Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, referandumda 'evet' çıkmasının ardından yazısal değişikliğin tamamlandığını, sırada yapısal değişimin olduğunu belirterek, "Milletimiz referandumdaki kararıyla 30 yıllık militarist dayatmayı sona erdirmiş, millete rağmen karar verenleri millet adına karar vermeye davet etmiş, demokrasi ve özgürlük istediğini beyan etmiş, kısaca 'ben milletim, egemenlik benim' demiştir" dedi.
Referandum sonuçlarını değerlendirmek üzere Memur-Sen Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Ahmet Gündoğdu, şekli olarak bakıldığında Anayasa'nın bazı maddelerinin değiştiğini, esas açısından bakıldığında okunması gereken farklı bir tablo olduğunu kaydetti.
//GÜNDOĞDU’NUN AÇIKLAMASI
Gündoğdu, "Millet, Anayasa değişikliğine 'Evet' diyerek kendisinin ve ülkesinin geleceğini değiştirmiştir. Geleceğin yol haritasını çizme ehliyetinin de, yetkisinin de kendisinde olduğunu bir kez daha deklare etmiştir. Millet, 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir' sözünü gerçek anlamıyla yine ve yeniden tezahür ettirmiştir. Milletimizin oluşturduğu bu tablo kendisini özgür, devleti ve erklerini demokratik kılacak 'yeni ve sivil Anayasa' kararı olarak algılanmalıdır" dedi.
//SONUÇLAR İYİ OKUNMALI
Referandum süreci ve sonuçlarının birçok açıdan ele alınabileceğini belirten Gündoğdu, bu aşamanın en kısa sürede geçilerek tercihleri anlamlandırmaktan çok milletin tercihini anlamlı hale getirmenin önemine dikkat çekti. Anayasa metnine ilişkin yazısal değişikliğin demokrasiye ve özgürlüklere ilişkin yapısal değişikliğe dönüştürülmesi gerektiğini dile getiren Gündoğdu, "Bunun yöntemi de bellidir. Anayasa değişikliğinin gerektirdiği kanuni düzenlemeleri bir an önce yapmak. Milletin vekaletini elinde
bulunduran ve 1 Ekim'de açılacak olan TBMM'nin en büyük ve en öncelikli sorumluluğu budur. Millet sorumluluğunu 12 Eylül'de yerine getirdi, milletin vekilleri de 1 Ekim'den itibaren milletin talimatının gereğini yapma azmiyle hareket etmelidir" şeklinde konuştu.
//TOPLU SÖZLEŞME HAKKI
Anayasa değişikliği paketinde kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı verilmesini sağlayan hükmün kendileri açısından önemine dikkat çeken Gündoğdu, bu konuda yapılması gerekenleri ise şu şekilde açıkladı: "Konfederasyonumuz, 2011 yılında toplu sözleşme yapma istek ve kararlılığındadır. Bunun için yapılması gereken, kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini toplu görüşme sürecine mahkum eden 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nu bütünüyle değiştirmek, örgütlenme ve toplu sözleşme haklarını ayrı ve münhasır kanunlarla düzenlemektir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, tarafsız kalabilecek ve bağımsız bir şekilde karar verebilecek nitelikte bir üye yapısıyla teşkil edilmelidir. Toplu sözleşmenin
konusunu teşkil edecek mali ve sosyal hakların neler olduğu, toplu sözleşmenin daha fazla alanı etkilemesine imkan verecek şekilde belirlenmelidir. Emekli kamu görevlilerinin toplu sözleşmeden yararlanmasına yönelik düzenleme, gerçekten toplu sözleşmenin kazanımlarından emeklilerin de yararlanmasını sağlayacak şekilde kurgulanmalıdır. Aksi tavır ve düzenlemeler, Anayasa değişikliği paketiyle ilgili açıklamalarda ve referandum sürecinde ortaya konulan beyanların samimiyetsiz olduğu algısı uyandıracaktır."
