TOBB Mart ayı Kurulan ve Kapanan Şirket verilerini paylaştı. Aylık sayıları içeren verilere göre Erzurum’da Mart ayında 25 şirket kurulumu gerçekleşti. Kurulan şirket sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12 oranında geriledi.
ERZURUM MART 2024
TOBB verilerine göre Erzurum’da ay içinde 25 şirket, 2 kooperatif ve 7 gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu gerçekleşti. Dönemde 4 şirket, 1 kooperatif tasfiye işlemi gördü, 6 kooperatif ve 10 gerçek kişi ticari işletmesi ise faaliyetine son verdi.
ERZURUM MART 2023
Erzurum’da 2023 Mart ayında 28 şirket, 3 kooperatif, 7 gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu gerçekleşmiş, dönemde 4 şirket, 3 kooperatif tasfiye işlemi görmüştü. 2023 Mart ayı kaydında 17 şirket ve 12 gerçek kişi ticari işletmesi ise kapanmıştı.
KUDAKA BÖLGESİ
Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerini kapsayan KUDAKA İstatistik Bölgesinde ay içinde 35 şirket, 2 kooperatif ve 8 gerçek kişi ticari işletmesi faaliyete geçti. Mart ayı düzeyinde 8 şirket ve 1 kooperatif tasfiye işlemi gördü, 2 şirket, 6 kooperatif ve 12 gerçek kişi ticari işletmesi ekonomi dünyasından çekildi.
KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Ağrı, Kars, Ardahan, Iğdır, Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerini kapsayan Kuzeydoğu Anadolu İstatistik Bölgesinde Mart ayında 56 şirket, 3 kooperatif ve 28 gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu kaydedildi. Mart ayı düzeyinde 15 şirket ve 1 kooperatif tasfiye işlemi gördü, 6 şirket, 6 kooperatif ve 23 gerçek kişi ticari işletmesi kapandı.
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
14 ilin yer aldığı Doğu Anadolu Bölgesinde Mart ayında 195 şirket, 11 kooperatif ve 71 gerçek kişi ticari işletmesi kurulumu kaydedildi. Mart ayı düzeyinde 28 şirket ve 2 kooperatif tasfiye işlemi gördü, 25 şirket, 11 kooperatif ve 47gerçek kişi ticari işletmesi faaliyetini sonlandırdı.
ERZURUM’UN KURULAN ŞİRKET SAYISI PAYI
DOSİAD’ın TOBB verileri kaydında yaptığı hesaplamalara göre, Erzurum’un aylık düzeyde kurulan şirket sayısı KUDAKA İstatistik Bölgesi illeri toplamında yüzde 71,4, Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesi illeri toplamında yüzde 44,64, Doğu Anadolu Bölgesi illeri toplamında ise yüzde 12,82’lik dilim oluşturdu.
BÖLGE İLLERİ KURULAN ŞİRKET SAYISI DAĞILIMI
Erzurum Mart ayı düzeyinde Bölgede kurulan şirket sayısı bakımından 3’üncü sırada yer buldu. Bir aylık ölçütte Ağrı’da 11, Bingöl’de 7, Bitlis’te 9, Elazığ’da 24, Erzincan’da 9, Erzurum’da 25, Hakkari’de 6, Kars’ta 4, Malatya’da 39, Muş’ta 12, Van’da 40, Iğdır’da 6, Tunceli’de 3 şirket kuruldu. Ardahan’da kurulum kaydedilmedi.
ERZURUM 31’İNCİ SIRADA
Türkiye’de Mart ayında en fazla sayıda şirket kurulumunun kaydedildiği iller; Adana, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Mersin, Konya, Kocaeli, Gaziantep, Muğla, Diyarbakır, Hatay, Kayseri, Denizli, Manisa, Tekirdağ, Ş.Urfa, Sakarya, Balıkesir, K.Maraş, Samsun, Aydın, Eskişehir, Çanakkale, Van, Malatya, Mardin, Nevşehir, Afyonkarahisar, Trabzon, Ordu, Aksaray, Batman, Düzce, Adıyaman, Edirne, Yalova, Şırnak, Erzurum olarak açıklandı.
TOBB BÜLTENİ
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince hazırlanan Mart ayı Şirket kurulum bülteninde şunlar kaydedildi:
‘2024’ün ilk 3 ayında kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15,5 azaldı.
