Bir dönem kayak Milli Takımı’nı oluşturan Erzurum, son yıllarda ulusal ya da uluslararası başarılara uzak kaldı. Birkaç isim dışında sporcu yetişmemesini kendilerine dert edinen Erzurumlu 5 milli kayakçı, kurdukları kayak okulunda Avrupa standartlarında bir eğitime başladı.
Türkiye Kayak Federasyonu tarafından son olarak geçtiğimiz hafta düzenlenen Alp Disiplini K1 Ligi yarışlarında ferdi olarak Erzurumlu tek bir sporcu ilk 10’a bile giremedi. Bir dönem Milli takım kadrosunu oluşturan Erzurum son 5 yıldır başarıya hasret kaldı. Erzurum’un kayakta geriye düşmesini içlerine sindiremeyen Erzurumlu milli kayakçılar Gökhan Kural, Fatmanur Gül, Yasin Şeker, Yusuf Şeker ve Kaan Oral kendileri gibi şampiyon yetiştirebilmek için Doğa Kayak Okulu açtı. 5 - 12 yaş arası 20 öğrenciye temel kayak eğitimi vermeye başlayan şampiyonlar, günde 5 saat süren antrenmanlarda çocuklarla birebir olarak ilgileniyorlar.
“KAYAĞI İSTANBUL’A BİZ TAŞIDIK”
2006 Kanada Gençler Dünya Şampiyonası, 2007 Torino Üniversite Oyunları gibi uluslararası birçok yarışmada Türkiye’yi ve Erzurum’u temsil eden Gökhan Kural, kayakla özdeşleşen kentte son yıllarda başarılı sporcu yetişmemesine üzüldüğünü söyledi. Bu nedenle kendi gibi şampiyon arkadaşlarıyla yola çıktıklarını anlatan Kural, “Yarışları bıraktıktan sonra Erzurum kulüpleri bana ve benim gibi arkadaşlarıma sahip çıkmadı. Biz de batı kulüplerini çalıştırmaya başladık. İstanbul’a kayağı bizler taşıdık. Sonra baktık ki tüm yarışlarda İstanbul öne çıkmaya başladı. İstanbul’da dağ mı var bu kadar başarılı olabiliyorlar. Biz bu işe dur demek istedik. Kendi sporcularımızı niye yetiştirmeyelim dedik ve işe koyulduk. Alt yapı çalışmalarımızı tamamladıktan sonra Doğa Kayak Okulu’nu açtık” dedi.
“MADDİ-MANEVİ DESTEK ÇOK ÖNEMLİ”
İstanbul kulüplerinin kayakta başarılı olmasındaki en büyük sebeplerden birinin aile faktörü olduğunu kaydeden Gökhan Kural, şöyle devam etti. “Kayak eğitiminde ailelerin maddi, manevi katkıları çok önemli. Anne ve babanın mutlaka spor kulüplerinin içinde olmaları gerekiyor. Yurt dışında da sporcuların başarılı olmasında bu temel yatıyor. İstanbul örneğinde olduğu gibi hemen her yarışta birinci gelmelerinin sebebi aile ve okulun bakış açısı. Avrupa’da yarıştan bir hafta önce okul öğrencisine izin veriyor. Türkiye’de batı illerinde artık bünyelerinde kulüp bulunan özel okulların çoğu bunu yapıyor. Türkiye bu sistemi yeni yeni öğreniyor. Dünya’da başarılı sporcu yetişmesinde en büyük sebep bu işin bir eğitim mantığıyla yapılması.”
“YAZ-KIŞ KAMP YAPABİLİYORLAR. BİZ SEYREDİYORUZ”
Sportif kariyeri nice başarılarla dolu olan kayak eğitmeni Fatmanur Gül ise kayak eğitiminin aileden başladığını dile getirdi. Ailenin her işin içinde olması gerektiğini vurgulayan Gül, “İstanbul kulüpleri gelip Palandöken’de kamp yapıyor. Onlarca sporcu ve üstelik aileleri de yanlarında. Sezon içinde 10’ar günden 40 gün kayak yapabiliyorlar. Yaz aylarında da yurt dışı kamplarına çıkıyorlar. Nereden bakarsanız bir yıl içinde neredeyse 100 gün antrenman yapabiliyor. Gelip bizim dağımızda kayıyor ve Erzurumluları geçiyorlar. Bizde de kar var her imkân var ama başarılı sporcu yok. Alttan yetişen sporcu yok denecek kadar az. Kâğıt üzerinde yüzlerce sporcumuz var ama ortada başarı yok. Şundan birkaç yıl öncesine kadar ne İstanbul’u ne Bursa’sı hiçbiri Erzurumlu sporcuların yanına yaklaşamazlardı” diye konuştu.
“ÇOCUĞU HEMEN YARIŞTIRMIYORUZ”
Doğa Kayak Okulu’nu tamamen temel eğitime dayalı bir mantıkla açtıklarını ifade eden Fatmanur Gül, şunları söyledi. “Biz hepimiz milli sporcuyuz. Hem alaylı hem de mektepliyiz. Biz de temel eğitim çok önemli. Kulüp mantığıyla değil, okul mantığıyla olaya bakıyoruz. Çocuğu hemen yarıştırmıyoruz. Öyle ki spordaki başarı derslere de yansıyor. Çocuk, bunu yapabiliyorsam, derslerimi de yapabilirim mantığıyla yetişiyor, gelişiyor. Amacımız sadece sporcu lisansı çıkarmak değil. Lisansın çocuk için bir ödül olmasını sağlıyoruz.“
“BAŞARI İÇİN PARA HARCAMAK ŞART”
“Dünya’da kayak eğitim sistemi artık bu yönde işliyor. Buna ayak uydurmamız lazım. Aksi takdirde başarı hayal olur. Biz avantajlarımız olduğu gibi dezavantajlarımız da var. Palandöken gibi önemli markaya ve pistlere sahibiz. Çok yetenekli çocuklarımız var. Ancak başarı için para harcamak şart. İstanbul kulüplerinin en önemli avantajı ailelerin maddi - manevi destek olmaları. Bu bir yana bir de sponsor bulabiliyorlar. Örneğin AKUT’un Pegasus ve Medical Park gibi güçlü sponsorları var. Sezonda Erzurum’da yaz aylarında ise Avrupa’nın her hangi bir yerinde kamp yapabiliyorlar. Bizde de çocuk hafta bir ya da birkaç gün kayak yapabiliyor. İş artık rekabete dönüştü. Biz Erzurum’da bir ilki başlattık. Bu mücadelede başarılı olmak ve başarılı sporcu yetiştirmek için her türlü desteğe ihtiyacımız var.”