//"2011'DE TOPLU SÖZLEŞME YAPMAK İSTİYORUZ"
Toplu sözleşme hakkının değişiklik paketinde yer almasının Memur-Sen'in ısrarlı çaba ve girişimleri sonucu gerçekleştiğini de belirten Gündoğdu, toplu sözleşme hakkının fiilen kullanılması için yasal düzenleme yapılmasının gerekliliğine dikkat çekti. Gündoğdu, bu öngörüye dayalı olarak 2010 yılı toplu görüşmelerinde Kamu İşveren Kurulu ile imzaladıkları Toplu Görüşme Tutanağı'nda mevcut mevzuatın toplu sözleşme sürecine uyumuna yönelik mevzuat çalışması yapılması kararına yer verildiğini de dile
getirerek, "Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden kimlerin yararlanacağı, toplu sözleşmenin nasıl yapılacağı, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere nasıl yansıtılacağı, kanunla yani TBMM tarafından düzenlenecektir. Yine, toplu sözleşmenin anlaşmazlıkla sonuçlanması halinde devreye girecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun üyeleri, yapısı ve karar alma şekli de kanunla belirlenecektir. Toplu sözleşmeyle ilgili yasal düzenleme çalışmalarında mutlaka aktif rol alacağız" şeklinde
konuştu.
Sonuçların geneline yönelik değerlendirmelerde de bulunan Gündoğdu, 12 Eylül 2010'da geçmiş dönemlerin kirlerinin temizlendiğini, bundan sonra da ülkenin geleceğinin birlikte şekillendirilmesi çalışmasına yönelinmesi gerektiğini kaydetti. Bunun ilk adımının Anayasa değişikliği paketinin gerektirdiği ikincil mevzuat çalışmalarıyla eş zamanlı olarak yeni Anayasa çalışmalarına başlamak olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, Anayasa değişikliğinin hayatımıza somut şekilde yansımasını sağlayacak yasal düzenlemelerin
ivedilikle yürürlüğe konulması çağrısında bulundu. Gündoğdu, bu değişikliklerin hayata geçirilmesinin yeni bir Anayasa'nın yapılmasını hem kolaylaştıracak hem de hızlandıracağını ifade etti.
//"DARBECİLERİN ÖRDÜĞÜ KOZADAN ÇIKILDI"
Ülkenin 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980'de içine hapsedildiği demokrasi fakiri ve özgürlük yoksulu kozadan 12 Eylül 2010'da milletin iradesiyle kurtulduğunu söyleyen Gündoğdu, darbelerin ve darbecilerin yasal dayanağı haline getirilen TSK İç Hizmet Kanunu hükmünün de yürürlükten kaldırılması isteğini tekrarladı. Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü ve yetkili kamu görevlileri sendikaları konfederasyonu sıfatıyla Anayasa değişikliği paketinin tamamını önemli ve gerekli gördüklerine yönelik
açıklamalarını hatırlattı. Gündoğdu, ülke ve millet için son derece önemli olan Anayasa değişikliği paketine "Evet" demekle yetinmeyip "Evet" için çalışan Memur-Sen ailesinin mensuplarına da teşekkür etti.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, konuşmasının soiil edilmelidir. Toplu sözleşnunda Kamu-Sen ve KESK'e de çağrıda bulunarak, "Toplu sözleşme çalıştayında bizi yalnız bıraktılar. Toplumsal sözleşmeye katılmadılar. Bu sefer aynı hataya düşmeyin. Toplu sözleşme çalıştayında aynı hataya düşmeyin, ikincil mevzuat çalışmalarına katılarak destek verin" şeklinde konuştu.
Gündoğdu, Anayasa değişikliğine karşı çıkan siyasi partilerin çıkan tabloyu iyi okumasını isterken, AK Parti'nin de sorumluluğunun bilincinde, toplumun tamamını kucaklayıcı yeni anayasa çalışmasına hemen başlaması çağrısında bulundu.