12 Eylül öncesinde CHP Adana İl Başkanı avukat Ahmet Albay ile CHP Kayseri İl Başkanı avukat Mustafa Kulkuloğlu’nun öldürülmesi olaylarına karıştığı gerekçesiyle mahkum olan Muhsin Kehya, 3’üncü Yargı Paketi kapsamında serbest bırakıldı. Cezasının bitmesine 13 yıl kalan Kehya, serbest bırakıldıktan sonra dün akşam yakınları tarafından Elbistan Cezaevi’nden alınıp, memleketi Elazığ’a getirildi. Muhsin Kehya, Malatya- Elazığ sınırında bulunan Elazığ’a 50 kilometre uzaklıktaki Kömürhan Köprüsü’nde karşıladı. Karşılama sırasında 'Bozkurt Muhsin' sloganları atıldı. Yaklaşık 50 araçlık konvoyla karşılanan Muhsin Kehya, uzun araç konvoyu ile ağabeyinin yaşadığı Elazığ’ın merkeze bağlı Koparuşağı Köyü’ne gitti.
Köyden Elazığ’da yerel yayın yapan bir televizyon kanalının canlı yayına katılan Muhsin Kehya, cezaevinde kaldığı sürede Saidi Nursi’nin kitaplarını okuyarak geçirdiğini, Kur’an okumayı öğrendiğini ve kendini ibadete verdiğini söyledi. "Son yıllarımı genellikle Risale-i Nur üzerine yoğunlaştırdım" diyen Kehya, tahliye olup olmayacağı konusunda bir beklentisinin olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Sayın Erdoğan’dan böyle bir beklentimiz vardı. Sözünde durdu sağ olsun. Kendisine buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Ayrıca bütün AK Partililere, Bülent Arınç’a, Selçuk Özdağ’a, Haluk İpek’e ve tabi genel kurulda desteklerinden ötürü MHP’ye hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi iletiyorum. Hala daha heyecanım devam ediyor benim. Kendi köyüm, sevdiklerim ve aileme kavuştuğum için mutluyum."
"BİR PİŞMANLIK DUYMUYORUM"
BBP’nin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun, "O dönem gençler kullanıldı" sözlerine katılmadığını belirten Muhsin Kehya, "Bu rahmetlinin kendi görüşü. Ben özellikle şunu söyleyeyim. O kullanma kelimesini biraz abartılı buluyorum. Ben kullanılmadım şahsen. Ama bir başka ülkücü ağzıyla konuşmak da istemiyorum. O günün şartlarında öyle gerekiyordu, öyle bir mücadele verdim. Dolayısıyla herhangi bir pişmanlık falan da duymuyorum. Allah rahmet eylesin o öyle düşünmüşse kendi fikridir, kendi görüşleridir. Bu anlamda ben kullanıldığımı sanmıyorum" dedi.
Türkiye’nin geleceği konusundaki düşüncelerini anlatan Muhsin Kehya, "Vallahi AKP doğrultusunda ülkenin gidişatı şimdilik gayet iyi. Biz memnunuz şahsen. Ben aslında siyasetten uzak bir insanım. Ben ülkücüyüm. Ülkücü ile MHP’nin çizgisi farklı bana göre. Benimki daha farklı. Ben İslami ağırlıklı bir ülkücüyüm. İslamiyete gönül vermiş bir insanım" dedi.
''AF DEĞİL, ADALET SAĞLANDI''
3’üncü Yargı Paketi kapsamında serbest kalmasına gösterilen tepkilere değinen Kehya, "Aslında bu bir af değil, sadece adalet sağlandı. Sol taraflar, sol kesim daha evvel 91 yasasına göre 10 yıl yatıp tahliye oldu, bizler keyfi olarak içeride tutulduk. Ben şu an 14 sene boşu boşuna hapis yatmış oldum. Ve eğer Ak Parti böyle bir yasayı gündeme getirmemiş olsaydı, ölünceye kadar hapiste tutulacağıma dair mahkeme kararı vardı benim hakkımda" dedi.
Cezaevindeyken yasa gündeme geldiği zamanlarda kendisi üzerine oyunlar oynandığını ileri süren Muhsin Kehya, "Özellikle bütün tezgahlar bana çevrildi, benim üstüme döndürüldü, bütün komplolar bana yapıldı ve istediklerine de emellerine de ulaştılar ama Ak Parti onların bu oyununu bozdu. Ben bunu mahkemede de dile getirdim. Yani sanki Türkiye’de ülkücü olarak bir tek ben varım. Bedelini sadece bana ödettiler. Bu anlamda bir savunmam olmuştu mahkemeye karşı" diye konuştu.
Muhsin Kehya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçmişe dönük aslında benim Türk kamuoyunda ismim pek gündeme gelmedi ama buna rağmen bir takım gizli eller tarafından resmen harcandım. Söyleyeceğim ben herkesi Allah’a havale ediyorum. Bana kötülük yapanlara bile hakkımı helal ettim. Bunu mahkemede de dile getirdim. Ben sadece bu süreç içerisinde özellikle 12 Eylül referandum sürecinde 'evet' oyu veren herkese buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Memleketime geldiğim için mutluyum. Sevgili Elazığlıların hepsine selam, saygılarımı iletiyorum. Herkese tekrar teşekkür ediyorum. Özellikle Başbakanımıza. Çünkü ben minnet borçluyum ona. Ancak o bu işi başarabilirdi. Çünkü geçmişte 57’inci koalisyon hükümeti döneminde gördük, af çıkmasına rağmen faydalandırmadı. Bugün Ak Parti olmasaydı, özellikle Başbakan olmasaydı, cesaretle cesurca böyle bir yasayı çıkarmaları mümkün olmayacaktı. Kendisine tekrar tekrar teşekkürlerimi iletiyorum."