YAŞAR YILDIZ(İHA) - Bayburt Kültür ve Sanat Vakfı ‘nın Çözgüdeki Anadolu Projesi kapsamında gerçekleştirilen Erzurum-Bayburt-Erzincan Kilimleri Sempozyumu Bayburt Baksı Müzesi Halk Sanatları Uygulama Merkezi’nin Konferans Salonu’nda başladı.
Bayburt Kültür ve Sanat Vakfı ‘nın Kudaka tarafından 2010 yılında Tarım-Turizm-Sanayi (TTS) Mali Destek Programı çerçevesinde kabul gören Çözgüdeki Anadolu Projesi kapsamında gerçekleştirdiği Erzurum-Bayburt-Erzincan Kilimleri Sempozyumunun açılışı Bayburt Baksı Müzesi Halk Sanatları Uygulama Merkezi’nin Konferans Salonu’nda yapıldı.
Bayburt Baksı Müzesi’ni tanıtan sunumla başlayan sempozyuma Bayburt Valisi Kerem Al’ın yanısıra kurum amirleri, sempozyum sunucuları ve sanatseverler katıldı.
AL’DAN BAKSI MÜZESİ ÖVGÜSÜ
Sempozyum açılışında konuşan Bayburt Valisi Kerem Al, bir hayalin, bir rüyanın muhteşem bir tabloya dönüştüğü Baksı Müzesi gibi güzel bir mekanda olmaktan bahtiyar olduğunu söyledi.
Anadolu’nun ücra köşesinde yapılan bu sempozyumun yarınlardan umutlu olmak için yeterli bir delil oluşturduğunu belirten Bayburt Valisi Kerem Al, “Bu ülkede güzel şeyler yapılıyor. Siz değerli katılımcıların burada bulunması ayrı bir güzellik. Bazı insanların doğduğu topraklara bir vefa borçları, minnet borçları olur. Hüsamettin Koçan gibi değerli hocalarımız doğduğu topraklara bu vefa borçlarını fazlasıyla öderler. Keşke Bayburt’un birkaç tane Hüsametin hocası olsaydı diyoruz. Buradaki bu eser, bu müze Hüsametin Hoca ve eşi gibi iki hayatın semeresidir. Kendilerini tebrik ediyorum. Bayburt Baksı Müzesi sadece bir müze değil. Bayburt içinde bir kıvanç bir gurur kaynağı, bir turizm işlevi, bir sosyal merkezi işlevi görüyor. Özellikle kadınlarımızı sosyal hayata katma, üretime katma işlevi görüyor. Hilmi Yavuz’u bilirsiniz. Şairimiz Şark Kadınları’nı şöyle tanımlıyordu. "Onlar hüznü bir çeyiz/ çileyi ince bir nergis/ ve gülerken bir dağ silsilesi/ taşırlar/ ve birer acıdan ibârettirler/ kayıtlarımızda diye tanımladığı kadınlarımız bu güzel mekanda bir umuta kapılma, sosyal hayata katılma fırsatı buldular. Bu projenin başarılı geçmiş olmasından dolayı daha devamlarının gelmesini ümit ediyorum. Güzel duygular yaşıyorum şu anda. Ben de heyecanlandım. Bu güzel atmosfer içinde bu sempozyumun, Anadolunun bir köşesinde yapılan bu sempozyumun dalga dalga yankı bulmasını, verimli geçmesini, ülkemiz için, ilimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.” diye konuştu.
KOÇAN’IN SUNUMU
Bayburt Kültür Sanat Vakfı Kurucusu Prof.Dr. Hüsamettin Koçan ise kilimlerde bir uygarlığın hayatının var olduğunu belirterek bunun bütün coğrafyalardan ve efsanelerden etkilenmiş bir hayat olduğunu söyledi.
Çözgüdeki Anadolu Projesi’nin üretimi, araştırmayı hem de belli bir hafıza oluşturmayı amaçladığını vurgulayan Koçan, “Bizim projemiz Kudaka’nın katkılarıyla gerçekleşmiş projedir. Bizim vakfımızın böyle bir projeyi başlatması ve onu sürdürebilmesi çok olanaklı değil. Son yıllarda şunu gördük ki biz eğer bir şeyler yapmaya kalkarsak bizi destekleyen bir resmi bürokrasi var. O açıdan bu projede sayın valimin büyük destekleri var. Kudaka toplumdaki bu tür kıpırtıları destekleyen, onları kurumsallaştıran ve onların başarıya ulaşması için gerekli destekleri sağlayan bu gibi çok ciddi projelere imza atan bir organizasyondur. Bizim bu projeyi hazırlamamızda sayın valimiz bizleri cesaretlendirdiler. Bürokraside amacınızı paylaşan birileri yoksa işiniz çok da kolay sayılmaz. Geleceğe yönelik de çok ciddi proje hazırlıklarımız var. O açıdan Kudaka bunların ilk çilesi, kılık gösterme hali diye düşünüyoruz. Belki de Kudaka, o kilim nakışlarındaki zenginliği, bereketi bize armağan edecek diye düşünüyorum” dedi.
Üç gün boyunca sürecek olan sempozyumda çok değerli bilim adamlarının kendilerini yalnız bırakmamalarını memnuniyetle karşılayan Koçan, cömert katılımlarından dolayı bilim adamlarına şükran borçlu olduğunu söyledi.
