Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Irak Şii Vakfı Divan Başkanı Alaa Abdulsahib Hüseyin El- Musavî ve beraberindeki heyet ile makamında görüştü.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, görüşme esnasında, İslam ümmetin bir bütün olduğunu vurgulayarak Ramazan öncesinde İslam dünyasına birlik çağırısında bulundu. Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Şia’nın İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade eden Başkan Görmez, “Kur’an’da ne Sünnîlik var, ne Şiîlik var. Kur’an’da sadece Müslüman olduğumuz var” dedi.
Başkan Görmez, İslam dünyasında “mezhep savaşı” adı altında yaşanan gerilimlere temas etti. İslam müesseselerinin, eğitim kurumlarının ve İslam âlimlerinin, kardeşliği yeniden inşa etmek üzere çalışmak zorunda olduklarının kaydeden Başkan Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“MEZHEPLERE OLAN MENSUBİYETİMİZ, İSLAM’A OLAN MENSUBİYETİMİZİN ÖNÜNE HİÇBİR ZAMAN GEÇMEMELİDİR”
“Iraklı kardeşlerimiz çok büyük imtihanlardan geçtiler. Çok büyük bedeller ödediler. Önce zalim bir yönetim altında, dikta rejiminin gölgesinde uzun seneler geçirdiler. Sonra, çok acı işgallerle karşılaştılar ve bu işgaller döneminde yüzbinlerce kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlar canlarını kaybettiler. Tam bütün bunları geride bırakarak kendi ülkelerini yeniden özgür bir biçimde inşa etmeye başladıklarında bu sefer daha büyük fitnelerle karşı karşıya kaldılar. Ben kesinlikle “mezhep çatışması” demiyorum. Siyasi ve ideolojik güç kavgalarının, çıkar çatışmalarının kendisini mezhep görüntüsü altında ortaya çıkardığı kavgalar olduğunu düşünüyorum. Çünkü mezheplerimiz İslam’ı anlamak için başvurduğumuz mekteplerimizdir. Yoksa mezhebe mensubiyetimizi, İslam’a olan mensubiyetimizin önüne geçirdiğimizde en büyük fitneyle karşı karşıya kalırız. Mezheplere olan mensubiyetimiz, İslam’a olan mensubiyetimizin önüne hiçbir zaman geçmemelidir. Ayrıca tekfirci bir düşünceye dönüşmesi, bugün İslam dünyasını saran en büyük tehlikedir.”
“YERYÜZÜNDE, İNSANLARI KATLETMEYİ CİHAT ZANNETMEK KADAR BÜYÜK BİR DALALET OLAMAZ”
İnsanların kendisi gibi düşünmeyenleri tekfir etmesi ve tekfir ettiği insanları katletmesini cihat zannetmesi kadar büyük bir dalalet yeryüzünde olamaz. Bugün bilhassa, önce Suriye’de sonra Irak topraklarında ortaya çıkan ve tamamen cehalet üzerine bina edilen bu tekfirci düşünceyi, Şiisi ve Sünnisiyle yeryüzündeki bütün Müslümanların tel’in etmesi lazım. Bu aynı zamanda, başka dünyalarda da İslam’a karşı bir nefret, öfke ve korkunun bir sebebi olarak görülüyor. Farklı mezheplere mensup insanların birbirlerinin camilerini tahrip etmesini, bombalar patlatmasını, insanlar katletmesini, İslam tasavvuruna sahip bir insanın kabul etmesi mümkün değildir. Bu manzarayı gören herhangi bir Şii veya Sünni alimin, bu manzaralardan dolayı kalbinin incinmemesi mümkün değildir.
“İSLAM, BUGÜN DÜŞMANLARINDAN ÇOK, CAHİL MÜNTESİPLERİNİN TAARRUZUNA UĞRAMIŞTIR”
Bugün İslam coğrafyasında çok ciddi güvenlik sorunları var. Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de ve İslam dünyasının farklı pek çok yerinde güvenlik sorunları var. Fakat bugün daha kötü bir şey yaşıyoruz. Dünyada İslam’ın bir güvenlik sorunu var. Çünkü İslam bugün düşmanlarından çok, cahil müntesiplerinin taarruzuna uğramıştır. Bugün azılı düşmanları ile cahil mensuplarını mukayese ettiğimizde, cahil mensuplarının verdiği zarar, azılı düşmanlarının verdiği zararın önüne geçmiştir. İslam kendisi güven sorunuyla karşı karşıya kaldığında, Şii veya Sünni demeden bütün alimlerin, müesseselerin ayrı değil, yan yana durarak, birbirlerinin ellerini tutarak, hiç bırakmamaları gerekmektedir. Çünkü İslam’ın selameti, güvenliği ortadan kalkınca, Ehl-i sünnet de Ehl-i Şia’da hep birlikte zarar görürüz.
