Davutoğlu, üçüncü mesajlarının Avrupa'da yaşayan vatandaşlara ve 45 milyon Müslümana olduğunu belirterek, "Bu mesaj çok açık ve netti: sahipsiz değilsiniz, garip değilsiniz, yalnız değilsiniz. Arkanızda hakkınızı, hukukunuzu koruyacak şefkatli ve kudretli Türkiye Cumhuriyeti devleti var" dedi.
GURUP TOPLANTISI
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Terörün herhangi bir şekilde İslam'la veya herhangi bir dinle yan yana anılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Dünyada böyle bir insanlık suçu işleyen ve en fazla da İslam'a zarar veren böyle bir terör eyleminin 'İslam terörü' diye adlandırılmasına hiçbir yerde müsaade etmeyeceğiz" dedi.
Davutoğlu, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen haftanın en önemli olayının Paris'te yaşanan terör olayı olduğunu belirterek, Pazar günü Paris'te teröre karşı Fransız halkıyla dayanışma mitingine, yürüyüşüne katıldıklarını anımsattı.
Bunun bir çok açıdan önemli olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi:"Avrupa'dan ve dünyadan çok sayıda liderle birlikte teröre karşı sesimizi yükselttik. Türkiye'nin Başbakan düzeyinde katılımının 3 açıdan önemli olduğu kanaatindeyim. Verdiğimiz küresel mesaj, Avrupa kıtasına verdiğimiz mesaj, Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımıza ve bütün Müslümanlara verdiğimiz mesaj. Küresel mesajımız şuydu; terör nerede olursa olsun kim tarafından yapılmış olursa olsun bizim için bir insanlık suçudur ve teröre karşı her yerde her zaman sesimizi yükseltmeye, dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Terörün herhangi bir şekilde İslam'la veya herhangi bir dinle yan yana anılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Dün Almanya'da Sayın Merkel ile yaptığımız basın toplantısında da söylediğim gibi nasıl Norveç'te terör olduğunda ve genç bir kızımız hayatını kaybettiğinde biz buna 'Hrıstiyan terörü, Avrupa terörü, Norveç terörü' demedik. Nasıl neonaziler 9 vatandaşımızı ırkçı bir saikle katlettiğinde buna 'Katolik terörü, Alman terörü' demedik. Dünyada böyle bir insanlık suçu işleyen ve en fazlada İslam'a zarar veren böyle bir terör eyleminin 'İslam terörü' diye adlandırılmasına hiçbir yerde müsaade etmeyeceğiz."
"HER TÜRLÜ TERÖRE, ZULME KARŞI ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Teröre, zorbalığa, tiranlığa, diktatörlüğe dünyanın neresinde olursa olsun karşı çıktıklarını ve karşı çıkmaya devam edeceklerini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:"Oradaki mevcudiyetimiz, o liderler arasında en kalabalık nüfusla katılan Müslüman ülkenin Başbakanı olarak mevcudiyetimiz küresel olarak verdiğimiz bu mesajla ilgilidir. Kim olursa olsun, nerede yapılmış olursa olsun, kimi hedef alırsa alsın her türlü teröre her türlü barbarlığa, zorbalığa, zulme karşı çıkmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde devlet terörü uygulayan kişilere ve devletlere karşı da sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Gazze'de İsrail'in yaptığı zulme 'devlet terörü' demeye devam edeceğiz. Hama'da, Humus'ta, Halep'te scud füzeleriyle, kimyasal silahlarla halkını katleden Beşşar Esed'in yaptığına 'devlet terörü' demeye devam edeceğiz. Katılan o liderler ve ülkeler arasında böylesine ilkesel tutum takınan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir.
Bazıları eğer terör İsrail tarafından devlet terörü şeklinde yapılıyorsa sessiz kalıyorlar, bazıları Suriye'deki rejime destek veriyor ve onların yaptığı devlet terörüne 300 bin kardeşimizin katledilmesine sessiz kalıyor, sükut ediyor. Bazıları DEAŞ'ın ya da diğerlerinin terörüne sükut ediyor. Bütün bu zalimlikler, barbarlıklar karşısında susmayan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti oldu, susmayan tek hareket AK Parti hareketi oldu.
