Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Dost, kardeş ülke Arnavutluk’ta yaşanan 6,4 büyüklüğündeki depremde hayatını yitiren tüm Arnavutluklu kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, Ankara Ticaret Odası’nda (ATO) düzenlenen “4’üncü Uluslararası Ankara Marka Buluşmaları” programına katıldı. Açılış konuşmasına Arnavutluk’ta yaşanan 6,4 büyüklüğündeki depreme dikkat çekerek başlayan Kurum, “Dost, kardeş ülke Arnavutluk’ta yaşanan 6,4 büyüklüğündeki depremde hayatını yitiren tüm Arnavutluklu kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Ülkemiz, dost kardeş ülke Arnavutluk’un her zaman yanında oldu. Bu depremde de tüm birimlerimizle birlikte Arnavutluk’un yanında olup ihtiyaçları giderme adına adımlarımızı hızlı bir şekilde atacağız” ifadelerini kullandı.
“Uluslararası Ankara Marka Buluşmaları” hakkında konuşan Kurum, “İlki ‘Ankara Marka Festivali’ adıyla 2015 yılında düzenlenen bu buluşma, 3 yıllık tecrübesini yeni bir isimle uluslararası bir kimliğe taşımış oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak; bu özel buluşmamızı; alanında marka olmuş 250 ismi bir araya getirmesi, yeni yerli ve milli markalarımızın ortaya çıkarılması açısından çok önemsediğimizi belirtmek isterim” şeklinde konuştu.
Markalaşmanın öneminden bahseden Kurum, bir şeyin marka olup olmadığını bilmenin yollarını açıkladı. Kurum, “Herhangi bir ürün veya hizmette ekonomik değer oluşturmanın en önemli yolu markalaşmadır. Hatta markalaşma bugünün dünyasında var olabilmenin en önemli koşullarından biridir. Markalaşmanın birçok farklı tanımı var. Bir şeyin marka olup olmadığını anlamamızı sağlayan şey; en temelde, insanın onda gördüğü özgünlüktür, kalıcılıktır, sağlamlıktır. Bir şehri marka yapan özelliklerin de aşağı yukarı bu ihtiyaçlara cevap verebilmekten geçtiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“MARKA ŞEHİR DEDİĞİN; MADDİ OLDUĞU KADAR MANEVİ OLARAK DA İNSANI BESLEMELİDİR”
Marka şehirlerde olmazsa olmazlar olduğunu söyleyen Kurum, şehirlerde güzellik, estetik ve silüetin de olması gerektiğine vurgu yaptı. Kurum, “Bir şehrin marka olmasının ilk koşulu; insanların can emniyetinin en yüksek derecede korunmasıdır. İnsanın o şehre geldiğinde; can ve mal konusunda kendisini güvende hissetmesidir. Yine bir marka şehirde; insanların inanışlarını, geleneklerini, komşuluk ilişkilerini en güzel ve kesintisiz bir şekilde yaşayabileceği bir düzen kurulmuş olmalıdır. Marka şehirde; okullarıyla, parklarıyla, kreşleriyle, kütüphaneleriyle; havuzları, sportif, sosyal, kültürel ve tarihi alanlarıyla gelecek nesillerin yetişeceği ortam, en iyi şekilde sunulmalıdır. İnsanların zihnine, aklına ve düşüncesine zarar verecek ses, gürültü, hava ve su kirlilikleri giderilmiş; bu gibi sorunlar çözülmüş olmalıdır. Ve marka şehirde bir olmazsa olmaz daha var. O da güzellik. Marka şehir; estetik, silüet, tarihi ve kültürel doku, yeşil alan açısından da son derece yetkin, güzel ve korunmuş olmalıdır. Hülasa, marka şehir dediğin; maddi olduğu kadar manevi olarak da insanı beslemelidir” diye konuştu.
Türkiye’de bulunan şehirlerin marka değerini artırmak için ortaya koyulan projelerden bahseden Kurum, bu tür projeleri bir arada gerçekleştirilecek bir projeye dikkat çekti. Kurum, “Şu an Esenler’de; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve Esenler Belediyemizle birlikte, 60 bin konutluk örnek bir şehir projesi yürütüyoruz.
Projede; akıllı atık yönetimi, akıllı aydınlatma sistemleri ve daha birçok akıllı şehir uygulamasını hayata geçiriyoruz. Yine bu projede; Millet bahçeleriyle, sıfır atık uyumlu, çevre karnesi yüksek enerji verimli binalarıyla; bisiklet ve yürüyüş yollarıyla; çevre dostu sokakları ve modern ticari alanlarıyla yeşile doymuş bir marka şehri ülkemize armağan etmenin gayreti ve heyecanı içerisindeyiz. Tabi bir şehri marka yaptığınızda o artık sadece sizin değil, herkesindir. Temelini Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank beyle birlikte attığımız şehircilikte model olacak bu eseri, Türkiye’nin sıfırdan kurulmuş ilk akıllı şehrini, 5 yıl sonra İstanbul’umuza kazandırmış, dünyanın ilgisine sunmuş olacağız” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Şehirlerimize kendimize nasıl özen gösteriyorsak öyle özen göstermeliyiz. Yaşanabilir şehirleri, marka şehirleri mutlaka kuracağız, kurmalıyız” sözlerini hatırlatan Kurum, hedefe giden yolda çok önemli adımlar atıldığını paylaştı. Kurum, “Bu hedefe giden yolda çok önemli bir adım attık. Tarihi kent merkezleri ve meydanların, ihya ve sağlıklaştırma çalışmalarına hız kazandırdık.
Şehir merkezlerimizin yeniden tarihi kimliklerine kavuşturulması amacıyla; Ankara Hergelen Meydanı, Konya Mevlana Meydanı, Niğde Kaleiçi, Erzurum Hacı Cuma, Kastamonu Nasrullah Cami ve çevresi, Afyon Mısri ve İmaret Cami ve çevresi, Kayseri Kaleiçi’nde projelerimizi başlattık. Yine, Cumhurbaşkanımızın açıkladığı şehircilik manifestosunda şehirlerimize ve mahallelerimize ilişkin ‘Medeniyetimizi Yaşatan Şehir Beratı’ ve ‘Özgün Mahalle Sertifikası’ verilmesine dair kılavuzlarımızı hazırlıyoruz. Çok yakında; medeniyet değerlerimizi, yatay mimariyi, komşuluk ilişkilerini, geleneklerimizi yaşatan şehirlerimizi ve mahallelerimizi belirleyeceğiz ve ödüllendireceğiz” dedi.
Bakan Kurum, gençlere de seslenerek, düzenlenen organizasyonlarda kendilerini geliştirmelerini istedi. Kurum, “3 gün boyunca 26 farklı konuda eğitim alacak, yerli ve yabancı 250 konuşmacının tecrübelerinden istifade edeceksiniz. Şehirlerimizin marka değerini yükseltecek ve geleceğe taşıyacak, ülkemize değer katacak olan, yeni markalar oluşturacak olan sizlersiniz. Ben bu anlamda, tarihimizde olduğu gibi; markalaşma kültürünün sadece belli şehirlerimize değil, tüm şehirlerimize yaygınlaşmasını diliyor, bu özel buluşmanın ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.