2024’ün ilk 3 ayında, 2023’ün ilk 3 ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 15,5 kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 35,2 oranında azalmış olup, kurulan kooperatif sayısı yüzde 0,7 artmıştır.
2024’ün ilk 3 ayında, 2023’ün ilk 3 ayına göre kapanan şirket sayısı yüzde 26,6 kapanan kooperatif sayısı yüzde 9,9 artmış olup, kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 10,2 azalış olmuştur.
YILLIK DEĞİŞİM
Kurulan şirket sayısında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22,4 azalış oldu.
Mart 2024’te, Mart 2023’e göre kurulan şirket sayısı yüzde 22,4 kurulan kooperatif sayısı yüzde 11,8 kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 47,4 azalmıştır.
Mart 2024’te, kapanan şirket sayısı 2023 yılının aynı ayına göre yüzde 15,6 kapanan kooperatif sayısı yüzde 29,1 oranında artmış olup kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 17,2 azalış olmuştur.
AYLIK DEĞİŞİM
Mart 2023’te kurulan kooperatiflerin sayısında bir önceki aya göre yüzde 0,4 azalış oldu.
Bir önceki aya göre kurulan şirket sayısı yüzde 12,2 kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 16,2 kurulan kooperatif sayısı yüzde 0,4 azalmıştır.
Bir önceki aya göre kapanan şirket sayısı yüzde 13,9 kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 31,5 azalmış olup kapanan kooperatif sayısında yüzde 36,5 artış gerçekleşmiştir.
2024 MART AYI GENEL GÖRÜNÜMÜ
Kapanan gerçek kişi ticari işletmesi sayısı, yapılan tebligatlarla ticari faaliyeti bulunmadığı tespit edilen gerçek kişi ticari işletmesinin kayıtlarının ilgili Ticaret Sicil Müdürlükleri tarafından Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 51. maddesine istinaden re’sen silinen işletmelerini kapsamamaktadır. Mart 2024’te 740 gerçek kişi ticari işletmesi re’sen kapatılmıştır. Ocak-Mart döneminde 3.948 gerçek kişi ticari işletmesi re’sen kapatılmıştır.
Mart 2024’te Ardahan’da şirket kuruluşu gerçekleşmemiştir.
Mart 2024’te kurulan toplam 9.014 şirket ve kooperatifin yüzde 86,2’si limited şirket, yüzde 11,3’ü anonim şirket, yüzde 2,6’sı ise kooperatiftir. Şirket ve kooperatiflerin yüzde 37,7’si İstanbul, yüzde 11,3’ü Ankara, yüzde 7,3’ü İzmir’de kurulmuştur.
SERMAYE
Mart 2024’te kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı, bir önceki aya göre yüzde 22,1 oranında azaldı.
2024 yılında toplam 30.292 şirket ve kooperatif kurulmuştur. Bu dönemde kurulan toplam 26.255 limited şirket, toplam sermayenin yüzde 76,8’ini, 3.335 anonim şirket ise yüzde 23,2’sini oluşturmaktadır. Mart ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı, Şubat ayına göre yüzde 22,1 oranında azalmıştır.
KOOPERATİFLER
Mart 2024’te şirket ve kooperatiflerin 2.963’ü ticaret, 1.235’i imalat ve 1.173’ü inşaat sektöründe kurulmuştur. 440 gerçek kişi ticari işletmesi ise inşaat sektöründe kuruldu.
Mart 2024’te şirket ve kooperatiflerin 2.963’ü ticaret, 1.235’i imalat ve 1.173’ü inşaat sektöründe kurulmuştur. Mart 2024’te kurulan gerçek kişi ticari işletmelerinin; 440’ı inşaat, 313’ü toptan ve perakende ticaret motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 121’i imalat sektöründedir.
Bu ay kapanan şirket ve kooperatiflerin; 628’i toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 259’u imalat, 179’u inşaat sektöründedir.
Bu ay kapanan gerçek kişi ticari işletmelerinin 565’i toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 200’ü inşaat, 141’i imalat sektöründedir.
KOOPERATİF TÜRLERİ
Mart 2024’te kurulan 231 Kooperatifin 155’i Konut Yapı Kooperatifidir.
Mart 2024’te kurulan 231 Kooperatifin 155’i Konut Yapı Kooperatifi 46’sı İşletme Kooperatifi, 9’u Turizm Geliştirme Kooperatifi olarak kurulmuştur.
