AHMET AKBUĞA
ERZURUM (İHA) - Erzurum’da Kamu-Sen’e bağlı memurlar 1 gün süreyle iş bırakarak, eylem yaptı.
Sendika üyeleri adına Havuz başı Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yapan İl Başkanı Müfit Bayraktar, ”Bugün buraya gelmek, haksızlıkların, hukuksuzlukların; alın terimizi, emeğimizi çalanların karşısına bir abide gibi dikilebilmek her babayiğidin harcı değildir. Memurları, emeklileri enflasyona ezdirmedik deyip, ülkenin kaymağını yandaş çevrelere dağıtanları gördünüz. Günlerce, bu sözde sendikaların ve siyasetçilerin büyük bir nimetmiş gibi anlattığı, toplu sözleşme tiyatrosunu izlediniz.” dedi.
Yıllardır kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerinin ilerletilmesi için mücadele verdiklerini ifade eden Müfit Bayraktar, “Elbette bu mücadelenin öncelikli hedefi kamu görevlilerinin toplu sözleşme, grev ve siyaset haklarını da içeren çağdaş, ILO standartlarında sendikal haklardır. Bu sürede hep toplumumuzun hassasiyetlerini gözettik. Gerginliklerden kaçındık. Hak mücadelemizde milli ve manevi değerlerimizi ön planda tutarak, “önce ülkem” diyerek yer aldık. Ancak, bu iyi niyetimize karşılık olarak memurlarımız aleyhine yürütülen kampanyalara, memurlarımızın kazanılmış haklarının ellerinden alınma gayretlerine maruz kaldık. İş bilmez iktidarın başarısızlıkları, kötü niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri yıllarca sırtımıza yüklendi. Oysa bizler, vatandaşlarımızın doğduğu andan başlayarak, hayatının her anında, her alanında hizmet üretmekteyiz. Hastadan bulaşan virüs nedeniyle can veren doktor; kilometrelerce ötedeki köye ders vermeye giderken soğuktan donan öğretmen; haciz ihbarnamesini borçluya tebliğ ettiği için katledilen postacı; yangın söndürürken hayatını kaybeden itfaiyeci, ormancı; asayişi sağlarken şehit edilen polis, zabıta; raylara döşenen bombanın patlamasıyla şehit düşen makinist de biziz. Ancak yöneticiler tarafından her fırsatta hizmet üretmemekle, yan gelip yatmakla suçlanan da biziz. 2002-2012 yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık yüzde 6,8 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, “büyümeye ne katkınız var ki!” denmiştir.” diye konuştu.
Ekonomik kriz dönemlerinin çalışanların haklarının budanması için bir fırsat olarak görüldüğünü kaydeden Bayraktar, şöyle konuştu:
“Bu dönemlerde çalışanlarımız işsizlikle tehdit edilerek sesleri kısılmıştır. Daha bir ay kadar önce yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına 2 milyar TL’lik bir kaynak yaratılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz tam 5 aydır zam alamadan yaşamak zorunda kalmışlardır. Bütçe de milli gelir de milletin ortak kaynağıdır. 75 milyonun ortak kaynağından; milletin yüzde 99’u için ayrılan pay, milletin geri kalan yüzde 1’lik ayrıcalıklı kesimi için ayrılan pay kadar bile olamamıştır. Son 10 yıl içinde toplamda reel anlamda yüzde 68 büyüyen bir ülkede, çalışanların pastadan aldığı pay azalıyorsa, burada bir tutarsızlık ve adaletsizlik var demektir. Memurlarımız dışlanmış, terk edilmiş ve aldatılmıştır. Diyaloga direnen, müzakereye kapalı, verdiği sözü yerine getirmeyen bir iktidarla neyin konuşulacağını, hangi konuların karara bağlanacağını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Toplu sözleşme ve grev hakkı, kamu görevlilerinin uluslar arası sözleşmelerden doğan Anayasal hakkıdır. Ancak yıllar süren mücadelemiz sonucunda yapılan düzenlemede grev hakkı görmezden gelinmiş, toplu görüşmenin bile gerisinde bir sistem getirilmiştir. Bu yolla, toplu sözleşme sistemi sulandırılmış, sürüncemede bırakılmış ve gücümüz, kırılmak istenmiştir. 2012 yılının Nisan ayı itibarı ile yıllık enflasyon yüzde 11,14 olarak tespit edilmiştir. Ocak-Nisan arasında ise fiyatlar genel düzeyinde yüzde 3,09’luk bir artış olmuştur. Nisan ayı başında yapılanlarla birlikte son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 33; elektriğe yüzde 22; benzine yüzde 23; mazota yüzde 24 zam gelmiş, bu şartlarda ne kamu görevlilerimizin ne de emeklilerimizin insan onuruna yaraşır bir hayat sürme şansı kalmamıştır. Ancak, hükümetin taraflı tutumuyla oluşturulan toplu sözleşme masasında kamu görevlilerimiz, emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz için sunulan maaş artış teklifi, yüzde 3,5+ yüzde 4; yıllık toplam yüzde 7,5 olmuştur. Dolayısıyla bu teklif, dört aylık enflasyon artışını dahi karşılamaktan uzaktır. Bir taraftan Türkiye’nin ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olmasıyla övünen yetkililerin, diğer taraftan memurlarına ve emeklilerine 4 aylık enflasyon kadar maaş artışı teklifi sunması anlaşılır ve kabul edilebilir değildir. Tam 5 aydır hiç zam alamayan kamu görevlilerimiz; 666 sayılı KHK ile ek ödemelerde yaratılan adaletsizliklerin çözülmesini, Bir saatlik fazla çalışma karşılığında ödenen 1,35 TL’nin hiç olmazsa çalışanın bir saatlik ücreti tutarına çıkarılmasını, 4/C’li çalışanlarımızın insan haklarına aykırı uygulamalarla çalışmaya mahkûm edilmesinden vazgeçilmesini, Mağdur edilen, unutulan 4/B’li ve diğer sözleşmeli çalışanlarımızın kadroya geçirilmesini, İşyerlerinde yaşadıkları sorunların çözülmesini beklerken; aylarca çalışıp, günlerce müzakere ettiğimiz taleplerimizin neredeyse hiçbirinin dikkate alınmadığını görünce büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlardır. Kamu görevlilerimizin acil çözüm bekleyen yüzlerce sorunu varken, Kamu İşveren tarafının dalga geçercesine, bazı kamu görevlilerimize yoğurt, süt gibi gıda maddesi yardımı yapılması önerisi, toplu sözleşme görüşmelerinin cacığa çevrildiğini de bütün açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Türkiye Kamu-Sen olarak yıllarca kamu görevlilerinin sorunlarını anlatmaya, makul taleplerini hükümete iletmeye çalıştık; ancak hükümet adeta sorunları çözmemek için bizlerle mücadele etti. Türk memuru horlandı; itibarı zedelendi, aldatıldı; ama hizmet üretmeye devam etti. Bizler 75 milyon vatandaşımızdan ayrı olmaksızın, aynı geminin yolcularıyız. Gidişatın olumlu olmadığı gün gibi aşikârdır. Bu gidişe dur demek hepimizin boynunun borcu, vatandaş olmamızın bir gereğidir. Bizler bugüne kadar diyalogun her yolunu denedik, hoş görünün her türlüsünü gösterdik, sabrımızı sonuna kadar zorladık. Ama yaptığımız her iyi niyetli girişimde, adres olarak sokaklar gösterildi. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır.”