Dün yabancı basınla yaptığımız bir mülakatta da söylediğim gibi dünyaya barış ne zaman gelir? Şöyle bir günde gelir, nasıl Fransa'daki bu terör karşısında bu dünya liderleri omuz omuza yürüdüler. Bir gün Gazzeli çocuklar için Kudüs Mescid-i Aksa'da şehit edilenler için dünya liderleri biraraya gelip, dünyanın herhangi bir yerinde omuz omuza yürürlerse işte o zaman dünyaya barış gelir. Eğer bir gün Pakistan'da terörde öldürülen çocuk yaştakiler için İslamabad'da bu liderler biraraya gelirse işte o gün dünyaya barış gelir. Eğer Somali'de o açlık karşısında bu dünya liderleri bizim yaptığımız gibi bir sabah bir uçakla Mogadişu'ya inerse işte o zaman dünyaya barış gelir. Eğer Suriye'deki zulme karşı DEAŞ'a olduğu gibi rejimi de eleştirmek üzere P5, diğer ülkeleri bırakın BM'nin 5 daimi üyesi yan yana gelme erdemi gösterirlerse işte o zaman dünyaya barış gelir. Ama eğer katledilen Müslümansa, katledilen Afrikalıysa, katledilen doğuluysa ve sessiz kalınıyorsa işte o zaman tek taraflı, tek boyutlu bir mücadele söz konusu olur. Biz her yerde adaletin, vicdanın sesi olmaya, Avrupa'da da Asya'da da, Afrika'da da, Paris'te de, İstanbul'da da, Şam'da da, Saraybosna'da da tek yürekle konuşmaya devam edeceğiz. Çünkü bizim yüreğimiz insanlık vicdanının yüreğidir. Çünkü bizim yüreğimiz bütün insanlığı alacak kadar engin ve bütün çocukları kucaklayacak kadar müşfiktir.
Bir gün, o gün gelecek ve inşallah bugün ağırladığımız Sayın Mahmud Abbas ile orada da (Paris) kucaklaştım. Bir gün özgür bir Filistin'in başkentinde bu dünya liderleri yürüdüğünde işte dünyaya barış o zaman gelecek. Başkenti Kudüs olan özgür Filistin kurulduğunda ve o başkent Kudüs'te Mescid-i Aksa'ya doğru bu liderler yürüdüğünde işte dünyaya barış o zaman gelecek. Bazıları bugün sabah Sayın Bahçeli'nin yaptığı gibi bizim İsrail Başbakanı ile niye orada bulunduğumuzu sorguluyorlar. Biz meydanı onlara bırakmayız. İnsanlık neredeyse biz orada olacağız. Bizim orada olmamız ne kadar doğalsa ne kadar samimiyse İsrail Başbakanı'nın orada olması o kadar anormal o kadar gayrisamimidir. Bunu da dünyanın yüzüne haykırdık, haykırmaya devam edeceğiz."
AVRUPA BİZİZ, BİZ AVRUPAYIZ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gün Paris'te bulunmalarının Avrupalı kimliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, "Biz Avrupa'nın parçasıyız, Avrupa biziz, biz Avrupayız" dedi.
Saldırılar sonrasında Paris'te düzenlenen yürüyüşe katılmalarının ikinci mesajının Avrupa kıtasına verdiklerini anlatan Davutoğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın çok boyutlu olduğunu belirterek, aynı zamanda tarihi, stratejik ve kültürel kimliğinin de çok boyutlu olduğunu kaydetti.