ORTAK SERMAYELİ ŞİRKETLER
Mart 2024’te 623 adet yabancı ortak sermayeli şirket kuruldu.
Mart 2024’te kurulan 623 yabancı ortak sermayeli şirketin 368’i Türkiye, 33’ü İran, 16’sı Almanya ortaklı olarak kurulmuştur.
Kurulan 623 yabancı ortak sermayeli şirketin 62’si anonim, 561’i limited şirkettir. 2024 yılında kurulan şirketlerin 264’ü Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki toptan ticaret, 99’u İkamet amaçlı olan veya ikamet amaçlı olmayan binaların inşaatı ve 97’si İşletme ve diğer idari danışmanlık faaliyetleri sektöründe kurulmuştur. Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketlerin toplam sermayelerinin yüzde 64,1’ini yabancı sermayeli ortak payını oluşturmaktadır. ‘
ŞİMŞEK: "CARİ AÇIK YÜZDE 2.5'İN ALTINDA OLACAK"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bu sene Orta Vadeli Program'da yüzde 3.1 cari açık öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 2.5'in altında olacak" dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sakarya'nın Sapanca ilçesinde düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada, Merkez Bankası'nın para politikası konusunda önemli adımlar attığına dikkat çekti. Merkez Bankası'nın geleneksel sıkılaşmaya gitmeyerek, seçici kredi sıkılaştırması politikası uyguladığını söyleyen Bakan Şimşek, "Ayrıca miktarsal sıkılaşmaya gitti. Dolayısıyla faizin durduğu yere oranla para politikası daha sıkı bir durumda. Onun da altını çizmek istiyorum. Tabii geçen sene Türkiye çok büyük bir deprem yaşadı. Tedbirler alınmasaydı çok yüksek bir bütçe açığıyla karşı karşıya kalacaktık. Orta Vadeli Program'da milli gelire oran olarak yüzde 6.4’lük bir açık öngördük. Ama yılın sonunda daha yüksek gelir performansı sayesinde geçen sene biz açığı yüzde 5,2’de tutabildik. Bu açığın sadece 1,6 puanı normal açık, geriye kalan yani açığın 3’te 2’sinden fazlası aslında depremle ilgili yaptığımız harcamalardan kaynaklanıyor" dedi.
"Türkiye'nin büyüme potansiyeli güçlenecek"
Merkez Bankası'nın elini güçlendirmek, orta vadede yapısal dönüşüm ve yapısal reformlar için mali alan oluşturacaklarını ifade eden Bakan Şimşek, şoklara karşı da Türkiye'nin kırılganlığını azaltacaklarına dikkat çekerek, "Türkiye'nin genel anlamda borçluluk oranına baktığınız zaman yine gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının yarısından az. Türkiye'de özel sektör borcu, kamu sektör borcu, finansal sektörün borcu, reel sektörün borcu, hane halkının borcu, toplam borcun milli gelire oranı geçen sene yüzde 108. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 255, dünyada ortalama yüzde 331. Bunu niye ön plana çıkartıyorum? Çünkü şu anda küresel ekonominin önündeki uzun vadeli en önemli sorunlarından bir tanesi aşırı borçluluktur. Küresel faizlerin yüksek seyrettiği bir dönemde yüksek borçluluk büyümenin önünde önemli bir engeldir. Demografik yani yaşlanan nüfus da önemli bir engeldir. Türkiye'nin burada da önemli avantajları var. Dolayısıyla geçici olarak büyümede yavaşlama olabilir ama bizde hem büyüme potansiyeli güçlenecek hem de büyüme performansı dünyaya oranla orta uzun vadeli perspektifle çok güçlü bir şekilde seyretmeye devam edecektir" diye konuştu.
