AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin bir daha demokrasiye yönelik bir saldırıya tahammülü olmadığını belirterek, “Bu ülkeyi renklere ayırarak en büyük kötülüğü yapıyorlar” dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi halk oylaması süreci kapsamında Muğla’nın Menteşe ilçesi açık oto pazar yeri meydanında düzenlenen mitingde halka hitap etti. Başbakan Yıldırım, “Dünyanın her bir ilçesi dünyada bir marka. Dünyada bu güzelliklere sahip başka bir il yok. Sahil uzunluğu Türkiye’nin en fazla olan, turizmin başkenti Muğla’dır. Muğla insanı Ege insanı sevgi insanıdır. Gönül insanıdır. Muhabbet insanıdır. Turgutreis’i yetiştiren bu toprağın insanları elbette gönlü açık, ufku açıktır. Biz asırlar boyunca bu coğrafyada, her canı aziz bilen, her inanca her kültüre saygı gösteren bir millet olarak var oldu. Farklı düşünebiliriz, yaşayışımız farklı olabilir. Ama insana bakışımız birdir, insan yaratılmışların en üstünüdür. Yaradanı severiz, yaratandan ötürü. AK Parti olarak 14 yıldır insanı merkez aldı. İnsanı yücelt ki, devlet yücelsin diyerek bu aşkla çalıştık. Türkiye’nin kardeşliği için, birliği, beraberliği için gür sesleri ile Bitlisliler haykırdı. Avrupa değerleri diyen ama milletvekillerimize, bakanlarımıza kapıları kapatan, atları ile itleri ile oradaki gurbetçilerimizi, kardeşlerimizi darp eden Avrupa duy sesimizi. Biz 81 ilimizin tamamına yakınıyız, çünkü biz bu ülkeyle sevdalıyız. 80 milyonun tamamının derdini dert edinmiş bir siyaset anlayışına sahibiz. Çünkü biz Recep Tayyip Erdoğan’ın ekibiyiz. Doğusu ile Batısı ile bütün Türkiye’nin hizmetkarıyız. Neye inanırsanız inanını, nasıl yaşıyorsa, nasıl davranıyorsa o şekilde olsun. Biz hiçbir ayrım yapmadık, yapmayız. Herkese aynı mesafedeyiz. Türkiye ortak paydamız, ay yıldızlı bayrağımız 780 milyon metrekare toprağımız ortak değerimiz. Büyük bir ailenin hepimiz bir ferdiyiz. Hiçbir zaman Türkiye haritasını renklere ayırmadık. En iyi bunu Muğla bilir. Muğlalının yolları havalimanları, hastaneleri, üniversitesi bilir. İstanbul’a ne yaptıysak Muğla’da daha fazlasını yaptık. Türkiye’nin dört bir köşesinde vatandaşlarımızı bağrımıza bastık. Bu yol milletin yoludur, bu yol sizin yolunuzdur” diye konuştu.
“Ellerinden geleni yapıyorlar”
Muğlalılardan 16 Nisan’da ‘Evet’ oyu kullanmalarını isteyen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu ülke hepimizin, bu devlet, bu Cumhuriyet hepimizin. Şimdi mühür sizde, kara sizde. 16 Nisan’da sandıklara ‘Evet’ ile doldurmaya var mısınız? İstikrar için, istikbal için ‘Evet’ demeye var mısınız? Terör bu ülke topraklarından defolup gitmesi her şeyin önündedir. Son 15 yılda gerçekleştirdiğimiz atılımlar, büyüme bakıyorum bazılarını rahatsız etmiş. Daha çok rahatsız olacaksınız. Türkiye’yi güçlü olarak görmek istemeyenler, hep hasta adam olarak kalmasını hayal edenler, yine bu günlerde hortlardı. Biz de onlara inat daha ileri demokrasi, daha fazla ekonomi daha fazla yatırım yeni hedefler diyerek hızımızı arttıracağız. Türkiye’nin çökmesini isteyenler ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar. Bu ülkede kriz çıkarmak, meclisi, hükümetleri iş yapamaz hale getirmek adeta bir alışkınlık haline gelmiş. Hatırlayın Ege’nin evladı Rahmetli Menderes’in başına gelenleri hatırlayın. Vesayet odakları hareket geçtiler. 27 Mayıs’ta Adnan Menderes’i astılar. Yollar yapan, hizmetler yapan Menderes’i ve bakanlarını astılar. 12 Eylül’de darbe yaptılar. 2011 yılında ekonomide darbe yaptılar Türkiye ekonomisi yerle bir oldu. Bu darbe ve alışkanlığı vesayetçiler kumpasçılar boş durmadı. AK Parti iktidarında yine iş başına geçtiler. Bir şeyi hesap edemediler. Sandılar iki AK Parti diğerleri gibi olur mu? 2007 yılında elektronik muhtıra verdiler, geri postaladık. Cumhurbaşkanını seçemezsiniz dediler, size geldiler. Siz ‘biz seçeriz’ dediniz. Türkiye’nin Cumhuriyet’inin ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçtiniz mi seçtiniz. Baktılar olmadı Gezi olayları, 17-25 Aralık’ta hükümeti alaşağı etmeye çalıştılar. Bu da yetmedi, 15 Temmuz’da meydana çıktılar. Alçaklar eşkıya kılığına girmiş eşkıyalar meclisi lağvetmek istediler. Ama Muğla o gece onlara dünyayı dar etti. Bu alçaklar Muğla’da Marmaris’te Cumhurbaşkanını, Başbakanını yakalayıp hayatını kast etmek istediler. Ama bu millet ve sizler ülkenize, bayrağınıza, hükümetinize Cumhurbaşkanına sahip çıktınız. Şehitler verdik. Bizi sadece Rabbimizin huzurunda eğiliriz. 