ERZURUM (İHA) - Güneş Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Nevruz’un Türk dünyasında, ortak kültürel değer olması yönüyle önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, “Baharın başlangıcı olarak nitelendirilen bu bayram, Türk dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır Türk kültürüne özgü özelliklerle yaşatılmaktadır. Baharın gelişi, ilk yerleşik toplumlardan beri yeryüzünde değişik törenlerle kutlanmaktadır” dedi.
CEYLAN’IN DEĞERLENDİRMESİ
İslam öncesi Türk kültüründe, kıştan sonra baharın gelişi ve doğanının canlanışı, çeşitli şenliklerle kutlandığını anlatan Prof. Dr. Ceylan, “Takvimin olmadığı dönemlerde, insanlar hayatlarını temel uğraş konularına göre düzenlerlerdi. Bunlar; ekin ekme, hasat, koç katımı, bağ bozumu, baharın gelmesi gibi olaylardı. Bütün bu sosyal olayların yaşanması ve bunlarla ilgili yapılan törenler, belirli bir takvime bağlanmıştır. Toplumun hafızasında sürekli bir yer işgal eden yıllık doğa değişimleri, toplumların hayatını her zaman etkilemiş ve bu değişiklikler tarih boyunca bütün halklar tarafından çeşitli tören, ayin ve bayramlarla kutlanmıştır. Bütün milletlerin kültürlerinde görülen yeni yıl törenleri; toplumların yaşama biçimlerine, coğrafyalarına, ekonomik yapılarına, inanç yapılarına göre farklılıklar gösterirler. İnanca bağlanan yeni yıl törenleri, Asya ve Ön-Asya toplumlarında benzer iklim ve coğrafya şartlarında zaman, ad ve pratik benzerliğiyle kutlanmıştır. Nevruz; uygulamalarda bazı farklılıklar olmakla birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlarda aynı tarihler arasında her toplumca kendine özgü bir nedene dayandırılarak kutlanan geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır.” Diye konuştu.
DOĞANIN UYANMASI ATEŞLE KUTLANIR
Nevruz sözcüğünün Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin birleşmesinden meydana geldiğini ifade eden Prof. Dr. Ceylan daha sonra şunları söyledi;
“Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. Hayvancılık ve tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi ve doğanın yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan, gece ve gündüzün eşitlendiği gün Nevruz günüdür. Tabiatın uyandığı ve dolayısıyla üremenin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart tarihi, pek çok takvimde ve kültürde yılbaşı olarak kabul edilip kutlanmıştır
Anadolu’da Nevruz, tarih boyunca çeşitli adlarla kutlanmıştır. Nevruz; bahar ve bereketi, yeni yıl ve yılın başlangıcını çağrıştırır. Nevruz, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi ve üremeyi simgeleyen anlam ve öğelerle doludur. Anadolu dışındaki Türk Dünyası’nda Nevruz’un Kazakistan’da Kırgızistan’da Özbekistan’da Azerbaycan’da Doğu ve Batı Türkistan’da Kırım’da Yakutlar’da Balkan Türkleri’nde, Yugoslavya Türkleri’nde, Kıbrıs Türkleri’nde de kutlandığını biliyoruz.
ANADOLU’NUN KÖKLÜ GELENEĞİ
Nevruz, kökü çok eski bir geleneğin Anadolu’da yeniden şekillenip günümüzde de şenlik ve kutlama biçiminde sürdürüldüğü bir gelenektir. Doğanın uyanması ateşle kutlanır. Çünkü ateş evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Nevruz çeşitli efsanelerle örtülerek çok değişik biçimler almıştır. Nevruz Güneşin koç burcuna girdiği, Tanrının evreni ve insanı yarattığı gün olarak da yorumlanır. İslamiyet öncesi bahar kutlamalarını yapan Türkler, bu kutlamaları Nevruz adıyla daha sonra da sürdürmüşlerdir. Anadolu’da kutlanan Nevruz şenliklerinin biçimlenmesinde eski Türk bahar bayramları ve Anadolu’da kutlanan eski bahar şenliklerinin etkisi olmuştur.
Kuzeydoğu Asya’dan merkezi Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan Şamanist, Budist, Hıristiyan, Musevi, Müslüman Türk halkları arasında yılbaşı/bahar bayramı bugün de varlığını korumakta ve her yıl coşkuyla kutlanmaktadır.
Bayramlar fertleri bir araya getirir, onlar arasında toplumsal bağları kuvvetlendirir ve ortak paydaları daha da pekiştirir. İslamiyet’in kabulüyle birlikte Nevruz’un coğrafi ve tarihi nedenlerinin yanı sıra geniş halk kitlelerince inanılan ve menkıbevi nedenlerle kutsal olarak kabul edildiğini görüyoruz. Nevruz, yeni kültürde kutsanmış, bayram olarak kutlanmıştır. Nevruz, dini ritüele dayansın, isterse din dışı bir ritüele dayansın takvime bağlı bir kültür veya folklor olayı olarak toplumu, belli değerler üzerinde birleştirir.”
NEVRUZ TURİZMİNİN ERZURUM’A SOSYO-EKONOMİK VE KÜLTÜREL YÖNDEN BÜYÜK KATKILAR SAĞLAYACAĞINI DÜŞÜNMEKTEYİZ
Türk Dünyasının önemli kültürel merkezlerinden olan ve Anadolu’nun kilidi konumundaki Erzurum’da da uzun süren kış aylarından sonra baharın gelişi çeşitli etkinliklerle kutlandığını belirten Prof. Dr. Ceylan, “Bu etkinlik ve kutlamaların yanı sıra, Güneş Vakfı olarak Nevruz turizminin geliştirilmesini için çaba gösteriyoruz. Başta yakın coğrafyamız İran, Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan ve diğer tüm Türk Dünyasıyla olan kültürel ve tarihi bağlarımızı kuvvetlendirmek için kültürel amaçlı tur ve gezilerin yaygınlaştırılmasını elzem görmekteyiz. Vakfımız 2007 yılından itibaren İran, Azerbaycan, Nahcivan, Gürcistan, Kazakistan ve birçok ülke ile kültürel ilişkiler kurmaya başlamıştır. Kurulan bu ilişkiler sayesinde Türk Dünyasının değişik coğrafyalarından ülkemize özellikle de ilimize gelen turist sayısında büyük artışlar olmuştur. Gün geçtikçe de Nevruz Turizminin Erzurum’a sosyo-ekonomik ve kültürel yönden büyük katkılar sağlayacağını düşünmekteyiz. Bu anlamda Erzurum-Tebriz ve Erzurum-Bakü uçak seferlerinin karşılıklı bir şekilde başlamasının Erzurum Nevruz Turizmine büyük katkı sağlayacağını belirtmek isteriz. Bu tür bayramlar ve şenlikler sayesinde Türklüğün değişik boy devletlerinin bir araya geleceğini ve Türk haklarının bu sayede kültürel birlikteliği sağlayacağına inanmaktayız. Bir sivil toplum kuruluşu olarak Nevruz turizmi konusunda üstümüze düşen görevi yapmaya hazır olduğumuzu belirtmek ister, Türk Dünyası’nın Nevruz Bayramını kutlarız.”