AK Parti olağanüstü Kongresi sonuçlandı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bin 382 oyla AK Parti'nin 2'inci Genel Başkanı oldu. AK Parti Genel Başkan adayı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "AK Parti, dönemsel bir parti değildir. Bir döneme, bir kesime hitap eden bir parti değildir. AK Parti, milletin ta kendisidir, AK Parti milli idealin ta kendisidir" dedi.
SELAMLAMA
Davutoğlu, AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmasına, "Selam olsun, selam olsun. Selam olsun insana, zaman ve mekana" diyerek başladı.
Öncelikle insana, eşref-i mahlukat olarak yaratılan insana selam verdiğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:"Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgililer sevgilisine selam olsun. Onun gül kokusunu bu diyarlara getiren Ebaili Ensari'ye selam olsun. İçinde bulunduğumuz başkentimiz Ankara'nın manevi mimarı ve kadim payitahtımız İstanbul'un Fatih'inin hocası Akşemsettin'in hocası Hacı Bayram-ı Veli'ye selam olsun. Aşkımız piri Mevlana'ya, piri Ahi Evran'a, erkanımızın piri Hacı Bektaş-ı Veli'ye selam olsun. Gönül dilimizin pirleri Yunus Emre'ye, Ahmed-i Hani'ye selam olsun. Zamana selam olsun. O zaman ki bize varoluşun ve tarihin sırrını öğretir. Bundan tam 943 yıl önce, bir 26 Ağustos sabahı etrafındaki Türk, Kürt, Zaza, Arap ve diğer Anadolu kavimleriyle Anadolu'ya yürüyen Alparslan Gazi ve yiğitlerine selam olsun. Selam olsun, bundan 92 yıl önce milletin istiklali için Kocatepe'den İzmir'e yürüyen Gazi Mustafa Kemal'e ve İstiklal ordusuna selam olsun.
Selam olsun bu iki 26 Ağustos tarihi arasında, 1071 ve 1922 yılları arasında, bu topraklarda medeniyetimizi ihya için, inşa için, dünyada adaleti ikame etmek için yola çıkmış, şehit düşmüş, emek vermiş, ter dökmüş ahiyana Ruma, Horasan erenlerine, Mezopotamya erenlerine bütün şühedeya selam olsun. Ve mekana selam olsun. Bu zaferler sonrası bize vatan olarak emanet edilen bu aziz toprağa selam olsun. Bu vatanın toprağına, suyuna, havasına, ateşine selam olsun. Anasırı erbaya selam olsun, varoluşa selam olsun. Bu vatanın her bir köşesinde heybetle bu vatanı bekleyen, gurur gibi görünen Ağrı'ya, Erciyes'e, Uludağ'a selam olsun. Toroslar'a, Menteşler'e, Kaçkar'a, Istırancalar'a selam olsun ve onların sınır ötesindeki kardeşlerine selam olsun. Hira'ya, Tur-u Sina'ya, Zeytun Dağı'na, Rodoplar'a, Kafkaslar'a, Altaylar'a selam olsun ve o dağların eteklerinde yaşayan bütün kardeş, dost ve komşu kavimlere, halklara selam olsun. Selam olsun bu vatanın suyuna, ırmağına, Fırat'a, Dicle'ye, Sakarya'ya, Seyhan'a, Ceyhan'a, Yeşilırmak'a, Kızılırmak'a selam olsun ve onların kardeşlerine Tuna'ya, Nil'e, Ab-ı Derya'ya, Sırrı-Derya'ya, Volga'ya selam olsun."
"BİR VEFA KONGRESİ, BİR AHİTLEŞME KONGRESİ"
Davutoğlu, millete mekan ve tarih bilinci aşılayanlara da selam göndererek, "bir 14 Ağustos günü milleti yeni bir idealle buluşturan AK Parti kadrolarının kurucu lideri ve seçilmiş Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun" ifadelerini kullandı ve ayrıca AK Parti'nin tüm kadrolarına selam verdi.
