Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin, “Ülke olarak cinayetin üstünün örtülmesine, emri verenden uygulayana kadar tüm sorumluların adaletten kaçırılmasına müsaade etmemekte kararlıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Şura-yı Devlet’ten Danıştay’a Uluslararası Sempozyumu"nda konuştu. Tüm sıkıntıların, çatışmaların, istikrarsızlıkların içerisinde istikrar ve güven abidesi olarak temerküz eden bir Türkiye’nin olduğunu, kirli hesap yapanlara, sadece çıkarlarını gözetenlere inat vicdanı, insanlığı paylaşma ve dayanışmayı yüceltmeye çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, “Yanı başımızdaki ihtiyaç sahibini gördüğümüz, gözettiğimiz, kolladığımız kadar tarihi sorumluluğumuzun ve inancımızın bir gereği olarak dünyadaki veya dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimize de kol kanat geriyoruz. Suriye’den Irak’a, Afganistan’dan Somali’ye, Filistin’den Arakan’a, Yemen’den Mısır’a kadar nerede bir zulüm, sıkıntı, adaletsizlik varsa elimizdeki imkanlarla bunların giderilmesi için mücadele ediyoruz. Sadece ülkemizde değil, bölgemizden başlayarak tüm dünyada barış, huzur ve istikrarın tesisi için gayret gösteriyoruz. Sadece kendimiz için değil herkes için adalet istiyoruz. Hangi saikle olursa olsun insanı insan yapan değerlerin maddi çıkarlara kurban edilmemesi gerektiğini savunuyoruz. Vicdan, hukuk ve insan eksenli dış politikamızı 22 gündür tüm dünyanın gündemini meşgul eden gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde bir kez daha gösterdik. Hem diplomasi tarihi, hem beynelmilel ilişkiler hem de yargı süreçleri açısından nevi şahsına münhasır bu hadisenin Türkiye Cumhuriyeti'ne yaraşır bir ciddiyet ve hassasiyetle ele alınmasını sağladık. Hiç kimseyi töhmet altında bırakmadan tamamen elde edilen delillere göre olayın aydınlatılması için çaba sarf ettik. Belli merkezlerde üretilen kara propagandaların hakikati perdelemesine asla göz yummadık. Emniyet, istihbarat ve yargı birimlerimizin şu ana kadar elde ettiği hepsi de teyit edilmiş bulguları, belgeleri dün grup toplantımızda muhataplarımızla ve uluslararası kamuoyu ile paylaştık. Ama birileri bu paylaşımdan da rahatsız oluyor ve ‘3 gün, 5 gün neredeydiniz’ diye maalesef bu tür sorular geliyor. Niye? Sırtında maalesef küfe yok, herhangi bir sorumluluk yok. Rahat rahat soruyor. Bu işin bir akışı var, sorsan Viyana sözleşmesi nedir bundan da haberi yoktur. Bütün bunların hepsinin bir akışı var. Nerede ne olacak, nerede neyi nasıl yapacaksın bunlardan da bir haber. Ve bu attığımız adımla da bizler lime lime bunu söktük çıkardık ve hala iş bitmedi. Söküyoruz, çıkarıyoruz ve şimdi dünya bu işi yakından takip eder hale geldi. Bunun uluslararası atmosferini oluşturmakta bu sürecin aslında bir başlığıdır. Türkiye’nin bu süreçte sergilediği hassasiyetin kararlılığın ve şeffaflığın sadece maktulün ailesi tarafından değil tüm dünyaca takdirle karşılandığını görüyoruz. Ülke olarak cinayetin üstünün örtülmesine, emri verenden uygulayana kadar tüm sorumluların adaletten kaçırılmasına müsaade etmemekte kararlıyız. Bu sadece ülke sınırları içerisinde vahşi bir cinayete kurban giden merhum Cemal Kaşıkçı’ya değil, aynı zamanda uluslararası topluma, hukuka ve adalete karşı sorumluluğumuzun da bir gereğidir. Türkiye’nin tüm çabası adaletin tecelli etmesi için cinayetin karanlık taraflarını aydınlatacak yeni delillere ulaştıkça bunu şeffaf bir şekilde muhataplarımızla paylaşmaya devam edeceğiz. Bu hassas süreci başarıyla yönetecek, sorumluların hesap vermesi için gereken çabayı göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
16 YILLIK BAŞARILI SÜREÇ
Türkiye’nin son 16 yılda elde ettiği başarıları reform ve demokratikleşme iradesine borçlu olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ülkemizi 2023 hedeflerine taşıyacak 2053 ve 2071 vizyonlarının altyapısını kuracak olanda yine bu reformcu ruhtur. 16 Nisan halk oylaması ve 24 Haziran seçimleriyle beraber başlattığımız demokratik dönüşümü hız kesmeden devam ettireceğiz. Türkiye’nin ayağına pranga vuran ne kadar köhne alışkanlık varsa bunları ortadan kaldırmakta kararlıyız. Bunu da yıkan, yok eden reddi miras yapan bir anlayışla değil, gelenekten beslenen bakış açısıyla gerçekleştireceğiz. Reform çalışmalarımızı biz gelenekten geleceğe kurulan bir köprü olarak görüyoruz. Tıpkı bu sene 150. Kuruluş yıl dönümü bunu kutlayan Danıştay’ımız gibi bir taraftan köklerimizle bağlarımızı kurarken, korurken diğer taraftan da daha aydınlık daha özgür daha müreffeh bir Türkiye’nin altyapısını kuruyoruz. 150. yılında Şura-yı Devlet’ten Danıştay’a Uluslararası Sempozyumu'nu hem geleneğin ihyası hem de yeni yönetim modelimiz ışığında geleceğin inşası için önemli bir adım olarak değerlendiriyorum” dedi.