BURAK KÖSE (İHA) - Erzurum Folkloru üzerine araştırmalar yapan Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen eskiden Erzurum da hanımların kocalarına, kocalarınsa kadınlarına nasıl seslendiklerinin anlattı.
‘’Erzurum ve çevresinde kadınlar kocalarını çağırır veya seslenirken daha çok onların huyları ve davranışlarına yönelik sıfatlar kullanırlardı’’ diyen Sezen’in verdiği örnekler ise şöyle;
‘’akıllı, akılsız, angıt, (vurdumduymaz) arsız, babamın gelini, bahdavar (talihli) beg, bele bah, çığız, (oyun bozan) cinli, çirkin, çorli, (hastalıklı) dadaş, deli, densiz, derdi yok, er (er kişi) geven, (deve dikeni) gırgıt, (cimri) güleş, (güler yüzlü) hacı, herif, hoyrat, (çirkin) hozan, (sürülmemiş tarla) şergada, (geçimsiz) tosbağa. (kaplumbağa)
Erzurum da ki çevre köy ve ilçelerinde folklor (halk bilimi) üzerine araştırmalar, gözlemler, tespitler ve derlemekler yapan Sezen’in ortaya koyduğu bu çağırma (seslenme) biçimlerinin tamamı olmasa bile bir kısmı hala yöresine göre kullanılmakta ve işitilebilmektedir.
Sezen’in tespit ettiği, kocaların hanımlara seslenirken ki kullandıkları sıfatları ise şöyle;
‘’akıllı, alem, avrat, bayan, beynamaz, birtanem, canım, ceylanım, çocukların anası, densiz, dilbaz, dilber, evden uşaklar, evün direği, evümün güli, felek, gız gari, gönlümün tahti, güzel, gözüm, gözümün çırası, gözümün nuru, gülüm, gülperi, hatun, hayatım, hele buraya bah.’’