Kongreye dünyanın değişik yerlerinden gelenleri de selamlayan ve onlardan selamlarını kendi diyarlarına götürmelerini isteyen Davutoğlu, 10 Ağustos Cumhurbaşkanı seçiminde sandığa giderek, Erdoğan'a destek veren tüm vatandaşlara selam gönderdi. Davutoğlu, "İki ayağındaki bastonlarla yürüyerek sandık başına giden ninelerimize, dedelerimize, nasırlı elli çiftçimize, işçilerimize, Anadolumuzun, Trakyamızın her bir köşesindeki dava ve aşk yüklü kardeşlerimize selam olsun" diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, AK Parti'nin konjektürel şartlarda çıkmış bir siyasi parti olmadığını vurgulayarak, "AK Parti, dönemsel bir parti değildir. Bir döneme, bir kesime hitap eden bir parti değildir. AK Parti biraz önce zikrettiğimiz bütün ulu erenlerin yönünü aydınlattığı kutlu bir yürüyüşün, kıyamete kadar sürecek olan bu yürüyüşün bugünkü tecessüm etmiş halidir. AK Parti, milletin ta kendisidir, AK Parti milli idealin ta kendisidir" ifadelerini kullandı.
VEFA KONGRESİ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kongrede yaptığı konuşmada, bu kongrenin kendisi için bir veda kongresi olduğunu ifade ettiğini anımsatan Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanım bu bir veda kongresi değil, olağanüstü kongremiz, ama bir vefa kongresi, bir ahitleşme kongresi. Sayın Cumhurbaşkanımıza vefa borcumuzu ödüyoruz, onun bıraktığı miras AK Parti için bir şeref meselesidir, o miras bizim şerefimizdir ve sonuna kadar korunacaktır. Bütün kadrolarımız, onun başı dik, onurlu yürüyüşünün devamı için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır ve nazırdır" dedi.
Davutoğlu, Türkiye'nin yeni bir yürüyüşün arifesinde olduğunu, 12 yıllık bir birikime sahip olduklarını ve bu birikimi en iyi şekilde değerlendirmeye kararlık olduklarını vurguladı."Bu tarihi yürüyüş, sadece bir aşamadır" diyen Davutoğlu, "İlelebet sürecek olan bu yürüyüşü bizden sonraki nesillere en güçlü şekilde devredebilmek ve AK Parti hareketini hedefe ulaştırmak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız" şeklinde konuştu.
Erdoğan'a, millet adına teşekkürlerini sunan Davutoğlu, "Siz, bu kutlu yürüyüşün tarihteki ayak izlerinin eserini taşıyan bir parti kurulmasına öncülük ettiniz. O partiyi 1,5 yıl içinde iktidar yaptınız, 12 yıl içinde de büyük başarılara öncülük ettiniz'' değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, ''Sayın Cumhurbaşkanımızın bu dönemde bu tarihi emanetini hakkıyla yerine getirmeye şahitlik eder misiniz?" diyerek salondakilerden helallik istedi."Allah ve millet şahittir ki bundan sonra da bu kadrolar Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber, bu yolda yürüyecektir" ifadesini kullanan Davutoğlu, "hiçbir gücün, hiçbir fitnenin ya da hiçbir odak ve mahfilin bu saflara fitne sokmaya gücünün yetmeyeceğinin" altını çizdi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:“Tekrar sizi tarihe götürmek istiyorum, tam 600 yıl önce, 1402 yılında o zaman 100 yaşında olan devletimiz, Devlet-i Aliye Osmani’ye, büyük bir fetrete girmişti. Devlet otoritesi parçalanmıştı, Anadolu ekonomisi felç olmuştu. ‘Bu devleti kim toparlayacak' diye bakıldığı bir anda o fetreti durduracak güçlü bir iktidar kendini göstermişti. Ondan 50 yıl sonra fetretten çıkan, devletin kurduğu düzenle İstanbul’un kapıları bu aziz millete açıldı. Aynı şekilde 600 yıl sonra, 2001, 2002’de bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir fetrete girmişti. Devlet otoritesi zaaf göstermişti, çeteler, mafyalar, hortumcular milletin bütün kaynaklarını tüketiyordu. İşte o zaman AK Parti hareketi sadece bir devleti değil, siyaseti, bir otoriteyi tesis etmek üzere değil yeni bir medeniyet ihyası için ayağa kalktı ve yeni yola yürüdü.
