E.MEHMET YILMAZ
ERZURUM (İHA) - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) salonunda “Kadın ve Hukuk“ konulu panel düzenlendi.
Avrupa Birliği merkezli düzenlenen “Kadın ve Hukuk” konulu panele Avukat Serap Çimen, Avukat Zeynep Nuroğlu ve Doç. Dr. Fatma Gecikli, panelist olarak katıldı.
Panelde konuşan Doç. Dr. Fatma Gecikli, kadına karşı psikolojik şiddet ve psikolojik terör (mobbing) uygulandığını söyledi.
GECİKLİ’NİN SUNUMU
Gecikli, ”Kadının toplumdaki yeri nedir ya da toplumsal kadın nasıl algılanıyor. Bunun üzerinde öncelikle durmak gerekiyor. Genelde fiziksel şiddet üzerinde duruyoruz. Ama gerçekten psikolojik üzerinde çok yıpratıcı olduğunu bilmemiz lazım ve iş yerlerinde yapılan araştırmalarda kadınların yüzde 60’ı psikolojik şiddetle yani mobbing ile karşı karşıya kalmaktadır. Duygusal tacizle karşı karşıya kalmaktadır. Bu anlamda tabi ki sadece iş yerinde duygusal şiddet yok evde de aile içerisinde de psikolojik şiddet etkin bir şekilde uygulanıyor. Psikolojik şiddetle başlayan arkasında da fiziksel şiddetle gelen bir art arda unsurlar söz konusudur. Kadına şiddet son yıllarda neden bu kadar çok yaygınlaştı ya da yaygındı da medya olmadığı için biz mi fark edemiyorduk. Ama son yıllarda gerek basında gerekte televizyonlarda ve gazetelerin 2. sayfa haberlerinde sıkça kadına şiddet olaylarıyla karşılaşır olduk. Şiddet konusu toplumsal olarak erkeğe giydirilmiş olan bir güç elbisesidir. Toplumda kadına da biçilmiş roller vardır. Avrupa genelinde kadınlar göre çok daha fazla sayıda erkek kendi iş yerlerini işletiyor ya da şirket yönetiyor. Girişimciler erkek iş gücünün yüzde 16’sını oluştururken kadın iş gücünün ise sadece yüzde 8’ini oluşturmaktadır. Kadınlar çoğu zaman kendi küçük işletmelerinin finansmanında, kuruluşunda ve genişletilmesinde daha büyük sorunlarla karşılaşıyor. Son zamanlarda, erkeklerin kendi çalışmalarına sahip serbest meslek sahibi olma olasılığının kadınlara göre üç katı daha fazla olduğu görülüyor. Bazı atasözleri kadının üzerinde şiddeti içermektedir. Örneğin Atasözlerine baktığımızda mesela ‘kızını dövmeyen dizini döver’ sürekli şiddet içeriyor. Bir diğer atasözü ise ‘kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etme’ böyle atasözümü olur kültürel pozlara baktığımız zaman bu atasözlerinin değişmesi gerekmektedir. Genel olarak baktığımız zaman kültürel pozlar içerisinde kadının erkekle eşit olmayan tamamen toplum tarafından giydirilmiş mutlaka eksik taraflarının bulunduğu durum söz konusudur. Dolayısıyla şiddet kavramı bugün toplumsal anlamda da yer buluyor. Sadece kadına şiddetten bahsetmiyorum bunun yanında birçok erkek üzerinde de görüyorum ama kadına yönelik şiddet çok daha yaygınlaşmış durumdadır. Tüm kadınların fiziksel ve ruhsal olarak çok fazla hasar gördüğünü görüyoruz. Şunu unutmayalım kadın fiziksel ve ruhsal olarak zarar görürse gelecek nesillerde zarar görmüş demektir. Kadınlar çocuklarla daha fazla iletişim durumunda olduğu için fiziksel ve ruhsal travma geçirmiş kadının yetiştirdiği çocuklarda da aynı belirtiler gözükür. İşte bu anlamda kadına şiddet farkındalık yaratmak istenircesine karşımıza çıkmış durumdadır.” diye konuştu.