“İSLAM DÜNYASINDAKİ AYRIŞMALARI ORTADAN KALDIRMAK ÜZERE GAYRET GÖSTERİYORUZ”
Biz DAİŞ’in gerçekten acımasız katillerinden sonra, geçen sene Ramazan ayında İstanbul’da yüz elli âlimden oluşan bir toplantı yaptık. Irak’tan, İran’dan, Lübnan’dan ve dünyanın farklı ülkelerinden Şiisiyle Sünnisiyle bütün âlimler bir araya geldik. Bütün bu âlimlerle birlikte “mezhep ihtilafı” adı altında ortaya çıkan fitneyi ve tekfirci düşünceyi İslam dünyasından nasıl kaldıracağımızı aç gün boyunca istişare ettik. Yüz elli kişilik âlimlerden, on kişiden oluşan bir Daimi Temas Grubu oluşturuldu. Bunun için İstanbul’da bir merkez oluşturduk. Bu on kişilik heyet içinde İran’dan ve Irak’tan çok değerli iki Şii âlim de var. Çeşitli toplantılar yaptık, tüzüğünü hazırladık. Şimdi hep birlikte bu ihtilafın yaşandığı yerlere, ziyaretler gerçekleştirerek, bu fitneyi ortadan kaldırmak için çaba göstereceğiz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca gibi o yolda olmak istiyoruz. Bu ziyaretinizi bu çerçevede değerlendiriyorum. Ziyaretinizden çok büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum.”
“İSLAM ÂLİMLERİNİN ÖZELEŞTİRİYE İHTİYACI VAR”
Kalbimiz, kapılarımız, daima Irak’ta veya İran’da ve dünyanın bütün yerlerinde bulunan kardeşlerimize açıktır. Ancak İslam dünyasında hepimizin, bütün âlimlerin çok ciddi bir özeleştiri yapmaya ihtiyacı var. Yapılan bir hareket İslam’a zarar veriyorsa hep birlikte İslam’a zarar veren şeylere karşı işbirliği halinde olmalıyız. Mezheplere olan mensubiyetimiz, İslam’a olan mensubiyetimizin önüne geçmemelidir. Bunun için çok güçlü işbirliğine ihtiyaç var. Kalbim dolu ve yaralı. Siz oralarda belki, bedenlerinizle daha büyük acılar yaşıyorsunuz. Ama biliniz ki, biz de burada, orada yaşadığımız bütün acılarınızı iliklerimize kadar hissediyoruz.
EL- MUSAVÎ: “İSLAMÎ KESİMLERİN BİRLİK İÇİN GAYRET GÖSTERMELERİ ASLOLAN GÖREVLERİDİR”
Irak Şii Vakfı Divan Başkanı Alaa Abdulsahib Hüseyin El- Musavî de Başkan Görmez’i ziyaret ettiklerinden dolayı mutlu olduklarını belirterek teşekkür etti. “Açıkçası, beynimizdeki fikirleri, düşünceleri dile getirdiniz ve bu dilinizden akan sözlerin samimi ve kalpten çıkan sözler olduğuna inanıyoruz.” diyen Musavî şöyle devam etti:
Bütün İslamî kesimlerin ve mezheplerin birlik için çalışmaları aslolan görevidir ve olması gereken odur. Ancak bu taraflı duruş ve mezhepçilik, geçici ve belirli bir süre içinde olan dönemdir. Bu dönemlerde, hepsi aynı unsuru taşıyan, tekfiri düşünceye sahiptir. Müslümanlar tarih boyunca bu tür olayların üstesinden gelerek, bu olayları yok etmiştir.”
“Yıllardır yaptığınız bütün çalışmaları, birlik olmak konusunda yaptığınız çalışmaları takip ediyoruz ve bu konuda Allah’tan başarılar diliyoruz. Müslümanlar arasındaki bütünleşme için sizinle, İslam dünyasındaki kurumlarla devamlı irtibat haline, işbirliği kurarak, çalışmaların devam etmesi kanaatindeyiz.”