Bu ihyanın, bu inşa faaliyetinin 9 temel esası vardır; bu 9 alanda, bu kararlı yürüyüş devam edecek. Yeni Türkiye’nin psikolojik alt yapısı, psikolojik temeli özgüvendir. Son 12 yılda büyük devrimlere imza atıldı. Ulaştırmada, sağlıkta, tarımda, dış politikada her alanda büyük başarılar sağlandı. Ama şunu sorarsanız bütün bu başarıların arkasındaki temel saik nedir sorulsa denilecek şey, milletin özgüvenini tekrar kazanmasıdır.”
“HİÇ KİMSE BU YÜRÜYÜŞE DUR DİYEMEYECEK”
Davutoğlu, “Davos’ta Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başdanışmanı olarak birlikteydim. Özgüvenimizin bir timsali olarak aslında o gün İstanbul Atatürk Havalimanına geldiğimizde, Başbakanımız o gün yaptığı konuşmada, bu özgüvenin işaretini vermişti ve demişti ki, ‘bundan sonra biz hiçbir zaman şu veya bu tavrı alırsak şu vaya bu ülke ne diyor diye düşünmeyeceğiz, başka ülkeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne düşünüyor diye düşünecekler. İşte bir milletin ayağa kalkmasının simgesi budur. Bu özgüven bizde oldukça bu özgüveni harekete geçiren AK Parti kadroları kendilerine güvendikçe, hiç kimse bu yürüyüşe dur diyemeyecek” şeklinde konuştu.
Davutoğlu, şöyle devam etti: “Son 12 yıl içinde kazanılan özgüvenimizi, 2013 yılında hedef ettiler. 2013 yılındaki gezi olayları, 17 Aralık ve 25 Aralık kumpaslarının en büyük hedefi millete kazandırdığımız bu özgüveni yıkmaktı. Çok şey söylendi, dediler ki ‘bunlar rüya görüyorlar, ütopikler, hayal görüyorlar, yapamayacağımız hedeflere yürüyorlar.’ Doğru biz bir rüya görüyoruz, yeni bir Türkiye rüyası görüyoruz. Bu rüyayı göremeyenler utansın. Bu rüya için ayağa kalkamayanlar, özgüven gösteremeyenler utansın.”
“BİZİM İÇİN MEZHEBİ BİR TAVIR SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
“Bizim iktidar olduğumuz Türkiye’de hiç kimse, şu veya bu gerekçeyle bir daha ötekileştirilmeyecek” ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları söyledi:“Tarihdaşlığımız korunacak, kaderdaşlığımız korunacak, eşit vatandaşlık hukuku daima önde ve temel ilke olarak benimsenecek. Aynı şekilde bizim için mezhebi bir tavır söz konusu değildir. Alevi kardeşlerimiz, Sünni kardeşlerimiz eşit vatandaşlar olarak bu toprakların asli unsurlarıdır ve asli unsurları olarak kalacaktır. Onların inanç özgürlüğü, fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bize emanet edilmiş bir görevdir.”
Davutoğlu, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmada, gayrimüslim vatandaşların da hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, eşit vatandaşlık haklarını koruyacaklarını söyledi.
Davutoğlu,"Şimdi de bir kez daha söylüyoruz. "Türkiye'de düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, girişim özgürlüğü, AK Parti Hükümetlerinin teminatı altındadır. Hiç kimse bu özgürlükleri ihlal edemez, edemeyecek. Ama her özgürlük de bir sorumluluk getirir. Basın ifade özgürlüğü basın ahlakını gerektirir. Girişim özgürlüğü meşru ve helal rızık arayışını gerektirir. İnanç özgürlüğü yine inançlara saygıyı gerektirir. Biz özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız."