"Sıkı maliye, sıkı para politikası beraberinde kalıcı düşük cari açığı getirecek"
Bakan Şimşek, açıklamasına şöyle devam etti: "Sürdürülebilir cari açık aslında dezenflasyon programımızın ve yapısal dönüşümün bir çıktısı. Sürdürülebilir cari açıktan kastettiğimiz cari açığın milli gelire oran olarak yüzde 2.5'in altına çekilmesidir. Bu bize rezerv birikimi imkanı sağlayacak. Peki bunu nasıl yapacağız? Az önce de söyledim. Sıkı maliye, sıkı para politikası, beraberinde kalıcı düşük cari açığı getirecek. Altın ithalatında bir normalleşmeye doğru gideceğiz. Yenilenebilir enerjiyi önceliklendiriyoruz. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde artış var. Ve yeni bir sanayi politikasıyla birlikte Türkiye'yi katma değer zincirinde yukarı çekerek, Türkiye'nin cari açığını kalıcı bir şekilde sürdürülebilir bir patikada tutma hedefimizi gerçekleştireceğiz. Cari açık, uzun vadeli baktığımız zaman yüzde 4 civarı son 20 yılda, geçen sene çok farklı değil ama ufak bir fark var. Altının katkısı 2.3 puan yani yüzde 4'lük bir cari açığın yarısından fazlası altın ithalatından kaynaklandı. Bu sene Orta Vadeli Program'da yüzde 3.1 cari açık öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 2.5'in altında olacak."
"Nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte dışa bağımlılık büyük oranda azalmış olacak"
Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarından bahseden Bakan Şimşek, "Şu an itibarıyla Türkiye'de kurulu enerji kapasitenin yüzde 55’i yenilenebilir. Tabii yılın ilk aylarında hidroelektrik santrallerinin devreye girmesiyle birlikte üretimdeki payı çok daha yüksek, yüzde 80’ler civarı ama önümüzdeki 10 yıl içerisinde yaklaşık 100 milyar dolarlık yatırım olacak ve bunun sayesinde yenilenebilir pay artmış olacak. Nükleer de devreye girecek. Çünkü en son yapılan KOP 28’de nükleer enerji de temiz enerji kategorisinde sınıflandırıldı. Dolayısıyla nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte dışa bağımlılık büyük oranda azalmış olacak. Türkiye'de tabii son yıllarda özellikle Karadeniz’de doğal gaz, Gabar'da ilave petrol üretimi var. Önümüzdeki yıllarda belki ülkemizin yüzde 20-25 ihtiyacını Türkiye'den üretilen doğal gaz ve petrolden karşılayabileceğiz. Bizim şu an itibarıyla doğal gazda yerlilik payı yüzde 2'ler civarında, petroldeki pay da en son geçen sene yüzde 5’in biraz üzerinde. Bunun yüzde 15-25 aralığına çıkması tabii ki çok önemli bir fark oluşturacak. Ama bizim Orta Vadeli Program rakamlarımızda biz bu hususları dikkate almadık. Dolayısıyla orta vadedeki, Orta Vadeli Program'daki cari açıktaki iyileşme tamamen makro ekonomik politikalarla ilişkili olan iyileşmedir" şeklinde konuştu.
"Onlar kadar zengin değiliz"
İmalat sanayisinde Türkiye'nin iyi bir konumda olduğunu kaydeden Bakan Şimşek, "Türkiye'nin kişi başına milli gelirine oranla imalat sanayine baktığınız zaman aslında Türkiye çok iyi bir konumda. Yani Avrupa Birliği gibi hatta Avrupa Birliği'nde en önemli sanayi üssü olan Almanya'ya oranla bile kişi başı milli gelire oranla daha yüksek bir imalat sanayi katma değerine sahibiz. Ancak onlar kadar zengin değiliz. Peki neden? Çünkü katma değer zincirinde arzuladığımız yerde değiliz. O nedenle son 20 yıldır Türkiye'de çok güçlü bir ekosistem inşa ettik. Bu ekosistem sonuç vermeye başladı. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu sonuçlar çok daha netleşecek. Endüstri bölgelerinden teknoloji geliştirme bölgelerine, Ar-Ge merkezlerinden tasarım merkezlerine kadar Türkiye'de son 20 yılda muazzam bir gelişme var. Savunma sanayinde inovasyon ve teknoloji gelişir, oradan tabii ki diğer alanlara sirayet eder. Bütün dünyada böyledir. Türkiye şu anda çok güçlü bir şekilde savunma sanayiinde yüksek teknoloji ürünler üretiyor, ihraç ediyor ve şu anda devam eden 854 tane proje var. Dünyada savunma sanayi ihracatında geçen sene 11’inci sıraya yükseldik. Çok büyük ihtimalle önümüzdeki yıllarda ilk 5'e girmek tabii ki mümkün diye düşünüyoruz. Çünkü çok güçlü, çok hızlı bir ivme var. Dünya sanayi üretiminde aldığımız pay yükseliyor. Dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 1.1 civarı sanayideki aldığımız payın bunun biraz altında olması aslında katma değer zincirinde bir miktar daha yükselmemiz gerektiğinin çok net bir göstergesi. Önümüzdeki dönemde tabii ki Ar-Ge'ye öncelik vereceğiz. Ar-Ge harcamalarının yüksek teknoloji sektörlerine baktığınız zaman cirolarındaki payı yüzde 12’ye kadar yükseldi. Genel alanda Ar-Ge harcamalarımızın milli gelire oranı yüzde 1.3-1.4 arası ama bunu çok hızlı bir şekilde yüzde 2’nin üzerine taşıma konusunda da kararlıyız" ifadelerini kullandı.
