Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanı merkeze almayan, ona hizmet etme gayesi taşımayan hiçbir gelişmenin kıymetli ve kalıcı olmasının mümkün olmadığının altını çizerek, “Maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarıyla insana hizmet için çalışmayan her mekanizma sonuçta zulüm üretir. Bunun için ülkeyi yönetirken hep insanı yaşat ki devlet yaşasın prensibiyle hareket ettik.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’de bilgi ve teknoloji sektörünün hacminin 18 yılda 20 milyar dolardan, 132 milyar dolara yükseldiğine işaret ederek, “Hedefimiz, ülkemizde haberleşme altyapısının kapsama alanına girmeyen tek karış bırakmamaktır” dedi.
4. ULUSLARARASI KADIN VE ADALET ZİRVESİ
Recep Tayyip Erdoğan, 4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ne Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden canlı bağlanarak, katılımcılara hitap etti.
Zirve’de üzerinde odaklanan her konunun Türkiye ve dünya açısından öneminin geçen zaman içerisinde daha çok anlaşıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu Zirve’nin de konusunun “Dijital Çağda İnsan Kalmak” olarak belirlenmiş olmasını çok isabetli bulduğunu kaydetti.
“Dijitalleşme inkârı mümkün olmayan ve herkesin hayatına giderek daha çok dokunan bir gerçektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, günlük alışverişten ev eşyalarına, siyasetten iş dünyasına, eğitimden adalete kadar her alanda dijitalleşmenin kendisini hissettirdiğini söyledi.
“DİJİTALLEŞME BERABERİNDE YENİ SORUNLARI GETİRİYOR”
Her kesimden insanın telefon, tablet, bilgisayar ve internetle her an karşı karşıya bulunduğunu ve dijital dünyanın dışında kalmanın giderek daha da zorlaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii her yenilik gibi dijitalleşme de beraberinde yeni sorunları getiriyor. Kendimizden başlayarak çevremizdeki, şehrimizdeki, ülkemizdeki ve dünyadaki tüm ilişkileri kökten değiştiren böylesine kritik bir olgunun bütün yönleriyle değerlendirilmesi hepimiz için ufuk açıcı olacaktır” dedi.
ÖNCE İNSAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanı merkeze almayan, ona hizmet etme gayesi taşımayan hiçbir gelişmenin kıymetli ve kalıcı olmasının mümkün olmadığının altını çizerek, “Maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarıyla insana hizmet için çalışmayan her mekanizma sonuçta zulüm üretir. Bunun için ülkeyi yönetirken hep insanı yaşat ki devlet yaşasın prensibiyle hareket ettik. Bireyden aileye, aileden topluma, insanın söz konusu olduğu her yerde ve her konuda hiçbir ayrım gözetmeksizin bu anlayışı hâkim kılmanın mücadelesini verdik” diye konuştu.
Özellikle kadınların karşı karşıya bulunduğu şiddet ve ayrımcılık gibi sorunların çözümü konusunda çok daha büyük hassasiyet gösterdiklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gayretlerinde teknolojinin tüm imkânlarını kullandıklarını dile getirdi.