"Biz Asyalı olduğumuz kadar Avrupalıyız, evladı Fatihan olarak Balkanlı olduğumuz kadar evladı Resul olarak Ortadoğuluyuz, Hoca Ahmed Yesevi'nin çocukları olarak Orta Asyalıyız, Kafkaslıyız" diyen Davutoğlu, bu kimliklerin birbirinden ayrılamaz bir bütün olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, "Kim ki bizim Avrupalı kimliğimizi ihmal edip Asyalı kimliğimize atıfta bulunur, kim ki bizim Asyalı kimliğimizi Hoca Ahmed Yesevi'yi ihmal edip evladı fatihanı ihmal etme pahasına Avrupalı kimliğimizi öne çıkarır o da aynı ölçüde tarih cahilidir. Biz Asyalı olduğumuz kadar Avrupalıyız, Afrikalıyız, Balkanlıyız, Orta Asyalıyız, Kafkaslıyız, Ortadoğuluyuz, Akdenizliyiz, Karadenizliyiz, Hazarlıyız. Onun için Paris'te bulunduğumuzda Avrupalı olarak konuşuruz, Berlin'de, Brüksel'de Avrupalı olarak konuşuruz, Semerkand ve Buhara'da Hoca Ahmed Yesevi'nin torunları olarak konuşuruz. Şam, Bağdat, Mekke'de evladı Resul olarak konuşuruz. Saraybosna'da, Üsküp'te evladı Fatihan olarak konuşuruz. Bunların hiçbirisi birbirleriyle çelişkili değildir. Biz onun için büyük bir mirasın sahipleriyiz" dedi.
AVRUPA'NIN MESELESİ BİZİM MESELEMİZDİR
Paris'te bulunmak suretiyle Avrupa'ya mesajlarının "Biz Avrupalıyız, Avrupalı olmaya devam edeceğiz, Avrupa'nın meselesi bizim meselemizdir" mesajını verdiklerini kaydeden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yine biz orada bulunmakla şunu haykırdık; İslam Avrupa'ya dışarıdan gelmiş bir din değildir, Avrupa'nın asli dinidir. Avrupa'nın topraklarında Endülüs ve Osmanlı'da çok kültürlülüğü insanlık tarihine altın harflerle yazmış bir dinin temsilcilerimiz. Bu anlamda İslam, Avrupa'nın asli unsurudur. Gerek Fransa Cumhurbaşkan Hollande'a, gerek Almanya Başbakanı Merkel'e teşekkür ediyorum. Hollande, İslam'ın Fransız kimliğiyle bütünleşik olduğunu ve terörün İslam ile özdeşleştirilemeyeceği vurgusunda bulundu. Sayın Merkel de dün benimle yaptığı basın toplantısında, 'İslam Almanya'ya ait bir dindir ve ben de herkesin Başbakanıyım' dedi. İşte görmek, duymak istediğimiz söz budur. Birileri çıkar Pegida gibi Dresden'de Avrupa'yı İslamlaştırmadan koruyacak vatanperverler birliği gibi -ki islamlaşmanın ötesinde bir de Batı'yı Haçlı döneminde kullanılan bazı ifadeleri neredeyse çağrıştıracak şekilde herakete geçen Pegida ve Dresteden'deki cahiller bilmelidirler ki Avrupa tarihi, Osmanlı arşivleri olmadan yazılamaz. Avrupa tarihi Endülüs tarihi anlaşılmadan, Endülüs'ün, Kurtuba'nın aydınlık yüzleri bilinmeden okunamaz, anlaşılamaz. İbni Rüşd'ün aydınlatıcı yüzü olmasaydı Avrupa'da rönesans doğmazdı. Avrupa'da düşünce hareketleri içinde Averroist diye anılan çoğu Müslümanın da aslını bilmediği için anlayamadığı tarihin esası şudur; İbni Rüşdçüler, yani ibni Rüşd'ün talebeleri, İbni Rüşd'ün ekolünü takip eden batılı düşünürler Avrupa'da rönesansın, reformun önünü açmışlardır. İbni Sina, Avrupa'ya ışık saçmıştır. İşte Avrupa'nın kültürünün, düşüncesinin, felsefesinin uyanmasında İslam'ın doğrudan katkısı vardır. İslam, Avrupa'nın asli unsurudur."
