SAMET ÖZÜNAL (GHA) – Prof. Dr. Hayati Doğanay, “Erzurum’a yönelik kent planları hiç de gerekli olmadığı halde, kentte yatay büyümeyi alabildiğine teşvik etmiştir.” dedi.
Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Doğanay, Erzurum’da çevre sorunlarını teşvik eden önemli beşeri yanlışlıklardan birisinin de, kent planları olduğunu söyledi. Kent determinantları denilen fonksiyonel birliklerin planlı büyütülmesinin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Doğanay, mekanların insan yararına düzenlenmesi gerektiğini kaydederek, bu düzenleme ve bölgeleme işinin de, akılcı esaslara uygunluğunun şart olduğunu belirtti.
ŞEHİR NÜFUSU VE PLANLAMA
Şehir nüfusunun büyüklüğü ile planlanmış ve yerleşilmiş veya yerleşilecek olan arazinin büyüklüğünün birbirine mutlaka orantılı olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Doğanay, ihtiyaçtan çok fazla araziyi yerleşmeye açma kararlarının, pek çok şehirsel çevre sorununun oluşmasına yol açacağını kaydetti. Erzurum’un, bunlardan ikincisine dahil bir kent olduğuna işaret eden Doğanay, “Kentlerde nüfus artışına paralel olarak yerleşim alanı arazisinin büyümesi de, kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Ancak Erzurum örneğinde olduğu gibi, kent toprakları ihtiyacın birkaç katı büyütülürse, başta çevre sorunları olmak üzere, şehir hayatında sorunlar, hiç gerek yokken alabildiğine çoğalır.” diye konuştu.
ERZURUM’UN 193 YILINDA BAŞLAYAN KENT PLANI SERÜVENİ…
Bugün Erzurum’dan yüzlerce noktadan çöp toplandığını ve yine bir o kadar mahalle, cadde ve sokağa hizmet verme zorunluluğunun doğduğunu vurgulayan Doğanay, bu hizmetlerin yürütülebilmesi için bir o kadar fazlalıkta işgücüne ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, “Erzurum’da mahalle, cadde ve sokak sayısı maalesef çok fazladır. İşin bu noktaya gelmiş olmasında, kent planı dediğimiz planların düşünülmeden ve abartılı bir biçimde genişletilmiş olmasının payı çok büyüktür.” dedi.
ERZURUM KENT PLANLAMASI
Erzurum’a yönelik ilk çağdaş kent planının, 1938 yılında yapılan Lambert Planı olduğunu hatırlatan Doğanay, bu planı 1967 yılındaki Z. Yapar ve 1981 yılındaki Çopuroğlu Planı’nın izlediğini ifade etti. Doğanay, “Bunlardan Lambert Planı, 25 yıllık bir süre için, 1965 yılında Erzurum’un nüfusunun 100 bini bulacağını varsayarak hazırlanmıştır. Bu planda 440 hektarlık bir şehirsel kuruluş ve kullanılış alanın yerleşime açılması öngörülmüştü. Oysa 1967’deki Z. Yapar Planı, hangi projeksiyon yöntemin uygulandığını anlamanın bir türlü mümkün olmadığı bir varsayımla 1985 yılında kentin nüfusunun 489 bin 590’a ulaşacağı öngörüsünde bulunmuştur. Halbuki 1985 yılında kentin nüfusu 246 bin ulaşmış ve bu nüfus 4 bin 294 hektar gibi çok geniş bir arazinin yerleşime açılması öngörülmüştür.” ifadelerini kullandı.
KENT PLANLARINDA YAPILAN HATALAR, ERZURUM’U KÖY KENTE DÖNÜŞTÜRÜR
Kent planlarının hazırlanışının, işte bu nedenlerden dolayı çok büyük bir önem taşıdığını kaydeden Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Doğanay, “Bu yönde yapılacak olan hatalar, maalesef Erzurum’u koca bir köy kent görünüme sokacaktır. Belediye tarafından en basit örneğiyle verilmesi gereken temizlik hizmetleri bile düzgün verilemeyecek ve çevresel büyük bir sorun ortaya çıkacaktır.” dedi.