Türkiye'de 1980'den bu yana son 20 yıl içerisinde kadınların çalışma hayatına girişi yoğunlaştı. İş hayatında kadınlar, yalnızca sayılarının ve oranlarının artmasıyla kalmayıp, organizasyonlardaki mevki ve pozisyonları da yükselmeye başladı. Özellikle okutulmaları ile ilgili birçok kampanya yapılan kızlar ve kadınlar artık sadece okumakla kalmayıp iş hayatına da yoğun bir şekilde girmeye başladılar.
//BİLİMDE KADIN ELİ
Artık eve bağlı kalmayan kadınlar özellikle üniversitelerde akademisyenlik gibi alanlara yönelmeye başladı. ÖSYM yükseköğretim istatistiklerinden alınan bilgiye göre, Türkiye'de toplam 96 bin 105 öğretim elemanı çalışıyor. Bu öğretim elemanlarından 39 bin 629`unu kadın, 56 bin 476'sını ise erkek öğretim elemanları oluşturuyor. Üniversitelerdeki öğretim elemanı kadrolarında kadınlar, erkek öğretim eleman sayısına oranla daha çok 'okutmanlık' görevi yapıyor. Profesör, doçent, yardımcı doçent, öğretim
görevlisi, okutman, uzman, araştırma görevlisi ve eğitim-öğretim planlamacısı gibi öğretim elemanı kadrolarında erkek öğretim elemanları, kadın öğretim elemanlarına göre daha fazla. Türkiye genelindeki üniversitelerde, 9 bin 634 erkek profesör, 3 bin 703 kadın profesör, 4 bin 491 erkek doçent, 2 bin 174 kadın doçent, 11 bin 653 erkek yardımcı doçent, 6 bin 165 kadın yardımcı doçent, 8 bin 79 erkek öğretim görevlisi, 5 bin 766 kadın öğretim görevlisi, bin 470 erkek uzman, bin 319 kadın uzman, 18 bin 419
erkek araştırma görevlisi, 16 bin 347 kadın araştırma görevlisi ve 7 erkek eğitim-öğretim planlamacısı, 5 kadın eğitim-öğretim planlamacısı çalışıyor. Bunun bir örneği Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde. Üniversitede yapılan araştırmaya göre 2 bin 500 akademik personelin 300'nün kadın olduğu öğrenildi. Rektörlük mevkiinde ise Türkiye genelinde 130 üniversite rektörünün 11'i kadın.