Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, “Yakın zamanda inşallah sizden aldığımız güçle birlikte içini boşaltmadan hizmetlisiyle, memuruyla, ekibiyle tüm sağlık çalışanlarımızın hak ettiği oranda yıpranma payı almalarını sağlayacak ve bunun müjdesini inşallah hep beraber 550 bin çalışanımıza sizlerle beraber vereceğiz” dedi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde Sağlık ve Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) tarafından düzenlenen Ağrı il Divan Temsilciler istişare ve kahvaltı programına Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, Sağlık-Sen Ağrı Şube Başkanı Fevzi Mağal, AK Parti İl Başkanı Abbas Aydın, kamu kurum amirleri ve sağlık çalışanları katıldı. Burada bir konuşma yapan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, çocuklara onurlu bir gelecek için çaba sarf ettiklerine işaret ederek, Sağlık-Sen ve Memur-Sen olarak önceliklerinin ülke ve çocuklar için onurlu bir gelecek bırakmak olduğunu belirtti. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında meydanlara ilk olarak Memur-Sen teşkilatı üyelerinin indiğini savunan Memiş, sözde milliyetçi ve sözde hak arayan sivil toplum kuruluşlarının darbe gecesi tek bir açıklamalarının olmadığını iddia etti.
15 Temmuz gecesinde milli bir görüş sergilediklerini vurgulayan Memiş, bu ülkeyi yedi düvele ve içerideki yandaşlara peşkeş çekmediklerini, Türk, Kürt, Laz demeden mesele vatansa gerisi teferruattır sözü ile Türkiye’yi Suriye yapmalarına müsaade etmediklerini belirtti. Memiş, “Sendikacılıkta aldanmayan ve aldatmayan sendikacılık anlayışımızla birlikte Allah’a hamdolsun birçok kazanımın altına imza atarak çalışanlarımızın dile getirilmemiş sorunlarını gündeme taşıdık, çözüme kavuşturduk. Son toplu sözleşme sürecinde maalesef malum sendikalar gene iş başındaydılar. Gene toplu sözleşmeyi karalamak Memur-Sen’i ayak altına almak ve değersizleştirmek, çalışmaya başladılar. Bunu ilk defa yapmadılar, hatırlarsanız taban aylık aldığınız 2013 toplu sözleşmesinden sonra dediler ki taban aylığın bir getirisi yok. Oysaki 2006 toplu sözleşmesinde taban aylığa 10 lira zam istemişlerdi. Ama 10 lira zammı dahi alamamışlardı” şeklinde konuştu.
"Sağlık çalışanlarını değersizleştirme çalışmalarına asla müsaade etmiyorum"
Yıpranma payına değinen Memiş, “Nöbet tutmadı diye yıpranma payı vermemezlik olur mu? Bu yıpranma payının ruhunu bilmemektir. Yıpranma payını anlamamaktır dedik karşı durduk. Ve o iş kaldı, sonrasında her platformda konuyu taşıyoruz tabi, 14 Mart Tıp Bayramı'nda, Sayın Cumhurbaşkanımız Külliyede düzenlenen programda aynen şunu ifade etti. ‘Yıpranma talimatını vermiştik bu güne kadar çıkmadı, ama buradan söz veriyorum 16 Nisan tarihi itibariyle bu konunun birebir takipçisi ben olacağım. Ve yıpranma payını inşallah çıkaracağız' diye bir kez daha yineledi. Hala bürokratik engeller, bin dereden su getirmeler, ayakkabısı tozlanmayan bürokratlar sahada sağlık çalışanlarının ne çektiklerini bilmeyerek masa başında kendi dünyalarınca iş yapmaları nedeniyle söz uzadı. Çoğu toplu sözleşme masasında oturduğumuzda şunu ifade ettim değerli kardeşlerim. Bakın dedim sağlık hizmeti kutsal bir hizmet ben sağlık çalışanlarının bu mesleki kutsallığını sağlık çalışanlarını değersizleştirme çalışmalarına asla müsaade etmiyorum” diye konuştu.
