Davranış Bilimleri Uzmanı Dr. İlhami Fındıkçı’nın konuşmacı olarak katıldığı seminerlere; Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Bayburt Valisi Yusuf Odabaş, Erzincan Valisi Süleyman Kahraman, Erzincan Vali Yardımcısı Ahmet Türköz, Erzincan Belediye Başkan Yardımcısı Karabey Atıcı, Bayburt İl Genel Meclisi Başkanı Yusuf Elçi, Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Yumak, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Saim Özakalın, Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Mehmet Erkan Hatipoğlu, KUDAKA Genel Sekreter Vekili Dr. Mehmet Ali Çakal, kamu, STK ve özel sektör temsilcileri katıldı.
ÇAKAL’IN SUNUMU
Ajans Genel Sekreter Vekili Dr. Mehmet Ali Çakal konuşmalarında; işletmelerin gelişmesi, uzun ömürlü olması ve kuşaktan kuşağa geçmesi için, kurumsallaşmanın zorunluluğuna dikkat çekti. Kurumsallaşamayan şirketlerin ikinci kuşaktan sonra ömrünü tamamladığının altını çizen Çakal, Türkiye’de özellikle aile şirketlerinin ikinci kuşakta çözülüp dağılmaya başladığını ve bu şirketlerin sadece yüzde 2’sinin üçüncü kuşağa geçebildiğini belirtti.
Aile şirketlerinin devamlılıklarını uzun dönemler sürdürememe nedenlerinin gerek bölgemizde gerekse Türkiye’deki şirketler açısından hemen hemen aynı noktalara dayandığı ve genel anlamda kurumsallaşamama olduğunu vurgulayan Çakal, düzenlenen seminerde aile şirketlerinin kurumsallaşma süreçlerinde yaşamış oldukları sorunları tartışmayı amaçladıklarını söyledi.
Dr. İlhami Fındıkçı’ nın sunumuyla devam eden seminerde; aile şirketlerinin temel özellikleri, avantajları ve dezavantajları, aile şirketlerinde yönetim, birinci kuşağın zorlukları, şirketlerin kurumsallaşamamasının nedenleri, kurumsallaşma sürecinde liderlik faktörü, başarılı liderlerin temel ve ortak özellikleri konu başlıkları ele alındı.
FINDIKÇI’NIN TESPİTLERİ
Dr. İlhami Fındıkçı özetle şunları söyledi: “…Her 100 aile şirketinden sadece 20’si 2. kuşağa geçebiliyor. Bu vahim bir durumdur. Aile şirketlerinin dağılma nedenleri incelendiğinde en önemli neden grubunda aile kökenli sorunların yer aldığını görüyoruz. Yani aile içi geçimsizlikler, eşler arasındaki iletişim sorunları, yeni kuşakların yeterince yetiştirilmemesi, ailede ve iş yerinde liderlik mücadelesi, ben’lik çıkmazı, aile üyelerinin gelişi güzel olarak iş ortamında yer almaları gibi nedenler sayılabilir. Aile şirketinin sürekliliği ve sürdürülebilirliği isteniyorsa her şeyden önce aile içi iletişim, ailenin birlik ve beraberliği, aile içi sevgi, saygı ve değer bağının kuvvetli tutulması şarttır. Hemen arkasından aile şirketinin kurumsallaşması gereklidir. Kurumsallaşma; şirketin, patron ya da patronların iki dudağı arasına sıkışıp kalmasının önlenmesidir. Kurumsallaşma için aile şirketi anayasasının hazırlanması şarttır. Bu anayasada ailenin olmazsa olmaz temel kültürü, temel ilkeleri, tarihçesi, aile meclisinin oluşumu, yönetim kurulunun oluşumu, aile üyelerinin şirketten nasıl para alacağına kadar tüm ayrıntılar kurallar halinde yazılıdır. Böylece aile şirketi bir kurallar zincirine bağlanmış olur. Aile; işi kadar, aile üyelerinin yetişmelerine ve kurumsallaşmaya da zaman ve emek harcamalıdır.” Fındıkçı, seminerin son bölümünde katılımcıların sorularını cevaplandırdı.