“AZ SAYIDA ŞİRKETİN TÜM DÜNYANIN DİJİTAL VERİLERİNİ KONTROL ETTİĞİ ÇARPIK DURUM ÇOK BÜYÜK SIKINTILARIN HABERCİSİDİR”
“Güçlü bir ailenin temelinde güçlü kadının yattığı, kadının gücünün de kendisine duyulan saygıdan ve haklarını kullanabilme imkânından kaynaklandığını unutmadan yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dünya yaklaşık bir asırdır süren küresel siyasi ve ekonomik güç dengelerindeki sarsılmanın sancılarını yaşıyor. Koronavirüs salgını bu sarsıntıyı hızlandırmıştır. Bu süreçte dünyadaki üretim, dağıtım, ticaret, teknoloji ve insan gücü kaynaklarındaki tekelleşmenin nasıl vahim sonuçlara yol açabileceği acı bir şekilde görülmüştür. Gelişmiş ülkelerin salgınla mücadelede yaşadıkları zorluklar, siyasi ve ekonomik gücün tek başına yeterli olmadığını, mutlaka adil bir paylaşımın gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Tabii bu ders yeteri kadar anlaşılmış mıdır derseniz, henüz onun emarelerini göremiyoruz. Tam tersine suçu sığınmacılara, yabancılara, Müslümanlara atarak bu eksiğin üzerinin örtülmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Benzer bir tehdit dijitalleşme konusunda da yaşanıyor. Güvenlik eğitime, sağlıktan enerjiye, bireysel alışkanlıklardan ticari faaliyetlere kadar her alanda giderek yaygınlaşan dijitalleşmenin en büyük zaafı veri kontrolünün tekelleşiyor olmasıdır. Az sayıda şirketin tüm dünyanın dijital verilerini kontrol ettiği bu çarpık durum gelecekte yaşanacak çok büyük sıkıntıların habercisidir. Artık dünyada savaşların bile dijital tabanlı hâle dönüştüğü bir dönemde böylesine bir güç temerküzünün yol açacağı sorunları tahmin etmek zor değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanın geleneksel hayat tarzında çeyrek asır gibi kısa bir sürede yaşanan bu radikal değişimin sonunun, doğru bir altyapıyla desteklenmez ve adil bir anlayışla yönetilmezse modern köleliğe varacağı uyarısında bulundu.
“BİREYİ BİR İSİM VEYA NUMARADAN İBARET GÖREN DİJİTALLEŞMENİN SONU FAŞİZME ÇIKAR”
Etnik ve dini faşizmin acılarını asırlarca çeken, sömürgecilik ve doymak bilmeyen kazanç hırsının ağır bedellerini ödeyen insanlığı bu tehditten korumanın herkesin görevi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bireyi bir isim veya numaradan ibaret gören dijitalleşmenin sonu faşizme çıkar. Dijital faşizme karşı hep birlikte mücadele etmeli, hep birlikte çözüm yolları aramalıyız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu düşüncelerini ifade ederken, dijitalleşmeyi reddetmeyi kastetmediğine vurgu yaparak, “İnsan hayatını kolaylaştıracak her yeniliğin başımızın üstünde yeri vardır. Önemli olan, bu sürecin medeniyetimizin ‘yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ yaklaşımıyla yürütülmesidir” dedi.
TEKNOLOJİ VE SORUMLULUK
Teknolojiyi geliştirenin ve üretenin, kullanıcı olan insana karşı sorumluluğunu sadece kazanç parantezine hapsetmenin önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İnsanı maddi ve manevi varlığıyla bir bütün olarak gören bir dijitalleşme hepimiz için hayırlı neticeleri beraberinde getirecektir. Aksi takdirde dünya yeni çekişme, kavga ve hatta savaş tehditleriyle karşı karşıya kalacaktır. Sadece geçtiğimiz asırda yüzlerce milyon insanın hayatına mal olan savaşların yol açtığı ağır yıkımları ve acıları unutmamalıyız. Küreselleşme dediğimiz olgu adı üstünde dünyanın dolayısıyla, insanlığın tamamının kucaklanmasını gerektiriyor. Dijitalleşme yoluyla yeni adaletsizliklerin, yeni haksızlıkların, yeni ötekileştirmelerin ortaya çıkmamasını temenni ediyoruz.”
“TÜRKİYE’DE BİLGİ VE TEKNOLOJİ SEKTÖRÜNÜN HACMİ 132 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ”
Türkiye’nin dijitalleşme konusunda oldukça iyi bir seviyeye geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde bilgi ve teknoloji sektörünün hacmi 18 yılda 20 milyar dolardan, 132 milyar dolara yükseldi. Sektörün ülkemizdeki yatırımları 100 milyar lirayı aştı. Mobil hizmetlerden faydalanan abone sayısı nüfusumuzla aynı rakama ulaştı. Geniş bant internet abonesi sayısı 77 milyonu, sabit geniş bant abone sayısı 14 milyonu, fiber abone sayısı 3,5 milyonu, makinelere arası iletişim abone sayısı 6 milyonu geride bıraktı” bilgilerini paylaştı.