"İlave adımlar atacağız"
Gayelerinin net ihracat katkısını pozitif yapmak olduğunu açıklayan Bakan Mehmet Şimşek, "Bunun için de bir yapısal reform gündemimiz var. Beşeri sermayenin güçlendirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kamu maliyesinde reform, yeşil ve dijital dönüşüm, sermaye piyasalarının dezenfeksiyonla birlikte bu zaten doğal olarak gelişecek ama biz de ilave adımlar atacağız. Bütün bunlar beraberinde ne getirecek? Verimlilik artışı geçecek. Türkiye'nin rekabet gücünü ve potansiyel büyümeyi artıracak. Dezenflansyona yardımcı olacak. Çünkü verimlilik kalıcı cari açıktaki iyileşmenin ve dezenflasyonun ana motoru olmalı diye düşünüyoruz. Peki bu program işe yarıyor mu? Bir programımız var, temennilerimiz var bu program çalışıyor mu? Evet. Program tam bir bizim planladığımız çerçevede çalışıyor. Bazı alanlarda öngörümüzden çok daha iyi çalışıyor. Bu programın bir döngüsü var. Rasyonel politikalar ve yapısal reformlar beraberinde yatırımcı getirecek" diye konuştu.
"Türkiye'nin risk pirimi düşecek"
Bakan Şimşek, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'nin risk primi 600-700 baz puan aralığından hızlı bir şekilde 300 baz puan civarına düştü. Bu program sayesinde bunun en az 150'lere inmesini bekliyoruz. Önümüzdeki bir iki yıl içerisinde hedefimiz bu. Bunu piyasa belirliyor ama biz doğru işler yapacağız. Doğru sonuçlar alacağız, ikna edeceğiz ve Türkiye'nin risk pirimi düşecek. Çünkü yurt dışından borçlandığınız zaman veya size kaynak sağlayan bankalar dışarıdan kaynak temin ettiğinde fiyatlamada önemli değişkenlerden bir tanesi tabii ki ülkenin primidir. Türkiye geçen ağustostan itibaren yani programın şekillenmesi ve yavaş konuşulmasıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere oranla çok daha iyi bir performans gösteriyor. Türkiye'nin getiri farkları risk primi gelişmekte olan ülkelere göre çok daha hızlı düşüyor. Bu da programın aslında kredible olduğunu, programın ciddi şekilde rağbet gördüğünü ve çalıştığını gösteriyor."
"Kur oynaklığı azaldı"
Ekonomide dengelenmenin başladığını da aktaran Bakan Şimşek, "Kur oynaklığı azaldı. Ekonomide dengelenme, konuştuğumuz bir konu. Tabii çeyrekler itibarıyla açıklanıyor. Çok büyük ihtimalle bu senenin ilk çeyreğinde net ihracatın katkısı pozitife dönüştü ama tabii iç talep ilk çeyrekte güçlü devam etti. Merkez Bankamızın da tespiti bu yönde. O nedenle ilave sıkılaşma adımları atıldı. Şimdi biz bu yılın ikinci yarısından itibaren iç talep yumuşarken, dış talepteki toparlanmayla birlikte net ihracat pozitife dönecek. Büyümede yumuşak bir süreç yaşayacağız, geçiş yaşayacağız. Bir miktar yumuşayacak ama büyüme makul düzeyde kalacak ve dezenfektan süreci başlamış olacak. İç talebin büyümeye katkısı 10 puandan fazla, net ihracatta 6 puanın üzerinde aşağı çekmiş. Büyüme düşük sayılır Türkiye'nin son 20 yıl ortalamasına göre ama bu büyümenin getirdiği ciddi bir enflasyonist baskı var, ciddi bir cari açık baskısı var. Dolayısıyla ekonomide dengelenme başladı. Programın çalıştığının en güzel göstergesi budur" ifadelerini kullandı.