ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Sekmen'den ‘Tarımda Erzurum Modeli’
Sekmen'den ‘Tarımda Erzurum Modeli’
592 gıda işletmesi denetlendi
592 gıda işletmesi denetlendi
Vali Çiftçi dua aldı
Vali Çiftçi dua aldı
Erzurum’da ‘Hücre’ operasyonu
Erzurum’da ‘Hücre’ operasyonu
Jandarmadan kaçakçılık operasyonu
Jandarmadan kaçakçılık operasyonu
HABERLER>KÜLTÜR-SANAT
25 Eylül 2014 Perşembe - 16:04

Koçak’tan ‘tarih bilinci’ vurgusu

Koçak, 'Kuşkusuz, tarih bilinci olmayanların, güçlü ülkelerin,emperyalist güç ve eğilimlerin dayatmacılığına ve onlar tarafından sömürgeleştirilmeye maruz kalmaları işten bile değildir. Yine bilindik bir ifadeyle açıklayacak olursak; “tarihini bilmeyenlerin coğrafyalarını başkaları çizer' dedi.

Koçak’tan ‘tarih bilinci’ vurgusu

100. Yılı Münasebetiyle I. Dünya Savaşında Kafkas (Doğu) Cephesi Uluslararası Sempozyumu, Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’nde başladı.
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı ve Erzurum Valiliği’nin ortaklaşa düzenledikleri, I. Dünya Savaşında Kafkas (Doğu) Cephesi Uluslararası Sempozyumun açılışı, yurt içinden ve yurt dışından bilim adamlarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılış konuşmalarında, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Birinci Dünya savaşının kuşkusuz insanlık tarihinin en büyük yıkım ve trajedilerinden biri olduğunu hatırlatarak, on milyonlarca insanın öldüğü, iki yakılıp yıkıldığı, ülkelerin yerle bir edilip, sınırların daha önce görülmemiş bir biçimde el değiştirdiği bir savaş olduğunu belirtti.
BU SAVAŞIN BAŞ AKTÖRLERİNDEN BİRİ BİZLERDİK, BİZLERİZ.
100 yıl geçmiş olmasına rağmen sebepleri, sonuçları ve etkileri hala devam eden ve bu yönüyle de, bir anlamda “bitmemiş” bir savaş olduğunu vurgulayan Rektör Koçak, “Bu savaşın baş aktörlerinden biri bizlerdik, bizleriz.100 yıl önce vatanımıza, sınırlarımıza karşı başlatılan mütecaviz hamlelerin giderek uluslararası bir paylaşım savaşına dönüşmesi sonucu çok şey kaybettik, çok yıkımlar yaşadık.
Falih Rıfkı Atay, “Zeytin Dağı” adlı eserinde 1914 yılı Osmanlı İmparatorluğu sınırlarını şöyle anlatır; “Zeytindağı’nın tepesindeyim. Lût denizine ve Gerek dağlarına bakıyordum. Daha ötede, Kızıl denizin bütün sol kıyısı, Hicaz ve Yemen var. Başımı çevirdiğim zaman Kamame’nin kubbesi gözüme çarpıyor. Burası Filistin’dir. Daha aşağıda Lübnan var; Suriye var; bir yandan Süveyş Kanalı’na, öbür yandan Basra körfezine kadar çöller, şehirler ve hepsinin üstünde bizim bayrağımız! Ben bu büyük İmparatorluğun çocuğuyum”.
100 yıl önceki vatan hudutlarını böylesi veciz ifadelerle aktaran Falih Rıfkı Atay, ömrü vefa edip yaşasaydı, kuvvetle muhtemeldir ki, bugün sadece 784 bin metrekareye sıkışmış bulunan milletimizin bu savaşı bütün kodlarıyla anlayıp, öğrenebilmesinin ne denli elzem olduğunu dile getirmekten geri durmazdı” diye konuştu.
SAVAŞIN SEBEPLERİ
Bu savaşın sebeplerini, sonuçlarını ve etkilerini bütün kodlarıyla öğrenmenin ve bunu bir tarih bilinciyle değerlendirmeye tabii tutmanın kaçınılmaz bir gereklilik olduğunun da altını çizen Koçak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerçekte de tarih bilinci demek, sizlerin de bildiği üzere, “tarihsel bilgiyi bilimsel düşünce düzeyine ulaştırabilmek”, tarihsel olay ve olguları akılcı bir analize tabii tutmak, “tarihi, aklın rehberliğinde anlamlandırmak” çabalarıdır.Tarih bilinci olmadan ne geçmişi yorumlamak mümkündür, ne de geleceği planlamak. Dahası tarih bilinci, salt geçmişi hatırlamak değil, gelecek kurgusuna katkıda bulunmak demektir.  Zira, “gelecekle ilgili kaygılar taşıyan her insan, her toplum, her millet geçmişten vazgeçemez.”
TARİHİNİ BİLMEYENLERİN COĞRAFYALARINI, BAŞKALARI ÇİZER
Kuşku yok ki, tarih bilinci olmayanların, güçlü ülkelerin, daha doğru bir ifadeyle emperyalist güç ve eğilimlerin dayatmacılığına ve onlar tarafından sömürgeleştirilmeye maruz kalmaları işten bile değildir. Yine bilindik bir ifadeyle açıklayacak olursak; “tarihini bilmeyenlerin coğrafyalarını başkaları çizer.”
BİN YILLIK TARİHİMİZ
Bin yılı aşkın bir zamandır bu topraklarda yaşamaktayız. Yani bu toprakların en az bin yıllık tarihini yaşayan da, biçimlendiren de bizleriz. Bin yıllık “geçmişin tarih olabilmesi, tarih bilincine sahip olmayı ve bu bin yıl içinde inşa edilen medeniyete sahip çıkmayı, o medeniyeti yaşatmayı gerektirir.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk genci ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözü, genç kuşakların tarih bilinciyle yetiştirilmelerinin ne denli önemli olduğunu anlatmaktadır bizlere.
Bu bağlamda, bu ve benzeri etkinliklerin özellikle genç kuşaklara ve gelecek kuşaklara ciddi kazanımlar sağlayacağını düşünüyor, bu sempozyumun da salt geçmişin bilgilerinin aktarıldığı bir düzlem değil, tarihsel bilincin gelişip, toplumsal belleğin diri tutulmasına katkı sağlayacak bir etkinlik olmasını temenni ediyorum
Bu vesileyle “100.Yılı Münasebetiyle 1.Dünya Savaşında Kafkas Cephesi Uluslararası Sempozyumu”na Atatürk Üniversitesi ile birlikte katkı sağlayan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı’na ve Erzurum Valiliğine teşekkür ediyor, katkı ve katılımda bulunan siz değerli bilim insanlarına da en içten takdir ve şükranlarımı sunuyorum”

