ÖĞRETMENİN İŞ YÜKÜ AĞIR
Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mukim Sağır öğretmenlerin iş yükünün ağır olduğunu, bu nedenle ölçme ve değerlendirmede daha kolay olan test türü yöntemini tercih ettiklerine dikkati çekti.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME TEKNİKLERİ ARAŞTIRILDI
Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mukim Sağır'ın danışmanlığında yapılan doktora tezi çalışmasında, Kayseri'deki ilköğretim okulları ikinci kademede görevli Türkçe dersi öğretmenlerinin eğitimde kullandıkları ölçme ve değerlendirme yöntemleri, teknikleri ve uygulamalar araştırıldı.
İlköğretim okullarında görevli 100 Türkçe öğretmeni üzerinde yapılan araştırmada, 1611 sayılı Tebliğler Dergisi'ndeki Türkçe sınav sorularının hazırlanması hakkındaki yönetmelikte uygun olarak kabul edilmemesine rağmen, öğrencilerin süreli, değişmeyen sözlü ve test türü sınavlara tabi tutulduğu belirlendi.
Araştırmada 100 öğretmenden 22'sinin, ölçme ve değerlendirme yöntemi olarak derste zaman ayırarak sözlü sınav yaptığı, 55 öğretmenin de test türü sınav yöntemini daha çok tercih ettiği tespit edildi. Türkçe dersi için uygun görülen klasik sınav yöntemini tercih edenlerin oranının ise yüzde 44 olduğu görüldü.
''ÖĞRETMENİN İŞ YÜKÜ AĞIR''
Prof. Dr. Mukim Sağır, yaptığı açıklamada, öğretmenlerin iş yükünün ağır olduğunu, bu nedenle ölçme ve değerlendirmede daha kolay olan test türü yöntemini tercih ettiklerine dikkati çekti.
Aynı araştırmada kompozisyon ile ilgili değerlendirmelerde de önemli bulgular elde ettiklerini anlatan Sağır, öğretmenlerin yüzde 43'ünün kompozisyonları değerlendirirken içeriğine göre not vermediğine, daha çok kağıdın şekil özelliklerini, sınırlı imla ve noktalama yanlışlarını değerlendirdiklerine işaret etti.
Öğretmenlerin yalnızca yüzde 21'nin kompozisyonu değerlendirirken içeriğe göre not verdiğini vurgulayan Sağır, şunları kaydetti: ''Kompozisyonun içeriğini değerlendirmek ve klasik yöntemle hazırlanan sınav kağıtlarını okumak, öğretmenin daha fazla zamanını alacaktır. Öğrenci sayısının ve buna bağlı olarak haftalık ders yükünün fazla olması nedeniyle öğretmenler çoğunlukla kolay ölçme ve değerlendirme yöntemlerini tercih etmektedirler.''
''ÖĞRENCİYE SINAV KAĞITLARI GÖSTERİLMİYOR''
Sağır, araştırmalarında ayrıca yazılı sınav olan öğrencilere, yaptığı yanlış ya da doğruları, eksiklerini görme ve öğrenmeleri için yazılı kağıtların gösterilmediğinin gözlemlendiğini bildirdi.
Araştırmada, 100 öğretmenden 29'unun yazılı kağıtlarında gerekli düzeltmeleri yapmadığını ve öğrencilere de yazılı kağıdını göstermediğini anlatan Sağır, 71 öğretmenin ise gerekli düzeltmeyi yaptığını, ancak bu öğretmenlerden de yalnızca 23'ünün yazılı kağıtlarını öğrenciye gösterdiğini kaydetti.
Yaptığı yanlışı ve doğruları bildirilmeyen bir öğrencinin derslerinde başarılı olmasının mümkün olmadığını dile getiren Sağır, şöyle devam etti:
''Türkçe'nin ölçme ve değerlendirilmesindeki amaç, öğrencilerin bilgi, beceri ve yetenek alt yapısını tanıyarak onları daha iyi bir düzeye getirebilmektir. Dolayısıyla diğer alanlarda olduğu gibi Türkçe'nin eğitim ve öğretiminde de bu ülkenin, tecrübelerini artıran, çağdaş yaklaşımları, yöntem ve teknikleri uygulayan Türkçe öğretmenlere ihtiyacı vardır.''
Öğretmenlerin öğrencilerin dersteki başarısını değerlendirirken gözlemleri ve öğrencilerle yapılan görüşmeleri de göz önünde bulundurması, süreç değerlendirmeye yer vermesi gerektiğini ifade eden Sağır, şunları ifade etti:
''Öğretmenler, ders yılı başında öğrencilere hazır bulunuşluk sınavı uygulamalı, sınav sonuçlarına göre de yapılacaklar, ilgili planlarda yer almalıdır. Günümüzde özellikle Türkçe öğretmenlerinin büyük bir kısmının böyle bir hazır bulunuşluk sınavı yapmadığı bir gerçektir. Oysa öğrenci seviyesini bilmek, onlara daha faydalı olmak bakımından da kaçınılmazdır.''