249 şehit verdik, binlerce insanımız gazi oldu. Ama Türkiye’nin istikbaline ve istiklaline zarar verdirmediniz. O gece Türkiye’yi can pahasına savunanlar arasında Muğlalı şehitler de vardı. Marmaris’te Cumhurbaşkanınızı korurken saldırıya uğrarken Mehmet Çetin ve Nedip Cengiz Eker kardeşimiz şehit şerbetini içtiler. Onlara bir kez daha rahmet diliyorum. Bu tabloların bir daha yaşanmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu aziz millet, bu şuur bu vatan sevgisi olduğu müddetçe bize içeride dışarıda hiç kimse bir şey yapamaz. Ancak, işimizi şansa bırakamayız. Tekrar bu sorunlarla karşılaşmayacağız diye bir garantimiz yok. O halde ne yapalım? Artık bu alçaklar demokrasiye kast edenler bir daha piyasaya çıkamasın. Önümüzde anayasa değişikliği, 16 Nisan önemli bir gün. İşte orada yaptığımız değişik ile şunu yapıyoruz. Diyoruz ki artık yetkili tamamen millete veriyoruz. Emanet millete geçiyor. İstediğine vereceksiniz. Pazarlıklar, kirli tezgahlar orada olmayacak. Siz kime yetki verdiyseniz, kime destek verdiyseniz memleketi o yönetecek. Ne kadar 5 yıl. Bu sürece ne vaat ettiyse yapacak. Bir 5 yıl daha yönetecek. Ondan sonrası yok. 16 Nisan çok önemli. Türkiye’nin bir daha demokrasiye yönelik bir saldırıyla tahammülü yok. Biz 14 senedir AK Parti olarak bu günlere geldik ama hangi badirelerden geçtik. Hem hizmet yaptık hem de engelleri atlaya atlaya, şeytan taşlamaktan iş yamaya zaman kaldı. Bu sürede hizmet yaptık. Bu engeller olmasaydı, bugünün üç katı daha hizmet yapardık. Bu engeller olmasaydı, bir Türkiye beş Türkiye olacaktı. 2013 Cumhuriyet’in 100. Yılı şimdiden hazır olacaktı. 16 Nisan’da millet iradesine kastedenlerin bir daha ortaya çıkmayacağı bir dönemi başlatacağız., Darbelerin istikrarsızlığını gölgesinden kurtulacak ve nefes alacak. Yönetenler de bütün enerjisini, kalkınma ve hizmete harcayacak.”
“Fitneciler bir araya geldi”
“Fitne kampanyası bir araya toplanmış ‘Hayır’ kampanyası başlattılar” diyen Yıldırım, “Bunlar Türkiye’nin geleceği için ne söylüyor, ne vaat ediyor. Bu ‘hayır’cıların söylediği bir şey duydunuz mu? Bunlar korku siyaseti yapıyor. Karamsarlık pompalıyor, bunlar halkı endişeye sevk ediyor. Ne diyorlar; ‘evet’ çıkarsa Türkiye bölünecekmiş. Hadi oradan. PKK ve Türkiye düşmanları ‘hayır’ diyor. Sen de onların kayığına binmişsin. Büyük hedefler var. Gazi Mustafa Kemal’ini gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için hayallerimiz var. Sağlık, yollar, tarım, insan, gençliğimiz ve kadınlarım yaşlılarımız için ne projeleri var? Laf laf laf. Lafla peynir gemisi yürümez. Bunlar hep işin kolayına kaçıyor. İftira, yalan dolan. Bu ülkeyi renklere ayırarak en büyük kötülüğü yapıyorlar. Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, o kadar çok yalan söylüyor ki. Bozuk saat bile günde iki defa doğru gösteriyor. Bunda o da yok. Aşağı mahallede yalan söylüyor. Yukarıya gelmeden kendi de inanıyor. 1 Kasım seçimlerinde şehir şehir dolaştı; ‘Anayasayı değiştireceğiz’ dedi. Şimdi de ne diyor; ‘Anayasa değişikliği istemiyoruz’ diyor. Bizim hazırladığımızı beğenmiyor. Kendi hazırladığını getir, milletin önüne koyalım. İster seninkini, ister bizimkine onay versin. Onu da yapmıyor. Çünkü bu millete güvenmiyorlar. Kaçak güreşiyorlar, boş konuşmaktan başka bunların bu ülkeyle bir gaydası olmayacak. Üretene üretmemek için her şeyi yaptılar. Biz bu yolları tünelleri, havalimanların Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli’ni yaparken, Marmaray’ı üçüncü tüneli, şehir hastanelerin yaparken bunlar hep engel oldular. Hep ‘hayır’ dediler. Biz de dedik ki ‘Size inat bunları yapacağız’ Yaptık mı, yaptık. Farkımız bu. Marmaray’ı yaptık en önce onlar bindi, hızlı treni yaptık, en önce onlar bindi. Binsinler ama biraz da yardımcı olsunlar. Memleketin hayrına olan işlere biraz da ‘evet’ desinler. Gelin ‘Türkiye’yi darbe anayasasından kurtaralım’ dedik. Buna da ‘hayır’ dediler. Hiç kusura bakmayın o işler bitti. Rejim 1923’te Cumhuriyet kuruldu. Rejimin adı Türkiye Cumhuriyeti. 100. yıla yaklaşık. Vesayet odaklarına yaslanıp milletin sırtından geçindiler. O günler geride kaldı. Biz her zaman can kulağımızı milletin sesine verdik” şeklinde konuştu.