Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği (ŞEHİRDER)’in Erzurum’un “Türkü Paşa”sı Raci Alkır’ın adının şehir merkezinde bir bulvara, kültür evine veya okula verilerek yaşatılması yönündeki teklifine bir destek de TRT Erzurum Müdürlüğü THM Saz Sanatçısı Mehmet Raci Alcan’dan geldi.
ALCAN’DAN DESTEK
TRT Erzurum Müdürlüğü THM Saz Sanatçısı Mehmet Raci Alcan, üç yıl önce hayatını kaybeden Erzurum’un türkü paşası Raci Alkır’ın isminin manen layık olduğu şekilde şehrimizde uygun görülen bir bulvara, bir caddeye, bir sokağa veya O’nun hizmetleriyle mütenasip kültür ve sanat merkezi olarak değerlendirilebilecek bir binaya verilmesini arzu ettiklerini söyledi.
Türkü Paşa Raci Alkır’ın ölüm yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan THM Saz Sanatçısı Mehmet Raci Alcan, “Tarih boyunca ticaret ve göç yolları üzerinde bulunan Erzurum, önemli savaşlara ve büyük olaylara sahne olmuştur. Azerbaycan, Irak, İran, Kafkaslar ve Orta Asya ülkeleriyle aramızda bulunan sıkı kültür münasebetleri; sürekli yaşanan büyük savaşlar ve göçler yöre kültürüne ayrı bir zenginlik katmıştır. Bu durumun doğal sonucu olarak Erzurum; nitelik ve nicelik bakımından önemli kahramanları, din âlimlerini, devlet adamlarını, fikir adamlarını, yazarları, şairleri ve sanatkârları yetiştirmiştir. Bu değerlerimizin öneminin anlaşılması ve yeni nesillere tanıtılması bireysel çalışmalardan ziyade çeşitli kurum, kuruluş ve Atatürk Üniversitemizin çabaları ile mümkün olabilecektir.” dedi.
MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZÜN SESİYDİ
TRT Erzurum Müdürlüğü THM Saz Sanatçısı Mehmet Raci Alcan, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Halk bilimi ve kültürümüzün diğer unsurlarını konu dışı bırakarak kendi mesleki alanımla ilgili olan halk müziği sanatçıları ve şehrimizin sosyal hayatına yön verebilecek kabiliyeti bulunan belediyelerimizden beklediğim ’bir adım’ üzerine düşünce ve duygularımı paylaşmak istiyorum. Belediyelerimiz; toplumu aynı duygular etrafında toplayan bir bakıma toplumsal mizacı etkileyen türkülerimiz ve bu türkülerimizin icracıları olan yöresel sanatçılarına gereken önemi vermeli, sahip çıkmalı ayrıca bu sanatçıları onurlandırmalıdır. Sanat ve sanatçılarını yok sayan bir şehir medenileşme, sosyal hayat, şehir kültürü oluşturma ve birlik beraberlik adına ciddi kayıp içerisindedir ve sadece ismen şehirdir.
Raci Alkır bir türküsünde; Nefis sen ölmez misen, Öleni görmez misen? Soğuk sular ıssındi, Çimmeye gelmez misen? Diyordu.
16 Aralık 2011 günü, Erzurum’un yetiştirdiği değerli sanatçı Raci Alkır yakasız gömleğini giyinip Rahmet-i Rahmana yürüdü. Mekânı cennet olsun.
ANMA ETKİNLİĞİ EKSİKLİĞİ
Geçen bu süre zarfında Raci Alkır için bir anma günü düzenlenmemesi veya ismini yaşatacak herhangi bir girişimin bulunmaması Erzurum adına üzücüdür. Bir başlangıç olması ümidiyle yanı başımızda bulunan ve sanatçılarına verdiği değerden dolayı imrendiğim şehirler ve belediyeleri neler yapmışlar, biz de durum nedir mukayeseli değerlendirebilmek adına birkaç örnek vereyim. Elazığlı mahalli sanatçı Enver Demirbağ; TRT repertuarına kazandırdığı türkü sayısı 9 ve Elazığ Belediyesi tarafından Harput Mahallesinde bir sokağa Enver Demirbağ ismi verilmiş. Malatyalı mahalli sanatçı Fahri Kayahan; repertuara kazandırdığı türkü sayısı 9 adet. Malatya Belediyesi tarafından şehrin girişinden merkezine kadar uzunca bir caddeye Fahri Kayahan Bulvarı ismi verilmiş. Diyarbakırlı mahalli sanatçı Celal Güzelses; repertuara kazandırdığı türkü sayısı 30. Diyarbakır’da vefa örneği olarak bir ilköğretim okuluna ve TRT müzik stüdyosuna Celal Güzelses ismini vermiş. Şanlıurfa mahalli sanatçı Kazancı Bedih; repertuara kazandırdığı 1 eser. Kurtuluş Mahallesinde bir sokağa Kazancı Bedih ismi verilmiş. Kayseri ise TRT Saz Sanatçısı Ahmet Gazi Ayhan’ın ismini bir bulvara vermiş ve heykelini evinin önüne dikmiş. Matematiksel bir bakışla sayıları yarıştırmıyorum. Bir Türkü dahi olsa şehrin