Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Avrupa'da her zaman başımız dik olmalı. Biz, Müslümanız, Türk'üz, Brüksel'de de öyleyiz, Sofya'da da İstanbul'da da Bakü'de de öyleyiz." dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dini geleneklerimizin sürdürülmesi için başmüftülüğümüz çerçevesinde ne tür destek isteniyorsa yapacağız. Bugün Sayın Borisov ile yine görüşmemizde başmüftülüğün tescili konusunda gerekli desteği vermesini bir kez daha rica ettim" dedi.
Davutoğlu, Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da soydaş kanaat önderleri ve sivil toplum temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmedeki konuşmasında, TBMM'de güvenoyu alan hükümetlerin başbakanlarının gelenek olarak ilk yurt dışı ziyaretlerini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan'a yaptığını anımsattı. Davutoğlu, bu sefer bir başka geleneği başlatacaklarını ve üçüncü resmi ziyareti de Bulgaristan'a yaptıklarını söyledi.
Bulgaristan ziyaretinde çok verimli ve yapıcı görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Davutoğlu, görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri daha köklü bir biçimde gelecek nesillere aktarılması için güçlü siyasi irade beyanında bulunduklarını vurguladı.
Bulgaristan'ın Türkiye için sıradan bir ülke olmadığını ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Daha önce adım adım gezdiğim Bulgaristan'daki her şehri her köyü, Kırcaali'deki, Deliorman'daki her kutsal mekanı, Demir Baba'yı ve nicelerini hiç hafızadan çıkarmadım, çıkartmıyorum, çıkartmayacağım. Çünkü bu topraklar, bütün Balkan halklarıyla bizim birlikte inşa ettiğimiz köklü medeniyetin coğrafyalarıdır. 19. yüzyıl Filibe'nin resmini gördüğünüzde tam bir Bursa'dır. Rodopların güneyinde Gümülcine, İskeçe, Selanik, kuzeyinden Kırcaali aynı kültürün parçalarıdır. Dobruca ile Deliorman'ı ayırt eden sadece bir sınırdır ama köklü birlikteliği hissedersiniz."
Davutoğlu, önceki asırlardan bugüne ulaşan birikimin bir babanın evladına bıraktığı miras gibi ailevi sorumlulukla görülmesi gerektiğini dile getirerek, soğuk savaş döneminde Türkiye ile Bulgaristan arasında büyük duvarların örüldüğünü, Jivkov döneminde büyük zulümlerin yapıldığını ama tüm bunlara rağmen Evlad-ı Fatihan'ın asil torunlarının dilleri, dinlerini ve kimliklerini terk etmediğini söyledi.
TÜRKİYE BULGARİSTAN İLİŞKİLERİ
Türkiye ile Bulgaristan ilişkilerinin yeniden inşa edildiği 90'lı yıllarda Balkanlar'ın etnik çatışmalarla kıvrandığını anımsatan Davutoğlu, şunları kaydetti: "O dönemde Kosova'da, Sancak'ta, Makedonya'da etnik çatışmalar yaşanırken, Bulgaristan'da yaşanmadı. Bunun üç sebebi var. Bir soydaşlarımız haklarını onurla korudular ama etnik bir çatışmanın parçası olamamaya da özen gösterdiler. İki, soğuk savaşın ardından Bulgaristan yönetime gelenler, makul ve geçmişi unutturmak için doğru bir tavır sergilediler. Ama en önemlisi Türkiye-Bulgaristan ilişkileri olumlu yönde gelişti ve Türkiye hiçbir zaman soydaşları üzerinden yayılmacı politika veya etnik temelli politika takip etmediği Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinin sağlam temelleri Bulgaristan'da bu geçişin daha az gerilimli olmasını sağladı. Fakat şunu da ifade etmek lazım. Bulgaristan Avrupa Birliği üyesi ve Avrupa Birliği normları içerinde bugün Bulgaristan'daki soydaşlarımız hepsi Avrupa Birliği vatandaşı. Onun için Bulgaristan'da soydaşlarımızın dilinin korunması onların en tabii hakkıdır. Bununla ilgili tedbirler almak da Bulgaristan hükümeti açısından çağdaş bir Avrupa demokrasisi olarak bir sorumluluktur. Borisov ile yaptığım görüşmede bunu da kendileriyle paylaştım."
TÜRKÇE VURGUSU
Türkçe'nin Bulgaristan'da mecburi ders olmaktan çıkarılıp seçmeli ders olmasıyla talepte yaşanacak düşme ihtimaline karşı herkesin gerekli özeni göstermesini isteyen Davutoğlu, Bulgaristan'da Türkçe'nin edebi bir şekilde öğrenilmesi için her türlü desteği vereceklerini bildirdi.