"GERÇEKLERİ HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Davutoğlu, Avrupa'da 45 milyon Müslüman yaşadığını, bunun AB'ye üye ülkelerin en azından 15'inden daha fazla nüfus anlamına geldiğini belirterek, "İşte onun için bizim oradaki mevcudiyetimiz en güçlü şekilde bunu haykırmak için vardı. Biz Avrupa'nın parçasıyız, Avrupa biziz, biz Avrupayız. Hiçbir şekilde Avrupa'dan dışlanılmasına izin vermeyeceğiz. Avrupa'da Müslümanlara yönelik ırkçı yaklaşımlara hiçbir zaman izin vermeyeceğiz. Her türlü yabancı düşmanlığına karşı, aynı teröre karşı sesimizi yükselttiğimiz gibi sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Ama yabancı düşmanlığına ve Avrupa kıtasında Müslümanlara yönelik yanlış uygulamalara karşı çıkabilmek için Paris'te teröre karşı da aynı resim içinde yer almak bir zaruretti. Evvelsi gün Paris'te oluşumuz, Avrupalı kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır" dedi.
Her yerde, Perşembe günü ziyaret edeceği Brüksel'de, daha sonra gideceği Londra'da ve İsviçre Davos'ta da bu gerçekleri haykırmaya devam edeceklerini belirten Davutoğlu, "Avrupa için en büyük tehlike yabancı düşmanlığıdır, ırkçılıktır ve buna karşı görüşlerimizi ifade etmeye, Avrupalı dostlarımızı, liderleri uyarmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Davutoğlu, üçüncü mesajlarının Avrupa'da yaşayan vatandaşlara ve 45 milyon Müslümana olduğunu belirterek, "Bu mesaj çok açık ve netti: sahipsiz değilsiniz, garip değilsiniz, yalnız değilsiniz. Arkanızda hakkınızı, hukukunuzu koruyacak şefkatli ve kudretli Türkiye Cumhuriyeti devleti var" dedi.
KALEME SELAM OLSUN
Seyircilerin sloganlarına karşılık Davutoğlu, "kaleme selam olsun" karşılığını verdi.
Fransa İslam Konseyi liderleri ile törenden sonra büyükelçilikte buluştuğunu hatırlatan Davutoğlu, Fransa Hükümeti'nin de resmi olarak tanıdığı en yüksek düzeyde Müslümanları temsil ettiğini kaydetti. Kuzey Afrika'dan bir yetkilinin kendisine "sizin geleceğinizi duyana kadar merasime katılma konusuna mütereddittim. Siz gelmeye karar verince 'o resimde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı varsa, biz de olmalıyız' dedik ve Paris'e öyle geldik. Çünkü sizin olduğunuz yerde bizim hukukumuzun, kimliğimizin korunmakta olduğunu, teminat altında olduğunu hep bildik, hep gördük. Türkiye'ye bizim üzerimizden selamlarımızı iletin" dediğini kaydetti. Davutoğlu'nun "Ben de onun selamlarını size iletiyorum" sözleri alkışlarla karşılandı.
BİZ ÖNCÜ OLAN BİR ÜLKEYİZ
Davutoğlu, "Biz takip eden, başkalarının peşine takılan bir ülke değiliz. Öncü olan, kararlı olan, azimle yürüyen ve insanlığı arkasına takacak büyük bir geleneğin takipçisi olan bir ülkeyiz" dedi.
Türkiye'nin yurt dışındaki toplam temsilci sayısının büyükelçilikler, başkonsolosluklar ve konsolosluklar olarak 2002'de sadece 163 olduğunu, bugün ise bu rakamın 228'e ulaştığının altını çizen Davutoğlu, böylece dış temsilcilik sayısının yaklaşık yüzde 40, 50 civarında arttığına dikkati çekti.
Davutoğlu, sadece dış temsilcilik sayısının artmadığını, her bir başkonsolosluk ve büyükelçiliği Türkiye'ye yakışır şekilde ve en modern tarzda yeniden tanzim ettiklerini ve yeni binalar aldıklarını belirtti.
