SİNAN USLU(İHA) - Van'ın Erciş ilçesinde 7.2'lik depremde oturduğu bina yıkılan, depremden sağ kurtulduğu ve yaşadığı şok nedeniyle şuurunu kaybettiği sanılan coğrafya öğretmeni Dursun Demir'in (29) hayatını kaybettiği belirlendi.
Demir ailesinin Sincan'daki evine ateş düştü. Dursun öğretmenin annesi Netice Demir yaptığı açıklamada, deprem haberini aldıkları andan itibaren 23 gün boyunca Van'ın Erciş ilçesinde oğlunu aradığı anlatarak, "Ben yandım, kimse yanmasın. Herkes ölüsünü aldı, gitti ama ben yavrum diye meledim. 2 bin tane resim dağıttım. Keşke yavrumu bulun diye" şeklinde konuştu.
Çocuğunun kendisine gösterilen resimlerden tespit ettiğini dile getiren Netice Demir, "Ben kapımda bekliyorum hiç değilse mezarı olursa gider ağlar, sızlarım, Fatiha'mı okur gelirim. Ama o da yok. Ben devletimden istiyorum çocuğumu, çünkü o gönderdi" dedi.
"HERKESİN MEZARI VAR, OĞLUMUN MEZARI YOK"
"Benim çocuğumu getirsinler, ben çocuğumu istiyorum" diye feryat eden acılı anne, "Herkesin mezarı var, benim oğlumun mezarı yok. O beni yaktı kavurdu. Bugün öğretmenler günü, geçen sene öğrencileri kutladı, bu yıl da ben kutluyorum yavrumun Öğretmenler Günü'nü ama kabri yok oğlumun, nasıl kutlayayım, nereye gideyim, kime sarılayım. Bir kuru resmine sarılıyorum o da kuru resim" diye konuştu.
3 gün önce yetkililer kendisine gösterilen resimlerden oğlu Dursun öğretmeni kim görse tanır diye konuşan Netice Demir, "Niye gitsin elin mezarında yatsın. Burada doğdu, burada yaşadı, büyüdü. Gözümün önünde olsun, mezarının taşlarını ayırayım ki bu benim Dursun'um konuşayım. Ama ben kiminle konuşayım, kime diyeyim Dursun'um sen burada yatıyorsun diye" dedi.
Oğlu ile en son konuştuklarında, babası Kamil Demir'in telefonuna çağrı bırakması üzerine Dursun öğretmenin 'İki de bir çaldırıyorsunuz işim var gücüm var' şeklinde babasıyla şakalaştığını anlatan anne Demir, yatarken oğluma Ayet-el Kürsi duasını oku dediğini, Dursun öğretmenin ise, "Tamam ben çocuk değilim anne" şeklinde cevap verdiğini söyledi.
"MÜTEAHHİTLER ÇALMASINLAR O KADAR CİVANLAR ÖLDÜ"
Müteahhitlere seslenen Netice Demir, "Müteahhitler çalmasınlar, o kadar civanlar öldü. Onların hakkını nasıl ödeyecekler. Bu dünya gelip geçici, öbür dünyada Rabbimin yüzüne nasıl hesap verecekler. Niye çalıyorlar. Yani ne olacak, beş kuruşun yerine on kuruş harcasınlar, 50 liraya evi veriyorlarsa 100 liraya versinler" ifadelerini kullandı.
"Benim yaşım geçmiş, başım geçmiş, ümidimi oğluma bağlamıştım. Evimin direğiydi, soyumu yürütecekti. Soyum da kalmadı. Demir ailesini kim yürütecek" diyen Demir, "Allah'tan korksunlar. Bütün insanlara sesleniyorum. Canınızı ateşe atmayın. Ben yandım siz yanmayın. Beş lira fazla verin yeter ki depreme dayanıklı ev alın, çürük evler almayın" dedi.
"BİZE İKİNCİ ACIYI YAŞATMASINLAR, ACIMIZI HAFİFLETSİNLER"
Dayı İsmail Hakkı Engin ise deprem haberini aldıkları andan itibaren Dursun öğretmenin Erzurum'da yaşayan amcalarının hemen öğretmenin Van'da yaşadığı apartmana ulaştıklarını belirtti. Yetkililere seslenen Engin, "Bizim oğlumuz tanınmayacak halde değildi siz bunu Hakkari Yüksekova'ya nasıl gönderirsiniz. Çocuğunuzun enkazda sıfatı dağılır, tanınmaz hale gelirse tamam yanlışlıkla verirsiniz. Ancak bu çocuğun her tarafı sağlam. Bunu alan adam nasıl aldı. Bu çocuğun cenazesi yıkanmadı mı, illa kiyıkanmıştır. Orada, tanıyanlar bu çocuğun sıfatını görmedi mi" dedi.
Engin, Dursun öğretmenin cenazesine önce Fatma Gözüaçık adının yazıldığını daha sonra ise İsa Tekin ismiyle Hakkari Yüksekova'ya gönderildiğini anlatarak, "Biz ölenlerin resimlerine baktık bizim çocuğumuzda bir tane leke yok. Aynı fotoğrafta gördüğümüz gibi ölmüş, uyuyan bir halde. Hiçbir tarafında eziği çiziği yok. O haldeki çocuğu sen nasıl alıyorsun. Yetkili sen bunu nasıl veriyorsun önemli olan o" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulunan dayı Engin, "Bize ikinci acıyı yaşatmasınlar. Acımızı biraz olsun hafifletsinler" dedi.
Engin, depremin ilk günü gece 3'te Dursun öğretmenin cenazesinin enkaz altından alınarak Hakkari'ye götürüldüğünü dile getirerek, şöyle konuştu:
"Apar topar enkazdan çıkarılmış. Oradaki cenaze sahipleri Dursun'u benzetmişler, almış götürmüşler. Gece 3'te sen mal mı kaçırıyorsun. İnsan tavuğunu tanıyor, sen bu insanı tanıyamadın mı. Bu insandır yani benim mi, değil mi diye tanıyamadın mı?"
Yetkililerden şikayetçi olduklarını belirten dayı İsmail Hakkı Engin, "Avrupa'da bir kedi ölüyor da, kediyi arıyor, buluyorlar. Biz bir aydır öğretmenimizi bulamıyoruz, şu anda Yüksekova'da deniliyor. Ama doğru ama yanlış" ifadelerini kullandı.