Bulgaristan'daki kanaat önderlerinden Türkçe'nin en iyi şekilde korunması için çaba göstermeleri ricasından bulunan Davutoğlu, "Türkiye'deki okullardaki bazı şeyleri zamana bırakabiliriz ama Rumeli'de Türkçe'nin köklü şekilde yaşaması için alınacak tedbirleri geciktirmeyiz. Bu konuda kendinizi yalnız ve mahrum hissetmeyin. Bulgaristan'daki Osmanlı mirası eserler, sadece Türkiye'nin tarihi ecdat mirası değildir aynı şekilde Bulgaristan'ın kültürel mirasıdır. Aynı şekilde Türkiye'deki Demir Kilise başta olmak üzere Bulgar kültür mirası da bizim kültür mirasımızdır. Rumeli ile ilgili ecdat yadigarı mirastan, camiden, külliyeden herhangi bir tek taş dökülse ilgisiz kalan kurumlarımızdan bunun hesabını sorarız" diye konuştu.
Davutoğlu, Bulgaristan'da yaşayan Türkler'den soydaş gençlere tarihi bilinci vermelerini de isteyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dilini ve tarihi kimliğini kaybeden bir toplumu yaşaması mümkün değil. Sizler en zor şartlarda direnerek her şeyi korudunuz, şimdi kolay günlerde bunları geliştirme vakti. Bu kültürel mirasa hep beraber sahip çıkmamız önem taşıyor. Dini geleneklerimizin sürdürülmesi için başmüftülüğümüz çerçevesinde ne tür destek isteniyorsa yapacağız. Bugün Sayın Borisov ile yine görüşmemizde başmüftülüğün tescili konusunda gerekli desteği vermesini bir kez daha rica ettim. Daha önce bu destek verilmiş ve problem çözülmüştü. Şimdi yeni bir süreç başlamış. Latifeyle karışık orada da zikrettim, Jivkov döneminde hiçbir şey kalmadı elhamdülillah, bir Nedim Gencev kaldı hala uğraşıyoruz. Nasıl bir şekilde yetiştirilmiş ki biz problemi çözeriz o gelir ortalığı karıştırır. Buna karşı soydaşlarımızın başmüftülük etrafında kenetlenmesi lazım. Bu sizin kurumunuz."
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizim topluluklarımız arasından DEAŞ çıkmaz. Diğer kavimlere olumsuz anlamda bakan kimse çıkmaz. Kendi kimliğini koruyan, herkesle barış içinde yaşayan, sunan bir gelenekten geliyoruz. Bugün İslam dünyasının içinde çıkan DEAŞ benzeri fitne toplulukları ne kadar İslam'ı temsil etmiyorsa, o aşırı ırkçı ve faşist yaklaşımları benimseyenler de Hristiyanlığı ya da Bulgaristan'ı temsil edemezler. Her ikisine karşı da hepimizin açık bir tavır içinde olmamız lazım" dedi.
KANAAT ÖNDERLERİYLE GÖRÜŞME
Davutoğlu, Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da soydaş kanaat önderleri ve sivil toplum temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmede yaptığı konuşmada, Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğünün önemine işaret etti. Davutoğlu, "Dini kurum anlamında Başmüftülük olmazsa burada dini hayat olmaz" ifadesini kullandı.
CAMİLERE YAPILAN SALDIRILAR
Camilere yapılan saldırılar sonrasında herkesin, ortak bir ses vermesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Burası bir Avrupa demokrasisi, Avrupa demokrasilerinin gerektirdiği saygının gösterilmesini beklemek hepimizin hakkı. Eğer dini, dini geleneklerimizi, tarihi, kültürel mirasımızı korursak toplum olarak, Bulgaristan'ın eşit vatandaşları olarak hak ettiğimiz yeri buluruz" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin Bulgaristan'da 2 milyar liralık yatırımı bulunduğunu ve bu ülkeye yatırım yapacak firmalarla görüşmede "soydaşlarımızı istihdam edeceksiniz" şartını dile getirdiğini anlatarak, "Genç soydaşlarımızdan işsiz, başkasına muhtaç kimsenin kalmaması lazım. Daha çok yatırımı teşvik edeceğiz, 2 milyarı en kısa zamanda 5 milyara çıkarmak için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Burada da yine dayanışma içinde sizin taleplerinize yapabileceğimiz neler varsa, bunların yapılması için de çaba sarf edeceğiz" dedi.
DESTEKLER
Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile yaptığı görüşmede tarım alanında yapılacakları karşılıklı anlayışla ele aldıklarını belirten Davutoğlu, Deliorman ve Kırcaali bölgelerindeki çiftçilerin mikro kredilerle desteklenmesi anlamında bir proje geliştirilebileceğini kaydetti. Davutoğlu, Türkiye olarak her zaman soydaşların ekonomik durumlarının iyileştirilmesi için çabayı göstereceklerini vurguladı. Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Her şartta, mutlaka birlik ve beraberliğimizi korumamız lazım. Bulgaristan'a geldiğimde kim Türk, Pomak ayrımı yaparsa, kim Roman vatandaşlarımız sanki bizim toplumumuzun parçası değil gibi bir davranışa giderse bunun birliğimize en büyük tehdit olduğu kanaatindeyiz. Sünni ve Alevi soydaşlarımız arasında da fark yok. Aşure gününde hep beraber Alevi-Bektaşi geleneği içinde birlikte olunması, Başmüftülüğümüzün bu konunda katkıda bulunması çok takdire şayandır. Ola ki birisi bu ayrımlar üzerinden, soydaşlarımız üzerinden, asırlarca süren birlikteliği bozmak isterse de ona karşı hep beraber gayret sarfetmemiz lazım. Siyasal, bürokratik alanda da daha fazla soydaşı mecliste, daha fazla soydaşı bakanlıklarda, bürokraside görmek istiyoruz. Son yerel seçimlerde Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin sağladığı büyük başarıdan da memnun kaldık. Özellikle bu yerel yönetimlerde soydaşlarımızın daha fazla rol alması anlamında, daha fazla soydaşımızı Bulgaristan'da eşit vatandaşlar olarak meclislerde görmek istiyoruz.
