10. Yüzyıl’da kaleme alınan, fakat yazarı bilinmeyen Hududü’l Alem isimli kitapta, Erzurum’la ilgili olarak çok önemli bilgilere yer verildiği öğrenildi. Hududü'l-Alem adlı eserin, Uluğ Bey'in kayıp bir kitabı araştırırken Ebu’l Fazl Gulpâyâgânî tarafından üçlü bir kitabın içinde bulunduğu belirtilirken, Rus Müşteşrik A.G. Toumansky’nin de, 1896 yılında kitapla ilgili olarak bir makale yazdığı kaydedildi. Hududü'l-Alem’in, Toummansky’nin ölümünden sonra Minorsky’e intikal ettiği ve Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi tarafından 1930'da Rusya’da yayınlandığı kaydedildi.
HUDUD-UL ALEM VE ERZURUM
“Alemin Sınırları” anlamına gelen kitapta, Erzurum’a ilişkin bazı bilgiler de yer alıyor. Erzurum için, “Fırat’ın kenarında ve kaynağının başında bir şehir” ifadesinin kullanıldığı kitapta, Arapların deyişiyle Erzurum’a ‘Kalikala’ adının verildiği ifade ediliyor. Hududü’l Alem isimli eserde, Erzurum için şu aktarımlarda bulunuluyor: “Kalikale bir şehirdir. İçinde sağlam bir kale vardır. Burada daima din uğruna savaşan gaziler bulunmaktadır. Kalikale’de tüccarlar da çoktur.”
“ERZURUM KALESİ ”
Erzurum’un Abbasilerin elinde olduğu dönemlerde yazılan kitapta, Tiflis, Kars, Ahlat, Malazgird ve Erzurum’da da yerli Müslümanların küçük beylikler teşkil ettikleri bilgisine ulaşılırken, yapılanmayla ilgili bazı tespitlere de yer veriliyor. Erzurum’daki Kale’nin, şehrin içinde kaldığına dikkat çekilen eserde, Erzurum’un dış surlar haricinde yerleşime açık olduğu kaydediliyor. İç ve dış kalenin, devrin şartlarına göre tahkimli olduğu, askerlerin kaldığı kale ve iç kalenin ise, daha sağlam yapıldığının kaydedildiği Hududü’l Alem’de, Erzurum Kalesi’ndeki askerler için de, “Sürekli İslamiyet için mücadele eden, savaşan gazilerdir.” ifadesi kullanılıyor.
Kitapta, savunma amaçlı tanımların yanında, Erzurum’un ticaret alanında da ön planda olduğuna dair bilgiler de aktarılıyor. Eserde, “Şehirde çok sayıda tüccarlar vardır. Bunlar muhtemelen Abbasiler (ki çoğu Kufe ve Şamlılar) Gürcüler ve Rumlar olmalıdır.” deniliyor.
ERZURUM, 10. YÜZYILDA EN ZENGİN KENTLER ARASINDA…
Hududü’l Alem’deki bilgilerle örtüşen geç devir Bizans kaynaklarının da, Erzurum’un bir ticaret merkezi olduğu yönündeki tespitlere yer verdiklerini anlatan tarihçiler, Erzurum’un yanı başındaki Karazlıların da, ticari bakımdan zengin olduklarının aynı kaynaklar tarafından dile getirildiğini belirtiyorlar. Bölgeden ve çeşitli diyarlardan gelen ticaretçilerin, Erzurum’da mal alıp sattıkları bilgisine, Hududü’l Alem’de de yer verilirken, Erzurum’un, bulunduğu coğrafyanın en zengin kentlerinden olduğunu, geç devir Bizans kaynakları da doğruluyor. Tarihçiler, Erzurum hakkında kaleme alınmış ve adı bilinmeyen çok sayıda eser olduğunu öne sürerek, söz konusu eserlerin, Erzurum’un çeşitli özelliklerini gün yüzüne çıkaran bulunmaz bir hazine olacağını kaydettiler.