Ak Parti'nin Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde harekete geçtiğinde üç 'y' ile mücadele sözü verdiğini kaydeden Davutoğlu, "Yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk. Yasakları bu dönemde kaldırdık, kaldırmaya devam edeceğiz. Bir oyuna dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. Son yıllarda özellikle geçen sene öyle bir kampanya yürütüldü ki, sanki 'Türkiye'de otoriterleşme ve demokrasiden uzaklaşma var' diyerek, Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve AK Parti'ye yönelik büyük iftiralar oldu. Şimdi gelin bir muhasebe yapalım. 12 yıllık AK Parti iktidarları dönemi, bir bütündür ve parçalanamaz. 'Şu dönemde AK Parti daha demokratikti, daha sonra otoriterleşti' kim derse, aslında niyeti AK Parti kadroları arasına fitne sokmaktır."
Davutoğlu, AK Parti iktidarlarının bir bütün olduğunu ve iktidarın ilk dönemlerinde alan temizliği ile meşgul olmak zorunda kalındığını ve bir çok özgürlüklerin uygun zamana kadar bekletildiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok iddialı bir şekilde söylüyorum. Sayın Başbakanımıza, başbakanlığı döneminde geçen sene uluslararası medya tarafından yapılan saldırılara 'bir cevap olsun' diye söylüyorum. Türkiye, gerçek demokratikleşme hamlelerini son bir kaç yıl içinde gerçekleştirebildi. Hangi kriteri alırsanız alın. Asker sivil ilişkisi son yıllarda normalleşti. 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde e-muhtıra verilmesi söz konusu iken, bakınız bu sene cumhurbaşkanlığı seçiminde silahlı kuvvetlerimiz, demokrasiye tam bir saygı içinde kendi görevini yaptı. Kimse de e-muhtıra vesaire beklentiler içine giremedi. Siyasi özgürlükler açısından bakınız, daha 2008 yılında ülkenin iktidar partisi, en büyük partisi kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı. Ama 2010 referandumu ile bütün bunlar, tarihe gömüldü. Siyasi partilerin ve siyasi faaliyet özgürlükleri son yıllarda teminat altına alınabildi."
"MİRASI DAHA İLERİ SAFHALARA TAŞIMAYA KARARLIYIZ"
Davutoğlu, özgürlük alanlarının genişletilmesi, derinleştirilmesi ve yaygınlaştırılması ve demokrasinin kökleşmesi anlamında şimdiye kadar edindikleri mirası daha ileri safhalara taşımaya kararlı olduklarını aktararak, "Demokrasi ancak ve ancak millet iradesini hayata geçirdiği zaman anlam taşır. Burada sandığı hafife alanlara, temsili demokrasiyi yok sayarak, sanki sandık dışında demokrasi varmış gibi tavır takınanlara cevap mahiyetinde söylüyorum: Bu millet ne zaman başı dara sıkıştığında, ne zaman özgürlük alanları daraldığında sandığı bekledi. Hiç ümitlenmesinler ve heveslenmesinler. Sandığı namusu gibi gören bu milletin emanetine sadık kalacağı, yani sandığın millet iradesinin hafife alınmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz" dedi.
"AMİR OLAN MİLLETTİR"
AK Parti iktidarının en büyük devriminin 'milli irade' olduğunu, daha önce iktidara gelen hükümetlere 'siz yol, baraj, altyapı çalışmaları yapın' denildiğini aktaran Davutoğlu, başbakanların baraj ve yol kralı ilan edildiklerini anımsattı. Davutoğlu, şunları kaydetti:"Ama zinhar güvenlik alanına, istihbarat alanına, dış politikaya, makro ekonomik ilişkinin uluslararası boyutuna girmeyin. O devlet meselesidir' denilmiştir. Sanki, devlet ile hükümet ayrı mevkilermiş gibi. Sanki devlet ile hükümet birbirine alternatifmiş gibi. Ama AK Parti iktidarında her mesele o yetkiyi alan hükümet tarafından ve Sayın Başbakınımız tarafından kullanıldı.
Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasında, "yeni anayasa" konusunu kendilerine bir emanet gibi tevdi ettiğini söyledi.