Birinci Dünya Savaşı ve Kafkas Cephesi’nin iyi bilinmesi gerektiğini anımsatan Erzurum Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, özellikle gençlerin bu konuları çok iyi bilmesi gerektiğini söyledi. Vali Altıparmak: “Hakikaten tarihi yeniden yazdıran, sınırları yeniden çizdiren, bir milletin kaderini elinden alıp ve tekrar tekrar yazdıran 1. Dünya Savaşı Kafkas Cephesi; elbette enine boyuna incelenmesi gereken, gençlere bilinç verilmesi gereken, gençler tarafından çok iyi algılanması gereken tarihi olayların bir dönemidir. Bu dönem herkes tarafından  ama özelliklede Erzurum gençliği ve doğu gençliği tarafından çok iyi bilinmelidir.
Bugün kıymetli bilim adamlarımız tarafından Kafkas Cephesi’nin askeri, siyasi, ekonomik nedenleri tartışılacak. Yine aynı şekilde Osmanlı-Rus savaşı ve Osmanlının Kafkas Cephesi’nde bu savaşı kazanması yönünde neler elde edebileceğine yönelik ümitleri, Rusların bu savaş sonunda başarılı olursa tarihi emellerini nasıl gerçekleştireceğine dair yeşeren ümitlerini ve ideallerini arkadaşlarımız bir tarihi olay olarak bizlere sunacaklardır” şeklinde konuştu.
BEYHAN’IN KONUŞMASI
I. Dünya Savaşı’nın 20. Yüzyılın en büyük felaketlerinden biri emperyal güçlerin hesaplaştığı, zengin İslâm coğrafyasının paylaşımına zemin hazırlayan bir savaş olduğuna dikkat çeken Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan ise; “I. Dünya Savaşı Osmanlı Devleti için sonu belli olan bir savaştır. Savaş öncesinde, Osmanlı Devleti asker veya diplomat değil bir sivil aydınında kolayca karar verebileceği üzere kendisine saldırmadıkça eline silah alması gereken bir durumdadır. Sebepleri çok açıktır. Fazla geriye gitmeye gerek yoktur. Tarihimizde bir dönüm noktası olan Küçük Kaynarca Antlaşması’nda yani 1774 ten 1914 e kadar geçen 140 yıllık zaman dilimi, Osmanlı Devleti için bir mağlubiyetler tarihidir. Kırım Savaşı ile 1897 Yunan Savaşı bir buçuk asırlık tarihin iki istisnasıdır. Kırım Savaşı Avrupalı devletlerin menfaatleri gereği Rusya’ya karşı müdahil oldukları yani bir koalisyonun ortak savaşıdır. Ve elde edilen savaşın etkisi ancak on beş yıl sürmüştür. Yunan Savaşı ise meydanda kazanılmış masada kaybedilmiştir. Savaşların sonucunu belirleyen güç olduğu gibi barışın ve huzurun teminatı da güçtür kuvvettir.
KUVVET VE KUDRET VURGUSU
Kuvvet ve kudret vatanın ve milletin geleceği için gereklidir. Kuvvet ve kudret akil ve adil devlet adamları elinde aynı zamanda barışın ve huzurun teminatıdır. Bundan 222 yıl önce başlatılan yeniden yapılanma devlete güç kazandırma çabalarının yani Nizam-ı Ceditten bugüne tarihimizin muhasebesini yapmak gerekir. Tarih sadece geçmişte gelen olayları nakletmekle kalmamalıdır. Aynı zamanda bu olayların günü geleceği nasıl etkilediğinin etkileyeceğinin tartışmalıdır. Tarihçinin sorumluluğu büyüktür. Umarım sempozyum bu bağlamda bu muhasebeye katkı sağlayacaktır” dedi.
MAHMUDOV’UN SUNUMU
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yakup Mahmudov ise Avrasya’nın yüzyıllardan beri Türk Yurdu olduğunu söyledi. Mahmudov; “Doğu Anadolu medeniyetin başladığı yerlerden biridir. Nahcivan’ımıza, Bakü’müze, Tebriz’imize bitişik Şark Anadolu dünya merkezlerinden biridir. Biz Türkler, Avrasya’nın en kadim sakinleriyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya bu topraklarda kahramanlık tarihi yazmışız. Avrasya Türk’ün kadim vatanıdır. Bu vatanın kadrini bizler biliriz. Çünkü bu topraklar bizim kahramanlık, medeniyet ve şanlı tarihimizdir. Bu sempozyuma davet edildiğim için minnettarım ve çok mutluyum. Yeter ki bizim geleceğimiz olan öğrenciler, bu sempozyumun değerini anlasınlar. Birinci Dünya Savaş’ında büyük devletler ne istiyordu. Kafkas Cephesi’nin karşısında ne duruyordu. Bütün bunları bilerek ve yüreğimize yazarak gitmeliyiz” diye konuştu.

