Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Hediyem Kur'an Olsun" kampanyasına 100 adet Kuran’ı Kerim bağışında bulundu.
Yurt içi ve yurt dışında Kur'an-ı Kerim ihtiyacı bulunanlara ulaştırılmak üzere başlatılan "Hediyem Kur'an Olsun" kampanyasına 100 adet Kur'an-ı Kerim bağışında bulunarak kampanyaya destek veren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Dünyanın her tarafından mağdur, mazlum, mahrum, umudunu yitirmiş nice Müslümanlar, umudunu bu topraklara, bu ülkeye, Diyanet İşleri Başkanlığına, Türkiye Diyanet Vakfına bağlamış bulunuyor" dedi.
Türkiye Diyanet Vakfı Genel Merkezi'ni ziyaret eden Başkan Görmez, birimlerin çalışma ve projeleri hakkında bilgi aldı.
Vakfın Kaynak Üretim Müdürlüğü'nden bağış süreçleriyle ilgili bilgi alan Başkan Görmez, çalışanlara New Kaledonya'dan Pasifik-Asya toplantısına katılan Müslümanların mail yoluyla Kur’an talebinde bulunduklarını ve "Biz şu kadar Müslümanız, elimizde hiç Kur'an-ı Kerim yok. Bize Fransızca meali olan birkaç Kur'an-ı Kerim gönderemez misiniz" ricasında bulunduklarını anlattı. Başkan Görmez, bu çerçevede New Kaledonya'daki Müslümanların taleplerinin karşılanması için gerekli talimatı verdi.
Başkan Görmez, daha sonra, "Hediyem Kur'an Olsun" kampanyasına destek vermek amacıyla yurt içi ve yurt dışında Kur'an-ı Kerim ihtiyacı bulunanlara ulaştırılmak üzere toplam 100 adet Kur'an-ı Kerim bağışında bulundu.
Türkiye Diyanet Vakfı çalışanlarının ortaya koyduğu performansla "Yedi kıtada bütün insanlığın hizmetinde" sloganıyla çalışmaların yenilendiğini ifade eden Başkan Görmez, "Yeni göreve başlayanlara tekrar hayırlı olsun diyorum. İnşallah bir aile bütünlüğü içerisinde yeni arkadaşlarımız bu bayrağı çok önceden devralanlarla birlikte hareket edecek" dedi.
“İSLAM DİNİ, KIYAMET SABAHINA KADAR ALLAH’IN İNSANLIĞA GÖNDERDİĞİ RAHMET VE HAKİKATTİR…”
Türkiye ve İslam dünyasının çok zor bir süreçten geçtiğini ifade eden Başkan Görmez, TDV ziyaretinde şunları söyledi: Türkiye ve İslam dünyasının çok zor bir süreçten geçiyor. Bunu hep birlikte takip ediyoruz. Son yarım asırda herhalde İslam dünyası bu kadar kuşatılmamıştı. İslam dini bu kadar tehdit altına girmemişti, içeriden ve dışarıdan. Kurduğumuz medeniyetler bir bir yok oldu. Endülüs medeniyeti, 8 asır bütün dünyaya ışık saçmıştı kaybettik, hiçbir şey kalmadı. Maveraünnehir'de kurulan medeniyet şarkı aydınlattı. 10 asırlık bir hakimiyetten sonra komünizm döneminde tamamen yok oldu. Afrika'da çok farklı bölgelerde Afrika İslam medeniyeti kurulmuştu. Ama bunlar da son 2-3 asırda adım adım tamamen yok edildi. Hicaz, bizatihi İslam medeniyetinin doğduğu yerler, bu yüzyılın başında genleriyle oynandığı için İslam'ın ana yolundan başka bir tali yola saptırıldı. Balkanlar'da birlikte inşa ettiğimiz İslam medeniyeti yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor. Hindistan ve Pakistan, son yüzyıl içerisinde hiçbir zaman rahat olmadı. Tabi çok karamsar bir tablo. Bu karamsar tablo içerisinde, Allah'ın kesin vaadi var, bütün bu zorluklardan sonra dahi Cenab-ı Hakk, kim ne derse desin bu din kıyamet sabahına kadar insanlığa Rabbimizin gönderdiği rahmet ve hakikattir. Eninde sonunda bu rahmet ve hakikat daima önde ve hakim olacaktır. Bundan şüphe etmiyoruz.
“UMUDUNU YİTİRMİŞ BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN UMUT BAĞLADIĞI YER, TÜRKİYE’DİR…”
Unutmamamız gereken diğer bir husus ise bütün bu dünyalarda, umudunu yitirmiş bütün Müslümanların umut bağladığı yer, Türkiye’dir." İslam'ı ve İslam dünyasını kuşatan güçler, neticede Türkiye'yi de kuşatmak için ellerinden gelen her türlü gayreti sarf ediyorlar. Her gün bu kuşatma daralıyor. Kısaca bugün ümmetin ocağına ateş düşmüş vaziyette. Bu ateşi hasbelkader elindeki küçücük itfaiyelerle de olsa, İbrahim'in ateşini söndürmeye giden karınca misali Türkiye'nin söndürme potansiyeli kaldı sadece. O da güçle değil, barışla, adaletle, merhametle, doğru bir temsil ile ancak bunu yapabilir.
“HEM KENDİ MİLLETİMİZİ DİKKATE ALACAĞIZ HEM DE NEW KALEDONYA'DAKİ MÜSLÜMANLARA, HAİTİ'DEKİ MÜSLÜMANLARA ULAŞACAĞIZ…”
Dünyanın her tarafından mağdur, mazlum, mahrum, umudunu yitirmiş nice Müslümanlar, umudunu bu topraklara, bu ülkeye, Diyanet İşleri Başkanlığına, Türkiye Diyanet Vakfına bağlamış durumdadır. Umutların bize bağlandığı bir zamanda, bu hizmetleri yapıyoruz. Çalışmalarımızı yürütürken daima bunu dikkate almalıyız. Elbette kendi milletimizi, kendi halkımızı dikkate alacağız. Bizim de mağdurlarımız çok. Kendi ülkemizde bir taraftan da milyonları bulan muhacirlerimiz var ama biz New Kaledonya'daki Müslümanın da ihtiyacını karşılamak zorundayız, Haiti'deki Müslümana da ulaşmak zorundayız, Afrika'daki, Kafkasya'daki bütün kardeşlerimize de ulaşmak zorundayız. Bütün bunları dikkate alarak biz çok daha güçlü olmalıyız.