Demokratikleşme hamlesinin en ileri düzeye, demokrasinin evrensel standartlara ulaşması ve özgürlükçü bir demokrasi haline gelebilmesi için yeni anayasaya ihtiyaç olduğuna işaret eden Davutoğlu, yeni anayasanın özgürlükçü ve demokratik karakteriyle yeni Türkiye'nin önünü açacağını vurguladı. Davutoğlu, partililere "İnşallah 2015 seçimlerinde anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip olacak mıyız" ve "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, ilk defa millet tarafından seçilenlerin yaptığı bir anayasaya sahip olacak mıyız" diye sordu. Salondakilerin "Evet" sözü üzerine Davutoğlu, "Bu bir teminattır, bir ahitleşmedir" dedi.
Siyasi alanda bir konuya daha dikkat çekmek istediğini belirten Davutoğlu, şunları dile getirdi:
"Cumhurbaşkanlığı makamı ile Başbakanlık makamı arasında, ikisi de seçilmiş olmak dolayısıyla, ihtilaf çıkmasını bekleyenlere, buradan bir kez daha cevap veriyorum. Millet iradesine dayanan makamlar arasında ihtilaf çıkmaz. Milletten gücünü alanlar arasında, hele dava arkadaşları arasında hiçbir zaman ihtilaf çıkmaz, hiç heveslenmesinler. Seçilmiş cumhurbaşkanı ve seçilmiş başbakan el ele, omuz omuza, birlikte yeni Türkiye'yi inşa edeceklerdir. Biz bunun hizmetkarıyız, bu yolda yürümeye kararlıyız."
"PARALEL DEVLET', FETRET İSTEYEN BİR YAPIDIR"
AK Parti hükümetleri döneminde devletin ve bürokrasinin restorasyondan geçtiğine işaret eden Davutoğlu, Osmanlı Devleti'nde Fetret Dönemi'nde devletin hem coğrafi hem de otorite olarak parçalandığını belirtti. "AK Parti iktidara geldiğinde devlet içine nüfuz etmiş çeteler, mafyalar, cunta heveslileri ve üçlü koalisyonun her bir bakanlığı, neredeyse bir Anadolu beyliği gibiydi" diyen Davutoğlu, bakanların birbirleriyle görüşemediğini, hükümetin toplanamadığını, her bakanlığın kendi kararını aldığını ifade etti.
AK Parti iktidarıyla devletin büyük bir restorasyon ve ihya sürecinden geçtiğini vurgulayan Davutoğlu, bununla birlikte devletteki karar alma yeteneğinin geliştiğine dikkati çekti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Ama şimdi o geçmiş vesayetler bittikten sonra yeni vesayet türleri çıkmaya başladı. 'Paralel devlet' yapısı denilen yapı, aslında fetret isteyen bir yapıdır. Geçen sene, Gezi olaylarından bu yana onların yayın organlarında tek bir olumlu haber göremezsiniz. 17 Aralık'tan, 25 Aralık'tan bu yana isterler ve beklerler ki kriz çıksın. Ekonomi tarumar olsun. AK Parti içinde ihtilaf çıksın, bazı milletvekilleri istifa etsinler.
30 Mart'ta Dışişleri Bakanlığını dinlenerek, Dışişleri Bakanlığının sırları üzerinden saldırıya maruz bırakıldık. Sürekli olarak bir kampanya yürütüldü. Kampanyanın hedefi AK Parti değil. Kampanyanın hedefi AK Parti'nin son 12 yıl içinde gerçekleştirdiği büyük birikimdi. Buradan bir kez daha, Sayın Cumhurbaşkanımızı teyiden söylüyorum, hiçbir şekilde, kim ve ne niyetle olursa olsun, devlet otoritesinin parçalanmasına bir daha izin vermeyeceğiz."
"DEVLETİ ELE GEÇİRMEK İSTEYEN ZİHNİYETE İZİN VERİLMEYECEK"
Bürokraside aranacak tek niteliğin ehliyet ve liyakat olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Eskiden bazı locaların yaptığı şekilde, şimdi de paralel devlet yapılanması içinde, o networkler üzerinden bürokrasiyi ele geçirmek, daha sonra da ele geçirilen bürokrasi üzerinden milletin seçtiği siyasi otoriteye şantaj yapmak açık bir ihanettir. Millet, otoritesini sadece seçtiği insanlar üzerinden kullanır" değerlendirmesini yaptı.