 
Oltu Kaymakamı Zengin göreve başladı
 
3 kontraatak 3 gol: 1-3
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Kültürümüzde kal dili değil hal dili vardır’
Esnafların Ahilik Kültürünü sahiplenmesi gerektiğini belirten, Vali Ahmet ...
Tekin, Zurna Festivalinde Erzurum’u temsil etti
İlk günün son iki zurna sanatçısından Erzurum’dan Erhan Tekin ilk parçasının ...
EDT sezona iki oyunla giriyor
DİLEK BAYRAK-Erzurum Devlet Tiyatrosu’nun bu sezon sahneleyeceği iki oyun açıklandı.
 
İstanbul’dan Erzurum Yaklaşımı
İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Mehmet Sabri Seven, ...
22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları başlıyor
25 Eylül'da başlayacak olan ve 4 gün sürecek 22. Elazığ Uluslararası Şiir ...
Tarihi Süleyman Ağa Konağı kurtarıldı
Meşrutiyetle aynı yıl yapılan 106 yıllık Süleyman Ağa Konağı, bitişiğinde ...
 
1914’ten 2014’e ATAÜNİ Tarihin nabzını tutacak
I. Dünya Savaşı’nın yüzüncü yıldönümünde Kafkas (Doğu) Cephesi Uluslararası ...
Taşlıova dualarla uğurlandı
Geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybeden Aşık Şeref Taşlıova, Hacı ...
Taşlıova için tören düzenlendi
Ankara'da tedavi gördüğü hastanede 76 yaşında hayatını kaybeden Devlet ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Kağıt gazete dönemi bitti!
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Müslümanlar Müslüman Olmadıkça
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Sosyal Medya ve Siyaset: Ahlakın Kaybolduğu Yer mi?
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Erzurum tarım ve hayvancılıkla şahlanır mı?
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Prof. Dr. Fatih Alper Gibi Derman Olacaksın !
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
İş Yapma Ayrı Sahiplenme Ayrı İştir Ve Erzurumspor
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva