ERZURUM(GHA) – Makina Mühendisleri Odası Erzurum Temsilcisi Nejmi Furunci, yetersiz altyapının, şehir sellerinin meydana gelmesine ve bu sellerin artmasına neden olacağını söyledi.
MMO Erzurum İl Temsilcisi Nejmi Furunci, sel ve su baskınlarının yaşanmaması için altyapı uyarısında bulundu. Sellerin, heyelanların ve çığların neden oldukları afetler ile birçok yaşamı tehlikeye atıp ağır ekonomik kayıplara yol açtığının altını çizen Furunci, “Bunlar doğal olaylardır, fakat doğru önlemlerle oluşma ihtimalleri ve yaratacakları etkiler azaltılabilir.” dedi.
Dünyada süregelen doğa olaylarının, yaşamı önemli ölçüde etkilediğinde doğal afet olarak nitelindirildiklerini anlatan Furunci, “Örneğin, kuraklık, çölleşme, su seviye yükselmeleri, heyelan, çığ ve seller, orman yangınları, tarımsal zararlılar, vb. hava şartları ile yakından ilişkisi olan doğal afetlerdir. Yağışlar, şiddetli yerel fırtınalar, tropikal fırtınalar, fırtına kabarması, şiddetli kış şartları, kırağı, don, vb. ise hava şartları tarafından direk olarak oluşturulan afetlerdir. Meteorolojik şartlar ile doğrudan ve dolaylı olarak ilişkili olan doğal afetlerin tümü, meteorolojik afetler veya meteoroloji karakterli doğal afet olarak bilinir. Sel ve kuraklık, hidrolojik veya hidro-meteorolojik afetler olarak da adlandırılır.” diye konuştu.
Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afetin 28 tanesini meteorolojik afetlerin oluşturduğunun görüldüğünü aktaran Furunci, “Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de değişmektedir. Örneğin, Akdeniz Bölgesi’nde doğal afetler kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar, donlardır. İlimiz Erzurum’da ise en sık görülen meteoroloji karakterli doğal afetler ise dolu, sel, taşkın, don, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır. Dünya Meteoroloji Örgütü’ne (WMO) göre sadece 1980'li yıllarda dünyada 700 bin kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmiştir.” şeklinde konuştu.
ERZURUM HALKI DOĞAL AFETLERE KARŞI 7 KAT DAHA SAVUNMASIZ
Küresel iklim değişiminden dolayı son yıllarda sadece tropiklerdeki fırtınaların sayısı ve şiddetinde artış olmadığını, Türkiye gibi tropiklerin dışındaki ülkelerde ise, şiddetlenen gök gürültülü sağanak yağışlardan dolayı, şehirlerdeki ani sellerin sayısı ve şiddetinde artışlar yaşandığına dikkati çeken Furunci, “Artık deprem ve sel gibi tehlikeler, hızla artan çarpık yerleşim bölgelerinde daha fazla afete dönüşebiliyor. Yapmış olduğumuz araştırmalarda ilimizde 1990 ile 2000 arasında meydana gelen doğal afetlerin sayısının, 1900 ile 1940 yıllarında meydana gelenlerden 7 kat daha fazla olduğunu saptadık. Yani, ilimiz insanı afetlere karşı 7 kat savunmasız hale gelmiştir.” diye konuştu.
FURUNCİ, ERZURUM’DA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERİ SIRALADI…
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, Türkiye'de ve Erzurum’da peş peşe gelen şiddetli sağanaklar veya uzun süren hafif yağışlar sonucu oluşan taşkınlar ile birlikte sık sık seller görüldüğünü hatırlatan Furunci, bunlardan dolayı büyük ekonomik kayıplar yaşandığını ifade etti. Furunci, “21 Mayıs 1998 Batı Karadeniz, 23 Mayıs 1998 Hatay selleri Türkiye’de oluşan ilk seller değildir ve sonuncusu da olmayacaklardır. Daha önceleri de, örneğin,18 ile 20 Haziran 1990’da Trabzon, 16 ile 17 Mayıs 1991’de Doğu Anadolu, 25 ile 26 Ağustos 1982’de Anakara, 1994’de Marmaris, 1995 İkitelli, Senirkent, Rize ve 4 Kasım 1995’de İzmir’de korkunç sel felaketlerini yaşamıştık. Sadece 1995 sellerinde 150 kişiyi kaybettik.En son olarak Ankara’da yaşadık.” dedi.
Taşkınların ve caddelerden akan suların nedeninin altyapıya duyarsız yaklaşmanın ürünü olduğuna vungu yapan Furunci, “İlimizde, emici yapıya sahip olan toprak, ya yollar ile ya da damlar ile kaplanmış, yeşil alanlar ihmal edilmiş ve emici sistem akıcı hale dönüştürülmüş.
Makine Mühendisleri Odası Erzurum İl Temsilciliği olarak uyarıyoruz; Alt yapımızı buna göre yenilemez isek, kolektörlerimizin çapını genişletmez isek, içlerine dolan atıkları zamanında temizlemez isek;10 yıl sonra ilimizde yetkililerin görünür felaketleri doğal afet şeklinde sunma çabasına şahit olmanın ötesine geçmeyecektir.” ifadelerini kullandı.