ALBAYRAĞIN DALGALANDIĞI HER BİNA GÖRKEMLİ OLMALI
Davutoğlu, şöyle devam etti: "Al bayrağın dalgalandığı her binanın iftihar edilecek bir bina olması gerektiğini düşünerek bunları yaptık ve 228 dış temsilcilikle şu anda dünyada en fazla temsil edilen 6. büyük ülkeyiz. P5 dışında dünyanın her yerinde bayrak dalgalandıran 6. büyük ülke olarak dünyanın ilk 10'una girme açısından 2023 hedeflerini çok önceden gerçekleştirmiş olduk. Orada büyükelçilerimize verdiğim talimat açıktı, yurt dışında görev yaparken arkanızda çok köklü bir millet ve çok güçlü bir devlet olduğunu unutmayın. Dışişleri Bakanı olduğum gün verdiğim talimatı tekrar söyledim. Bize artık mazaret ve zaman kaybı söz konusu değildir. 24 saat yetişmiyorsa 25. saati bulacaksınız. 6 gün yetişmiyorsa 7. günü bulacaksınız ama tek bir dakikayı dahi kaybetmenize izin vermeyiz ve nerede, hangi konuda olursa olsun mutlaka aktif ve uluslararası toplumun önünde olacaksınız. 'Kim ne diyecek' diye beklemeden Türkiye ne diyor dünyaya haykıracaksınız. Biz takip eden, başkalarının peşine takılan bir ülke değiliz. Öncü olan, kararlı olan, azimle yürüyen ve insanlığı arkasına takacak büyük bir geleneğin takipçisi olan bir ülkeyiz."
Davutoğlu, büyükelçilere ve Dışişleri Bakanlığı kadrolarına bu anlamda yaptıkları çalışmalarda başarılar diledi.
"AİLENİN VE DİNAMİK NÜFUSUN KORUNMASI"
Davutoğlu, yaklaşık 2 aydır uyuşturucuyla mücadele, bedelli askerlik, iç güvenlik reformu ve özgürlüklerin korunması, öğretmen atamaları, milli eğitimde yapılan reformlarla ilgili çok önemli açıklamalarda bulunduklarını hatırlattı.
Geçen hafta "Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması" başlığı altında aile ve çalışan kadınlar için devrim mahiyetinde bir reforma imza attıklarını dile getiren Davutoğlu, büyük ülkelerin nüfusunu, insanını bir tehdit unsuru gibi değil, büyük bir kaynak olarak göreceklerini söyledi.
Bir ülkenin uzun dönemli gelişme trendini anlamak için önce nüfusuna ve insan gücüne bakılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Petrol bitebilir, eldeki kaynaklar tükenebilir. Tükenmeyen tek bir kaynak var o da insan kaynağı. Her ülke insanını en iyi şekilde yetiştirdiği ve dinamik nüfusa sahip olduğu ölçüde dünya üzerinde sözsahibi olabilir" dedi.
Türkiye'nin 2013'de 65 yaşını geçmiş nüfusunun yüzde 7.7 olduğunu, bu rakamın 2023'de yüzde 10.3'e, 2050'de de yüzde 20.7'ye çıkacağını ve yaş ortalamasının gittikçe 30 yaşın üzerine doğru ilerlediğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:"Burada yapılacak 2 yol vardı. Eski Türkiye'de olduğu gibi 'aman nüfusun artmasını durduralım, doğum kontrolünü teşvik edelim ve böylece az nüfusla mümkün olduğu kadar orta gelişmişlikte kalalım. Ama problem çıkmasın.' Bu eski Türkiye mantığıydı. Nüfus arttı mı problem çıkar. 'Hani okullar olmasaydı ne güzel idare ederdim milli eğitim' diye rivayete dönüşmüş olan ifadeyi 'nüfus az olmuş olsaydı Türkiye ne güzel idare edilirdi' diyen 80'li, 90'lı eski Türkiye'nin zihniyeti, böyle bir zihniyete dayanıyordu. Nüfus az olsun, problem az çıksın ve kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla bu şekilde yükselsin. Biz ise yeni Türkiye'de tam tersini söylüyoruz. Nüfusumuz artsın, genç nüfusumuz artsın, dinamik bir yapıya sahip olsun ve daha çok nüfusla daha büyük bir milli gelir üzerinden kişi başına düşen milli geliri artıralım."
Davutoğlu, bu anlamda hem çalışan kadınların haklarını gözeten, onları annelik vazifesiyle kariyer aşkı arasında tercih yapmak zorunda bırakmayan insani bir reform planladıklarını ve dünyaya örnek olacak bir reformu gerçekleştirdiklerini söyledi.