Konya milletvekili gibi konuşmuyorum, biraz Grazia ya da Şumlu milletvekili gibi de konuşabilir. Biz, gözümüzü kapadığımızda Tuna'nın sesini duyarız. Dicle'nin, Fırat'ın sesini nasıl duyarsak, emin olun Tuna'nın sesini de öyle duyarız. Bursa'yı nasıl seversek Filipe'ye öyle aşık oluruz. Grazia ya da Şumlu'yu Amasya'dan ya da Mardin'den ayırt etmeyiz. Onun için arkanızda 78 milyon kardeşinizin olduğunu bilin. Sadece 78 milyon değil, şefkatli ve muktedir bir Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğunu da bilin. Sadece onun değil Bulgaristan ve Türkiye arasındaki dostluğun getirdiği bu güzel atmosferi de yanınızda, arkanızda hissedin."
IRKÇI AKIMLAR
Başbakan Davutoğlu, son günlerde Bulgaristan'da da bütün Avrupa'da olduğu gibi ırkçı akımların yükselmekte olduğuna dikkati çekerek, "Biz, alıştık, birileri bir kenarda toplanırlar, kendilerince bir şeyleri protesto ederler, bunları hiç kaale almayın. Siz, Anadolu İslamını, barışçıl, bütün milletlere eşrefi mahlukat olma özelliği hasebiyle insanların yaratılmışların en şereflisi olması hasebiyle hepsine muhabbetle bakan tavrınızı sürdürün" dedi.
BAŞMÜFTÜ ALİŞ HACI İLE GÖRÜŞME
Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü Mustafa Aliş Hacı ile yaptığı görüşmede "Bizim topluluklarımız arasından DEAŞ çıkmaz, diğer kavimlere olumsuz anlamda bakan kimse çıkmaz" dediğini anımsatan Başbakan Davutoğlu, bu sözlerini tekrarlayarak, "Bizim topluluklarımız arasından DEAŞ çıkmaz. Diğer kavimlere olumsuz anlamda bakan kimse çıkmaz. Kendi kimliğini koruyan, herkesle barış içinde yaşayan, sunan bir gelenekten geliyoruz. Bugün İslam dünyasının içinde çıkan DEAŞ benzeri fitne toplulukları ne kadar İslam'ı temsil etmiyorsa, o aşırı ırkçı ve faşist yaklaşımları benimseyenler de Hristiyanlığı ya da Bulgaristan'ı temsil edemezler. Her ikisine karşı da hepimizin açık bir tavır içinde olmamız lazım" diye konuştu.
İslam'ın hoşgörüsünü, Osmanlı'nın çok kültürlü mirasını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Somali, Arakan, Haiti gibi ülkeler de dahil olmak üzere deprem ya da açlık çeken ülkelere sahip çıkan müşfik ve kuvvetli elinin hiç akıllardan çıkarılmaması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bizler, Hazreti Mevlana'nın torunlarıyız, sizlerin çoğunuzun Konya'dan gelmeniz hasebiyle söylüyorum, yarından sonra Şeb-i Arus. İnşallah burada da bir Şeb-i Arus geleneği başlatalım, 17 Aralık'ta bir sema meclisiyle bunlar yaşasın. 13'üncü yüzyılda erişmiş olduğumuz o kültürel derinlik bugünlere, insanlığa ışık sunar. Hepimiz bu anlayışla Bulgaristan'ı barış, huzur ve istikrar ülkesi yapma konusunda eşit vatandaşlar olarak gayret sarfetmeliyiz. Avrupa'da her zaman başımız dik olmalı. Biz, Müslümanız, Türk'üz, Brüksel'de de öyleyiz, Sofya'da da İstanbul'da da Bakü'de de öyleyiz. Sizlere bu anlamda güvenimiz tamdır, özellikle kadınlarımıza, kadın derneklerimize güvenimiz tamdır, onların sahip çıktığı bir kültürün hiçbir zaman akamete, dumura uğramayacağı açıktır. İnşallah bu topraklar asırlarca bizim ortak vatanımız olarak büyük şehirlere, şehir kültürlerine, medeniyetlere beşiklik etti. Bundan sonra da barış içinde geleceğe hep beraber el ele yürüyeceğiz, biliniz ki arkanızda 78 milyon var."