BİLİM VE BAKSI MÜZESİ
Bilimi, Baksı Müzesi gibi bir dağ başına götürmenin gerekliliği üzerinde duran Koçan, “Bu ülkenin terk edilen yörelerini, bölgelerini, gurbet dediğimiz, yabancılaşma dediğimiz, kültürel erozyon dediğimiz kavramlara karşı direnci ancak böyle oluşturabiliriz. Bu doğrultuda biz 3 gün içerisinde kilim üzerine tartışacağız. Kilim bize zemin olacak. O motifler üzerinde tartışacağız; ama asıl işaret ettiğimiz şey kültürel yabancılaşmadır. Sosyal erozyondur. Yitirilmiş, yitirilmekte olan değerlerdir. İnsan katılımı olmazsa, hafıza üretemezsek, gelecek ütopyalarımız yoksa o zaman bizim önümüz kapalı demektir. Biz bu tepede insanın katılımına açık olacağız. Mutlaka yitik değerlerimizi arayıp bulacağız. Bunları yeniden hayata, gelecek ütopyası ile nakledeceğiz. Gelecek ütopyasını yitirmiş bir hafıza çok işlek bir hafıza değil. ” şeklinde konuştu.
BİLDİRİLER KİTAP HALİNE GETİRİLECEK
Amaçlarını resmi bürokrasi yanında bilim insanları ve kitlelerin de paylaştığına değinen Koçan, kitlelerin üretme isteklerinin çok daha belirleyici bir arzu olduğunu kaydetti. Koçan 3 gün boyunca sunulan bildirileri ve sonuçta ortaya çıkanları bir kitap olarak değerlendireceklerini bildirdi.
Proje kapsamında 5 ulusal ve 1 uluslararası serginin de olduğunu söyleyen Koçan, Baksı Müzesi’nde yapılanları ulusal ve uluslararası alanda paylaşmayı ise temel hedef seçtiklerini ifade etti. Koçan, konuşmasının sonunda proje için emeğe geçenlere teşekkür etti.
VARDAR’IN DEĞERLENDİRMESİ
Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Bülent Vardar ise yerel kültürün ve onun ortaya koyduğu el üretimine dayanan değerlerin yok olma sürecini tersine çevirme ve sanatın üretimine, eğitimine, geleneksel sanatın yaşatılmasına yönelik bir çaba olan bu projeye katkıda bulunmaktan memnun olduklarını dile getirdi.
Üniversite olarak projeye bilimsel katkılar sağladıklarını ifade eden Vardar, bu tip projelerin göçü durdurma adına da önemli bir işlev yüklenebileceğini söyledi.
Çözgüdeki Anadolu projesinin Bayburt’ta kar amacı gütmeyen projeler içinde birinci proje seçildiğini belirten Kudaka Bayburt Koordinatörü Hasan İskender ise bu tür projelerin yöreye yeni bir açılım getirmesi bazı projelerin yapılabilirliği ve psikoloji oluşturması açısından çok önemli olduğunu söyledi. İskender, bu projenin Bayburt için örnek bir proje teşkil edeceğini ve proje kapsamında bir şeylerin yapılabilirliğini bölge insanına aşılayacağını da sözlerine ekledi.
Daha sonra Oya Koçan tarafından sempozyum katılımcılarına proje atölyesi gezdirilerek yemek ikramının yapılmasıyla sempozyumun ilk günkü etkinlikleri sona erdi.
Sempozyumun 2. Gününde akademisyenler tarafından “ Geleneksel Anadolu Kültüründe Renk- Prof. Dr. Aydın Uğurlu”, Erzurum-Bayburt Çevresi Kilim seccadelerinde desen, renk ve teknik özellikler- Prof.Dr. Şerife Atlıhan”, Erzurum-Erzincan –Bayburt çevresi doğal boyar madde kaynakları ve yeni boyama reçeteleri-Öğr.Gör.Mustafa Genç” “ Türk Kilim Sanatının Teknik Özellikleri ve Erzurum-Bayburt kilimlerinin Anadolu Türk Kilim Sanatındaki Yeri-Prof. Dr. Bekir Deniz” “ Kullanım eşyası olarak düz dokumalara (kilim, cicim, zili, sumak) ilişkin tartışmalı konular- Prof.Dr. İsmail Öztürk”, “Korumacılık kapsamında kirkitli dokumaların belgelenmesine ilişkin bir öneri-Arş.Gör. Özge Usluca”, “Erzurum ve Bayburt Kilimleri-Yrd. Doç.Dr. Ayşe Ergüder Aslıhan” “Orta Asya’dan Anadolu’ya , Anadolu’dan Avrupa’ya Oz Damgası-Yrd. Doç.Dr. Tahsin Parlak”, Erzurum Dokumalarında Dağ Keçisi, geyik, koç ve koyun motifleri-Yrd. Doç. Dr. Ömer Zaimoğlu” “Kilimlerin Öyküsü Yok-Prof. Dr. Recai Karahan”, “Bayburt Kilimlerinin Kullanım Alanları-Dursun Ali Emir”, “Ok, Oğ ve Oğuz damgaları-Yrd. Doç. Dr. Tahsin Parlak” adlı sunumlar yapılacak.
Sempozyumun son günü yapılacak değerlendirmeden sonra piknik düzenlenecek ve sempozyum sona erecek.