Sağlık çalışanlarının çok zorlu şartlarda çalıştığını söyleyen Memiş, “Öyle bir görevi ifa ediyoruz ki cephe gerisinde sağlık çalışanları vardı askerlerle birlikte terörle mücadele sürecinde Cizre’de sağlık hizmeti verilmiyor denildiği zaman sağlık çalışanları hedefe konulmuştu. Daha silahlar susmadan yetkili sendikaların genel başkanı ile birlikte Cizre’ye gittim. Oradaki sağlık çalışanlarımızın fedakarlığını gördüm. Ve her türlü tuzaklamaya rağmen, kundaklamalara rağmen, taciz ateşlerine rağmen hiçbir ihbar geri çevrilmeden ambulanslarımız işlemlere gidiyor. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesinde o hainlerin kurşunları altında yaralanan vatanperver vatandaşlarımızı ambulanslarımıza sağlık çalışanlarımız almaya gitti. Birçok demokrasi şehidimiz sağlık çalışanlarımızın kucağında şehadet şerbeti içti. Aynı şekilde doğal olarak bir patlama olduğu zaman herkes canını kurtarmak için oradan kaçarken sağlık çalışanları mesleklerinin kutsallığı gereği bir can kurtarma sevdasıyla olay yerine gidiyor. Onun için lütfen bu mesleği değersizleştirmeyin. Sağlık çalışanlarının emeğini değersizleştirmeyi, Cumhurbaşkanımızın sözünü yerde bırakmayın, yıpranmayı bir an önce çıkarın demiştik. Cuma günü Ankara’da bir programımız vardı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık hanımefendi gelmişti. Aynı kurduğum cümleleri kurduktan sonra Öznur Hanım kürsüye gelip şu müjdeyi verdi. ‘Cumhurbaşkanımız talimat vermiş, yakın zamanda yıpranma payı konusu meclise gelecek diye bunun müjdesini bize verdi. Değerli kardeşlerim bakın bugün sizi eleştirenler, hadi ne oldu yıpranmayı hala çıkaramadınız diyenlere şunu söyleyin, 4 yıl önce siz yıpranma payının adını biliyor muydunuz? Yıpranma payından bahsetmiyordunuz bile. Oysaki bu sistem bir değişiklik getirecek elbette ki kolay bir süreç değil, onun için kim ne derse desin aldırmayın, yakın zamanda inşallah sizden aldığımız güçle birlikte içini boşaltmadan hizmetlisiyle, memuruyla ekibiyle tüm sağlık çalışanlarımızın hak ettiği oranda yıpranma payı almalarını sağlayacak ve bunun müjdesini inşallah hep beraber 550 bin çalışanımıza sizlerle beraber vereceğiz” ifadelerini kullandı.
"Bizi bekleyen en önemli sorunumuz başta adaletsiz döner sermaye dağılımı"
Kendilerini bekleyen en önemli sorunun adaletsiz döner sermaye dağılımı olduğunu ifade eden Memiş, “Bizi bekleyen en önemli sorunumuz başta adaletsiz döner sermaye dağılımı, artık dilimizde tüy bitti. Ya kardeşim bu sistem çarpık sistem. Bu sistemi değişin dedikçe sistem üzerine yaptığı oynamalarla daha büyük adaletsizliklere yol açıyorlar. Hekimler arası adaletsizlik var, sağlık çalışanları arasında adaletsizlik var. Bir ildeki hastaneler arasında adaletsizlik var, her yönüyle saçma sapan bir sistem” şeklinde konuştu.
"Biz istiyoruz ki insanlarımız artık Erzurum yollarında ölmesin"
Programın devamında konuşan Sağlık-Sen Ağrı Şube Başkanı Fevzi Mağal ise göreve geldiği 6 aydan bu yana sendikanın yüzde 100'lük bir büyüme kat ettiğini aktardı. Mağal, “Ağrı’da kanayan bir yara olmuş, hatta kangren olmuş sağlık sorunlarına kayıtsız kalmadık. Değerli arkadaşlar Ağrı ilimizde çalışan sağlık çalışanları çok zor şartlarda görev yapmaktadır. Hem hastanemizin fiziki yapıları uygun değil, hem de ASM, TSM, 112 birimlerimizin hali içler acısıdır. Biz istiyoruz ki insanlarımız artık Erzurum yollarında ölmesin. Umuyoruz ki yeni devlet hastanemiz en kısa sürede biter ve ilimizdeki il dışı sevklerimiz yeni hastanemizle birlikte inşallah sona erer” dedi.