'inin Müslüman, ama devletin laik olduğu Türkiye'de, çoğunluğun kabulünü gören, orta halli muhafazakar ahlaka dayalı ve akıllıca bir sentez sayesinde büyük destek kitlesi topladı."
Peter Beaumont, yazısının bu bölümünde Erdoğan'ın ekonomi, AB üyelik süreci ve uluslararası politikalarda elde ettiği başarılara dikkat çektikten sonra, Türkiye'nin bağımsız bir dış politika oluşturduğunu belirtiyor ve bu politikanın İran'a daha yakın, ama bölgede bir zamanlar en yakın müttefiki olan İsrail'den uzaklaşan bir yapıda olduğunu vurguluyor.
Peter Beaumont, "Bununla beraber Erdoğan'ın bir sorunu varsa, bu, devamlı kendisine muhalefet eden, kendisini kabadayı gibi gören Kemalist sekülerleri, daha da soğutması değil. Asıl mesele, bir zamanlar Erdoğan'ı desteklemiş olsalar da şimdilerde onu alıngan, baskıcı ve giderek daha da otoriterleşen bir lider olarak gören liberal aydınların sayısının artmasında yatıyor" diyor.
Yazar, "Erdoğan'ın izlediği istikamete ilişkin giderek artan telaşı" da onlarca yıl, siyasete ordu desteğindeki seküler elitin hakim olduğu bir ülkede, Erdoğan ve partisinin, aynı sekülerlerin gücünü kırmaya yönelik çabalarıyla" açıklıyor.
Observer yazarı, yazısının sonunda Erdoğan'ın "Beyoğlu'nun hayatını yaşamasam da Beyoğlu'nu iyi bilirim" sözlerini hatırlatırken şu yorumu yapıyor:
"Mesele ise şu: Art arda üçüncü zaferini kazandıktan sonra, hazır muhalifleri de çekilme halindeyken, bunu hatırlamaya istekli olacak mı? Veyahut, eski, sadık sağ kolu Ahmet Altan'ın hayranlık duyduğu "eski kendisini" mi hatırlayacak?"