Erzurum’da yürütülen dip tarih çalışmaları sonucunda, ovada ve dağ yamaçlarında birçok ören yerinin ortaya çıkarıldığı kaydedildi. Tarih kaynaklarına “Karina” adıyla geçen Erzurum’un, bu ismi genel kanıya göre ova ve bölgesinden dolayı aldığı tahmin edilirken, Med, Pers, Sasani gibi İranlı, Romalılar gibi de batılı devletlerin hakimiyetine giren şehrin, şimdiki yerinde kuruluşu ise Theodosiopolis dönemine rastladığı kaydediliyor.
//DİP TARİH ÇALIŞMALARI
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu, Erzurum’da Prof. Dr. H. Vary’nin başlattığı dip tarih çalışmaları sonucunda, ovada ve dağ yamaçlarında birçok ören yerinin ortaya çıkarıldığını bildirdi. Dip tarih çalışmalarının, Vary’den sonra Türk bilim adamları tarafından da yürütüldüğünü anlatan Konukçu, tarihi yerleşim yerlerinden birisinin de, Tufanç Köyü olarak bilinen Güzelova Mahallesi’nde ortaya çıkarıldığını belirtti. Güzelova’da ve çevresinde birçok tarihi ören yerinin, halen daha dikkat çektiğini ifade eden Konukçu, Ümidim, Yeşilyayla, Kırmızı Taş, Dumlu ve Güzelova örneklerinin, söz konusu yerleşim merkezlerine örnek olarak verilebileceklerini belirtti.
//ERZURUM TARİHİNE DERİN BAKIŞ
Güzelova’yı eskiden Erzurum’a bağlayan ve eski Dumlu yolunun geçtiği Köse Mehmet’in, Pasinler’i, Toy ören yeriyle Erzurum Ovası’na bağladığını aktaran Prof. Dr. Konukçu, “1916’da, Deveboynu yerine Toy-Köse Mehmed Geçidi’ni zorlayan Ruslar, buradan kış vakti Erzurum’a inmişlerdi. 1878 öncesi, Çobandede Tabyası da, 2. Abdulhamid zamanında. Bu boğazı kontrol etmek amacıyla inşa edilmişti” dedi.
Köse Mehmed’in, Tasmasor ve Müdürge bölgelerine doğru uzanan eski Dumlu-Erzurum yolu üzerinde, büyük bir sazlık bulunduğunun, Ermeni ve Grek kaynaklarında da yer edindiğini söyleyen Konukçu, “Bu bölgede, baharda karların erimesi ile gölün kapladığı alan Umudum, Yeşilyayla, Güzelova ve Müdürge’ye kadar genişliyordu. bilim adamlarının söylediklerine göre, o gölden hatıra kalan Erzurum yerleşmesi ise, Gölbaşı ve mahallesidir” diye konuştu.
//TARİHİ YERLEŞİM YERLERİ
Kendisinin yürüttüğü bir çalışma sonucunda, Müdürge ile Köse Mehmed yolu üzerinde, Kargapazarı dağlarının kolu olan Çobandede yükseltisinde büyük bir kalıntı alanının ortaya çıkarıldığını hatırlatan Konukçu, bu çalışmayı yapma nedenini ise, şöyle açıkladı: “Erzurum Kalesi ve tabyalar üzerinde araştırma yaparken, değerli hemşerimiz ve Erzurum milletvekilliği yapmış olan Vehbi Kocagüney’in, Erzurum Kalesi’ne ait eserindeki haritaları inceleme fırsatı buldum. O eserde, Kocagüney’in ‘eski şehir yeri’ diye ifade ettiği bir bölgeye takıldım. Eserdeki haritalardan yola çıkarak, işaret edilen bölgeye gittim. Bir duvar gibi yükselen dağ ve tepesine ulaştığımda, oldukça eski bir kültünün izleriyle karşı karşıya kaldım. Burası, Vehbi Kocagüney’in de işaret ettiği gibi, ‘eski şehir yeri’ne benziyordu. Dış kale erimiş durumdaydı, iç kale ise, inatla ayakta durmaktaydı” şeklinde konuştu.
//KONUKÇU’DAN ARKEOLOG VE SANAT TARİHÇİLERİNE ÇAĞRI
Blok kayalardan oluşan kale harabesinin, görünüş itibariyle çok eski zamanlara ait olduğunun anlaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Enver Konukçu, bu bölgede ilgili bilim adamlarının muhakkak bir araştırma yapması çağrısında bulundu. Konukçu, İlgili arkadaşlarımızın bu bölgede araştırma yapmaları zorunludur. Böylece, Erzurum Ovası’nı, bahar aylarında oluşan meşhur o gölü ve çevresindeki bazı bina kalıntılarının temelleri de ortaya çıkarılmış olunacaktır. Kim bilir, henüz geçmişi pek bilinmeyen bir eski Erzurum yerleşmesi veya şehri ile karşı karşıya da olabiliriz. Çeşitli araştırmalara ve bilimsel çalışmalara rağmen, geçmiş ve tarih konusunda bilmediğimiz o kadar çok ayrıntı var ki. Her biri, gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor” dedi.