kültürüne ve musikisine hizmet edenler için belediyeler ve çeşitli kuruluşlar tarafından verilen ödüller ve yapılan jestleri bir lütuf olarak değil o sanatçıların bulundukları şehre kattıkları değerin karşılığı olarak nitelendiriyorum. Şimdi dikkat! TRT Ses Sanatçısı, kaynak kişi, derlemeci, özel bir ses ve çok önemli bir sanatçı Erzurumlu Raci Alkır; TRT repertuarına kazandırdığı 20 eser. Hali hazırda farklı kişiler tarafından notaya alınmış 30-35 türkü de repertuara kazandırılmayı beklemektedir. Muhammet Lütfi Efendi’nin ‘Erzurum Kilidi Mülk-i İslâm’ın’ sözleriyle başlayan Erzurum destanı türküsünün, bir duanın kaynak kişisi ve icracısı, Yunus’un ‘Beni Sorma Bana’ ilahisinin ve diğer gazellerin, kasidelerin, müstezatların, divanların manevi avazı, Türkiye Radyolarda ilk kez tatyanlara can veren Tatyan Paşası Raci Alkır. Kaldı ki türkülerinin çoğu halkımızın diline pelesenk olmuş, dinlerken duygulandığımız, tefekkür ettiğimiz, eğlendiğimiz, buram buram yayla havasını yüreklerimizde hissettiğimiz bizim türkülerimiz, Erzurum Türküleri… Yaşadığı şehre yaptığı önemli hizmetlerden birisi de TRT Erzurum Radyosu Türk Halk Müziği Korosunun kurulmasına önayak olmasıdır. Ülkemizin üç büyük ili İstanbul, Ankara ve İzmir Radyoları dışında hiçbir ilde TRT Türk Halk Müziği Korusunun bulunmadığı düşünülürse hizmetinin niteliği daha iyi anlaşılacaktır.
‘TÜRKÜ PAŞA’ İYİ BİR DADAŞTI
Kaynak kişi olarak aktardığı Türkülerin bir kısmını ben notaya aldım. Repertuara kazandırdığı her türküde bayram sabahı hediyesini alan çocuklar gibi sevindiğine, Erzurum’u ve Erzurum Türkülerini çok sevdiğine yakinen şahit oldum. Allah vergisi davudi sesi ile türküleri yüreğiyle okur ve onlara hayat verirdi. Varıp evine giden misafirleri güler yüzü, cömert sofrası ve nüktedan tavırları ve kendine has Erzurum şivesiyle uğurlardı. Haksızlığa tahammül edemeyen bir mizacı, dobra sözleri, doğru bildiğini sonuna kadar savunacak yüreği vardı. ‘Türkü Paşa’ unvanını hem duruşuyla, hem sanatıyla hak etmişti ve iyi bir Dadaştı. Türkülerini dinlerken; İlahi aşkı, tasavvufi formları, acıları, gurbeti, ayrılıkları, ölümü, neşeyi, savaşları, Erzurum Yaylalarını, bizatihi insanı, Erzurum’u bulmak mümkündü. Nereli olursanız olun İstanbullusu, İzmirlisi, Vanlısı genci, yaşlısı erkeği kadınıyla yurdun her köşesinde herkes onu tanır türkülerini söyler ve severdi. Çünkü O Erzurum Türkülerinin gür sesli kültür elçisiydi. Miras olarak bıraktığı türküler; ‘Hani Yaylam Hani Senin Ezelin, Hakka Teslim Olmuşam, Dün Gece Yâr Hanesinde Yastığım Bir Taş İdi, Kadem Bastı Gönül Tahtı, Gapıda Gavun Yerler, Seyreyle Güzel Kudret-i Mevla Neler Eyler veya Tutam Yâr Elinden Tutam ya da ismi henüz konulmamış bir türkü olup Palandöken Dağlarından gücünü alan yeni nesil Dadaşların gönüllerinde ve nidalarında ebediyen yaşayacaktır.
Değerli Başkanlarımıza soruyoru. Örnek illeri de nazarı dikkate alarak vefatının 3. seneyi devriyesinde vefayı hak etmiyor mu Raci Alkır? İsimleri bulvarlarda yaşatılan diğer illerdeki sanatçılar kadar yaşadığı şehre hizmeti dokunmamış mıdır? Erzurum ismini ve türkülerini yurdumuzun dört bucağına taşıyan ve sevdiren Raci Alkır değil midir? Neden özellikle belediyelerimiz Erzurum’da sanatçısı yokmuş gibi bir tutum içerisindedir? AVM nin yanındaki kültür merkezi, ne zaman Raci Alkır Kültür Merkezinin yanındaki AVM ye dönüşecek? Bu minvalde soruları çoğaltmak elbette mümkün. Tüm belediye başkanlarımızın konuya duyarlı davranmaları; hayatı boyunca sanattan maddi bir beklenti içerisinde olmayan, Erzurum üzerinden pirim yapmayan Erzurum’a pirim yaptıran Raci Alkır isminin manen layık olduğu şekilde şehrimizde uygun görülen bir bulvara, bir caddeye, bir sokağa veya O’nun hizmetleriyle mütenasip kültür ve sanat merkezi olarak değerlendirilebilecek bir binaya verilmesidir. Hem önemli bir ihmal telafi edilmiş, hem de’ Erzurum Kültür ve Sanat Şehridir’ imajına uygun düşen bir adım tarafınızdan atılmış olacaktır. Geç kalınmış olsa da…”