Öğretim Görevlisi Tarihçi Nurullah Nehir, 1916 Şubat’ında Erzurum’da yaşanan trajik Müslüman Türk göçü üzerinden batının çifte standartlı bakış açısına dikkat çekti.
Erzurum Teknik Üniversitesinde düzenlenen “100.yılında Erzurum Kongresi Uluslararası Sempozyumu’nda Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tarihçi Nurullah Nehir tarafından sunulan, “En Soğuk Şubat- 1. Dünya Savaşında Erzurum’un Rus işgaline düşmesi” isimli bildirisinde önemli bilgiler paylaştı.
Öğretim Görevlisi Nurullah Nehir paylaştığı bilgilerde, Erzurum’un 1. Dünya Savaşı esnasında 1916 yılının şubat ayında Rus işgaline düştüğü, bu işgalin Erzurum tarihi açısından kapanması zor yaralar açtığını belirtti.
Öğretim Görevlisi Nurullah Nehir’in verdiği bilgilere göre, Rusların şehre yaklaşmasıyla beraber işgale düşen bölgelerden gelen Müslüman ahalinin çok büyük bir göç dalgası oluşturduğu, söz konusu muhacirlerin Erzincan başta olmak üzere Sivas ve Kırşehir gibi iç bölgelere sevk edildiği, göç eden Müslüman halkın maddi imkânsızlıkların yanı sıra ağır kış koşullarının da etkisiyle yollarda ağır zayiat verdiğini ifade etti.
Dönemin Erzurum Valisi Hasan Tahsin Bey’in şehrin düşüşü sırasında, Dâhiliye Nazırı Talat Bey’e çektiği telgrafta, Erzurum ahalisinin ağır kış koşullarında göç etmemeleri için kendilerine telkinlerde bulunduğunu, ancak Erzurum ahalisinin Ermeni tevahhuşu (Vahşeti) karşısında, katliama maruz kalmak ya da soğuktan donarak ölmek gibi iki ölümden birini seçmeye mecbur bırakıldıklarını belirtti.
Öğretim Görevlisi Tarihçi Nurullah Nehir, 1915 yılında Osmanlı Devleti tarafından belirli kanun ve nizamnameler çerçevesinde Ermeni tehciri gerçekleştirildiğini bildirdi. Batı Dünyasının ise gerçek dışı soykırım tezleri ile Ermenilerin göç şartlarına eleştiri getirdiğini, öte yandan aynı emperyalist Batı Dünyasının 1916’da Doğu illerinde cereyan eden Ermeni mezalimi sebebiyle şubat ayı gibi soğuk bir ayda göçmek zorunda bırakılan Müslüman ahaliyi ve bu ahalinin yaşadığı trajediyi ise görmek istemediğini ifade etti.
Aynı coğrafyada yaşanan iki göç arasındaki şartların karşılaştırıldığında Müslüman ahalinin daha zor şartlar altında göç etmek zorunda kaldığını ifade etti.