Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi İnsanlara sıklıkla kenelerin tutunması ile bulaşan ve ateş ve kanamalarla seyreden, yaklaşık %10 civarında ölüm oranı olan bir hastalık olarak tanımlanabilir.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA): Asya, Afrika ve Avrupa kıtasında 30'a yakın ülkede görülen, etkeni virüs olan, insanlara sıklıkla kenelerin tutunması ile bulaşan ve ateş ve kanamalarla seyreden, yaklaşık %10 civarında ölüm oranı olan bir hastalık olarak tanımlanabilir.
Epidemiyoloji ve etken
KKKA hastalığı Balkanlar, Orta Asya, Orta Doğu, Hint Yarımadası, Afrika gibi bölgelerde zaman zaman epidemiler şeklinde görülmektedir. Türkiye'de ilk defa 2002 yılının ilkbahar ve yaz aylarında başta Tokat, Sivas, Çorum, Amasya, Yozgat, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Erzincan ve çevresi olmak üzere özellikle kırsal alanda ve kene teması öyküsü olan, ateş ve kanama ile seyreden bir salgın dikkati çekmiş, 2003 yılında da hastalığın KKKA olduğu anlaşılmıştır. Daha sonra Kastamonu, Bartın, Ankara, Çankırı, Bolu, Balıkesir gibi illerde de vakaların ortaya çıkması ile hastalığın görüldüğü alan daha da genişlemiştir. Hastalık Türkiye'de 2002 yılından beri her yıl Mayıs-Eylül ayları arasında görülmekte ve Temmuz ayında pik yapmaktadır. 2002 yılında başlayan salgın halen devam etmektedir.
Vrüsün temel rezervuarı domuz, tavşan, fare gibi yabani hayvanlar ve kenelerdir. Sığır, koyun gibi evcil hayvanlar da enfekte olabilirler, ancak virüs hayvanlarda hastalık oluşturmaz. Virüs insanlara esas olarak enfekte kenenin tutunması ile bulaşır. Bunun dışında; viremik dönemdeki enfekte hayvanın karkas halindeki eti ile de bulaş olabilir. Bu açıdan veteriner hekimler, kasaplar ve hayvanlarla uğraşanlar bulaş açısından riskli grubu oluştururlar. Bu hastalara bakım veren sağlık çalışanlarına da hastaların kanı, enfekte doku ve sekresyonları ile korunmasız temas ile bulaş olabilir. Sağlık çalışanlarına bu tip bulaş bildirilmiştir. Özellikle kanaması olan akut dönemdeki viremik hastaların yakınları da bulaş açısından riskli grup içerisinde yer alırlar. Ayrıca kenelerin bulunduğu alanlarda çalışan orman işçileri, piknik yapanlar, izciler, kamp yapanlar da bulaş açısından risk altındadırlar.
PATOGENEZ VE KLİNİK
Hastalığın ortaya çıkma süresi etkenin giriş yoluna göre değişmekle birlikte 1-14 gün arasında değişmektedir. Klinik olarak; cilt kanamaları, ağızdan veya dışkıdan kan gelmesi, dişeti kanaması, burun kanaması, idrardan ve vajenden kan gelmesi, beyin ve karın içi kanamalar, akciğer kanamaları gibi ciddi kanamalar görülebilir. Hastaların yaklaşık %90'ı hafif seyir gösterir ve kendiliğinden iyileşir. Klinik olarak; ateş, halsizlik, kas ağrıları, baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma bazen ishal gibi belirtiler olur. Ciddi vakalarda kanamaların yanında şuur değişiklikleri, koma ve ölüme kadar giden ağır tablolara neden olabilir. Başlangıçta hangi vakaların ağır seyredeceğini kestirmek mümkün değildir. Ancak ölümcül seyreden vakalarda klinik bulgular daha ağır, kanamalar daha fazla ayrıca bu olgularda kandaki viral yüklerin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
TANI
Epidemiyolojik öykü, uygun klinik tablo ve laboratuar bulgularının yanında hastalığın kesin tanısı; ELISA yöntemi ile serumda antikor aranması, akut dönem serumunda PCR ile virüs RNA'sının ve yapılabiliyorsa hücre kültüründe virüsün üretilmesi ile konur. Türkiye'de tanı Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığına bağlı Viroloji laboratuarında ELİSA yöntemi ile IgM ve IgG antikorlarının aranması ve PCR ile virüs nükleik asitlerinin gösterilmesi ile konulmaktadır.
TEDAVİ
Ribavirinin in-vitro olarak virüse etkili olmasının gösterilmesi üzerine hastalarda kullanılmış, vaka raporları tarzında etkili olduğuna dair yayınlar mevcuttur. Ancak ribavirinin etkinliğine dair yayınlanmış kontrollü çalışma yoktur. İmmün plazma tedavisi; hastalığı daha önce geçirmiş olan hastalardan toplanacak plazmaların akut hastalara verilmesi esasına dayanan bir çalışmadır. Etkene yönelik tedavide etkili bir ilacın olmaması nedeni ile, bu gün için tedavinin esasını destek tedavisi oluşturmaktadır.
KORUNMA
Hastalığı geçirenlerin KKKA'ya karşı ömür boyu bağışıklık kazandığı düşünülmektedir. Bu gün için insanlarda kullanılan bir aşı yoktur. Korunmada dikkat edilmesi gereken hususlar:
1. Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak hasta ve hastanın salgıları ile temas sırasında mutlaka üniversal önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temaslının en az 14 gün kadar ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir.
2. Hayvan karkası hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır.
3. Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor görülmektedir. Coğrafik bölgelere ve türlere göre değişmekle beraber, KKKA'yı bulaştıran Hyalomma cinsi keneler genel olarak nisan ve ekim aylarında aktiftirler; salgınların bu dönemlerde görülmesinin sebebi de budur. Bu nedenle öncelikle konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan emmeleri engellenmelidir.
4. Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış keneler dikkatlice toplanmalı, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan çıkarılmalıdır.
5. Piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir. Mümkünse riskli bölgelerde piknik yapılmamalıdır.
6. Orman işçileri gibi bölgede bulunmaları zorunlu olanlar lastik çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları koruyucu olabilmektedir.
7. Hayvanlar uygun akarisitlerle ilâçlanmalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilâçlanmalıdır.
8. Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kovucular dikkatli bir şekilde kullanılabilir. Repellentler sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin emdirildiği plâstik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.