Erzurum'da görev yapan hekim ve sağlık çalışanları, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto etmek için sessiz yürüyüşlerini 42’nca haftada da sürdürdü
Tarihi Erzurum Kalesi etkinlik alanında bir araya gelen sağlık çalışanları, Türk ve Filistin bayrakları eşliğinde taşıdıkları döviz ve pankartlarla yürüdü. Burada grup adına basın açıklamasını İntörn Doktor Muhammet Haçyanoğlu yaptı.
Muhammet Haçyanoğlu, ‘’Türkiye'deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak sessiz yürüyüşümüzün 42. haftasında yeniden Gazze'yi hatırlamak ve hatırlatmak için bir araya geldik. Bizler sebat etmeyi, sabretmeyi Filistinlilerden öğrenmeye çalışan sağlık çalışanlarıyız. 42 haftadır her cumartesi meydanlarda oluşumuz bundandır. Sizleri de bu vicdan nöbetine bekleriz.
Gazze topraklarında devam eden soykırım niteliğindeki katliamların üzerinden üç nesil geçti. kuşaktan kuşağa kan, gözyaşıyla birlikte cesaret ve fedakârlık da taşındı. Terörist İsrail ordusu ve çıkarcı iki yüzlü işbirlikçileri; 3 nesildir yaptıkları katliamları son 10 ayda soykırım seviyesine çıkardı. Vatanperverliğin, imanın, sabrın ve şerefin en duru timsali olan kardeşlerimize yönelik gerçekleştirdikleri kelimelerle tarif edilemez derecede acı. Şu herkesçe bilinsin ki gayrimeşru işgalcilerin meşru müdafaa hakkı yoktur. bir kız çocuğunun saçlarını döken keder, 4 yaşındaki çocuğa kalp krizi geçirten korku bu köhne dünya sisteminin yanına kâr kalmayacaktır. Temennimiz bu sistemin belâsını millet-i İslâm’ın elinden bulması yönünde, azim ve gayretimiz de buna katkımızın olmasına yöneliktir. Küresel güçlerin yuvalandığı devletler dünyanın en büyük katilini alkışlar eşliğinde ülkelerinde ağırlarken, çıkarlarına göre ülkeler zalimin etrafında dört dönerken; güçsüz ülkelerin sessizliği, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” tavrı insanoğlunun bencilliğinin portresini oluşturmaktadır. Sözüm ona evrensel insani değerlerin, insafsız ve infazsız uluslararası hukukun ne denli cılız ve afaki olduğu apaçık ortadadır. İnsani ve gayrı insani olanın ne olduğunu keyfi buyruklarla belirleme gafletini üzerimizden atmanın zamanı gelmiştir. Zira insana yaraşanın ne olduğunu insanı yaratan bilir. Bu devran ancak Allah’ın düzeniyle düzelir. Bizler iş ahlakını peygamberimizden ve onun yıldız ashabından öğrenirsek sektörlerimizde güçleniriz. Herkes işini iyi yaparsa ama bunu kendi çıkarları için değil parayı ve gücü elinde bulunduran zalimlerden dünyanın iplerini almak için yaparsa işte o zaman bir bahar gelecek kardan aydınlık.
İsrail’i ve onu meşru gören çürümüş insan müsveddelerini lanetlediğimizi ve her alanda boykot ettiğimizi ilan ediyoruz. özellikle meslektaşlarımızın reçetelerinde, hastanelerde ve eczanelerdeki ilaç alımlarında tercihin yerli olandan yana olması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. eczacısına “ben yerli muadillerini istiyorum evladım” diyen her teyzenin her dedenin de ilaç alanındaki boykota katılabileceğini hatırlatıyoruz.Tüm devlet kurumlarını, işletme sahiplerini ve halkımızı aktif boykota ve milli sermayeye destek çıkmaya davet ediyoruz. Boykot ürünlerine elimizi uzatırsak şehit olan her bir çocuğa ihanet etmiş olacağımızı bilmeliyiz. evlatlarımıza yerli malı bilincini kazandırmalı, boykotu nesilden nesle aktarmalıyız. Zulme karşı durmak ve hakkı söylemek bu dünyada evlatlarımıza bırakabileceğimiz pek şerefli bir mirastır.Fakat daha da şereflisi dün istiklâl harbinde, Bosna’da, Karabağ’da; Bugün Suriye Ve Kuzey Irak’ta olduğu gibi yarın Filistin’de, Doğu Akdeniz’de Ve Doğu Türkistan’da vaadi dolan hak sözlerimizin yerini tetiğe bırakmak olacaktır" diye konuştu.
Grup yapılan duanın ardından sessizce dağıldı.