Bu sürecin devam ettirilebilmesi için altyapı yatırımlarının en etkin ve verimli şekilde yürütülmesi gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedeflerinin Türkiye’de haberleşme altyapısının kapsama alanına girmeyen tek karış yer bırakmamak olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilindiği gibi 2016 yılında 4,5G bu anlayışa bu yapıya geçmiştik, şimdi 5G sürecindeyiz. O zamanda ben bunu ifade ettim, fakat anlaşılmaktan biraz zorlandık. Endüstri de hızlı bir dönüşümü beraberinde getirecek 5G akıllı şehirler, akıllı ulaştırma sistemleri, akıllı hastaneler gibi nice alanın temel altyapısını oluşturacaktır. Yerli 5G teknolojisi altyapısını kurmadan bu süreci yürütemeyiz. Bunun için tüm kurumlarımızdan ve firmalarımızdan hızlı, etkin ve kararlı bir şekilde hareket etmelerini bekliyorum” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, elektronik devlet hizmetlerinde alınan mesafeden mutluluk duyduğunu aktararak, bugün 5 bine yakın elektronik devlet hizmetinden yaklaşık 50 milyonun üzerinde vatandaşın istifade edebildiğini, yerli ve millî yenilikçi teknolojilerin kamu başta olmak üzere tüm kurumları ve bireyleri kucaklayacak şekilde gelişmesi için tüm imkânları seferber ettiklerini anlattı.
Geçmişte basit amaçlar ve üst düzey yetkinlikte kişiler tarafından yapılabilen siber saldırıların artık devletler düzeyine kadar çıktığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de son dönemde siber saldırılara en çok hedef olan ülkelerin başında geldiğini açıkladı.
“SINIRLARIMIZIN GÜVENLİĞİ NE KADAR ÖNEMLİYSE, ELEKTRONİK VERİLERİN GÜVENLİĞİ DE O DERECE ÖNEMLİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılında Türkiye’ye yönelik 9 bini bulmayan siber saldırı sayısının artık yüzbinlerle ifade edildiğini belirterek, “Akıllı sistemlerle kullanılan saldırıları püskürtmenin yolu, daha akıllı sistemleri geliştirmek ve kullanmaktır. Sınırlarımızın güvenliği ne kadar önemliyse, elektronik sistemlerimizin ve buralarda saklanan verilerin güvenliği de o derece önemlidir. Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı anlayışıyla başlattığımız çalışmalarda henüz istediğimiz yere gelemedik. İnşallah bu hususta da en kısa sürede hedeflerimize ulaşacağız” diye konuştu.
Geçmişte bilim kurgu romanlarında veya fütürist denemelerde okunan, filmlerde seyredilen bir dünyanın içine giderek daha çok girildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Zirvemizin konusunu oluşturan dijital çağda insan kalmak yaklaşımını en az dijitalleşmenin kendisi kadar önemli görmezsek yine bu romanların ve filmlerin bir kısmındaki felaket senaryolarının içine düşmemiz kaçınılmazdır. KADEM’i böylesine önemli bir konuyu ülkemizin ve dünyamızın gündemine getirdiği için tebrik ediyorum. Panellerde dile getirilecek fikirlerin, yapılacak değerlendirmelerin her birini kıymetli görüyorum. Kadınların haklarını savunmanın aynı zamanda tüm insanlığın haklarını savunmak anlamına geldiğini gösteren bu etkinliğe katkı veren herkese teşekkür ediyorum.”
KAYNAK: HABER METNİ CUMHURBAŞKANLIĞI KURUMSAL WEB SİTESİNDEN ALINMIŞTIR