1.Uluslararası Türk-Ermeni ilişkileri ve Büyük Güçler Sempozyumu”nda açılış konuşmasını yapan Bilkent Üniversitesi ve Paris-Dauphine Üniversitesi Profesörü Güvenen, büyük oranda, gücün yönlendirdiği bir dünyada yaşadığımızı, Ermeni meselesinin de bu gücün ürettiği bir sorun olduğunu söyledi ve bu konuda yaşanan bilgi kirliliğine dikkati çekti.
“Tarih, büyük güçler,dünya dinamikleri , bilgi tahrifatı ve karar sistemleri” konulu konuşmasında Güvenen, insan doğasındaki üç temel içgüdünün ancak güçlü olmakla hayatta kalınabileceği bağlantısını getirdiğini ifade ederek fertler, kurum ve topluluklar, devletler ve uluslararası etkileşimde gücün varlığına ve nasıl hareket ettiğine dikkat çekti.
Güvenen, mevcut dünya düzeninin “İnsan Merkezli” bir dünya düzeni olmadığını, güç ekseninde hareket eden “Hegemonya-Dominasyon” ve “Rekabete” dayalı bir sistemin hüküm sürdüğünü, birçok uluslararası sorunun da bu yapının bir parçası olduğunu ifade etti.
ŞİRKETLER DÜNYAYI YÖNETİYOR!
“En büyük 3 şirketin gelirleri 400 milyar doların üstünde, oysa ki IMF’in 2010 Raporuna göre 181 ülkeden sadece 27 ‘sinin GSYİH’si bu değerin üstünde” diyen Güvenen, Uluslarüstü firmaların dünyada teknoloji ve ürün patentlerinin yüzde 90’ını ve dünya ticaret hacminin yüzde 70’ini ellerinde bulundurduğunu anlattı.
3 MİLYAR İNSAN GÜNDE 2 DOLAR HARCIYOR!
3 milyar düzeyinde insanın günde 2 doların altında gelirle yaşamak durumunda olduğunu anlatan Güvenen, 6,7 milyar nüfuslu bir dünyada, gelir dağılımı başta olmak üzere, temel sorunlara, dünya düzeyinde, barışçı ve maksimum bir katılımla çözüm sağlama gerçekleşmediği sürece, uluslararası terörizm, kıtalar arası ve ülkeler arası yasadışı göç, uyuşturucu kaçakçılığı vb., önemli sorunlara çözüm üretebilme olasılığının çok zayıf olduğunu ifade etti.
TOPLAM BİLGİNİN YÜZDE 97’Sİ BİLİMSEL DEĞİL!
“Toplam bilgi sisteminin bilimsel nitelik taşıyan oranının yaklaşık yüzde 3’ler düzeyinde olduğunu belirtmek önemli bir hata payı taşımamaktadır” diyen Güvenen, bilimsel nitelikte bilginin de hata payları taşımasının doğal olduğunu söyledi. Güvenen şöyle devam etti:“Bu hataların bir kısmı, araştırmacının dürüst, yansız yaptığı değerlendirmelerden kaynaklanmaktadır. Bir kısmı ise, ‘bilgide tahrif’ kapsamına girmektedir. Bu kapsamda sistemi yönlendiren en belirgin açıklayıcı değişken, güç ve paranın gücünün yönlendirdiği sosyo-ekonomik sistemlerdir. Toplam bilgi sisteminin yüzde 3 dışında kalan büyük oranı bilimsel nitelik taşımayan bilgidir ve temelde güç ve paranın gücünün yönlendirdiği bir bilgi sistemidir.
BİLGİ KİRLİLİĞİ...
Haber, veri, istatistik, bilgi genelde hata payı olmayan ya da ‘doğru’ şeklinde algılanmaktadır. Veriler, bilgiler, istatistikler, gerektiği düzeyde incelenmeden araştırma, yorum ve karar sistemlerinde kullanılmaktadır. Bu hususun yarattığı tahribat ve yanılma ulusal ve küresel düzeyde çok dikkatle araştırılması gereken bir olgudur. Bilim metodolojisinde, “hermeneutics” (ilk kaynağa gitme) temel bir kuraldır. ‘Bilgi kirliliği’, çevre kirliliği kadar ciddi bir konudur ve hassasiyetle değerlendirilmesi, çözüm üretilmesi gerekir.”