Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, "İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da ve Amerika'da Türkiye'den kaçırılmış çok sayıda eserin olduğunu biliyoruz. Suriye'deki devam eden iç savaşın faturalarından birisi de; dünyanın en büyük tarih ve medeniyet merkezlerinden birisi olan Şam'ın, Halep'in tarihi güzelliklerinin kaçırılıp birkaç sene sonra Avrupa'daki büyük müzelerinde sergilenecek olmasıdır" dedi.
Tarihi eser kaçakçıları tarafından çalınan dağ keçisi figürü ve altın taç yapılan uzun çalışmalar neticesinde Türkiye'ye geri getirildi. Bakan Kurtulmuş, Anadolu Medeniyetler Müzesi'nde düzenlenen törenle eserlerin sergiye sunumunu açtı. Tanıtım töreni kapsamında konuşan Kurtulmuş, Anadolu topraklarının dünyanın tarihi zenginliği bakımınından kültür hazinesi coğrafyalardan biri olduğunu belirterek, Anadolu coğrafyasında hem İslam öncesi hem de İslam dönemine ait çok önemli eserler olduğunu kaydetti. "Büyük medeniyetlerin büyük ayak izlerine sahibiz" diyen Kurtulmuş, arkeolojik bakımdan dünyanın en değerli ülkelerinden birisinin Türkiye olduğuna dikkat çekti. Böylesine büyük bir birikime sahip olmaktan iftihar ettiklerini ve bu eserlerin gün yüzüne çıkarılabilmesi için gayret sarf ettiklerini dile getiren Kurtulmuş, "Türkiye'nin bu tarihi kültürel zenginliği öteden beri bazı çerçevelerinden de ilgi odağı olmuştur. Dünyada bugün bilinen mafyatik bazı yapılar, eski eserleri ait oldukları topraklardan kaçırıp bunları belirli yerlere pazarlayarak piyasasını oluştururlar. Ne yazık ki bazı sanata çok değer verdiğini düşündüğümüz ülkelerde de bu kaçırılan eserler koca koca sanat müzelerinde, sanat galerilerinde sergilenir. Bu eski eser kaçakçılarına prim verildiği için, onlar da dünyanın her yerinden eser bulur, kaçırır ve pazarlarlar. Bugün dünyanın büyük müzelerinin hemen hemen tamamında, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da ve Amerika'da Türkiye'den kaçırılmış çok sayıda eserin olduğunu biliyoruz. Türkiye olarak bu konuda büyük bir hassasiyetle durduğumuzu ortaya koyuyoruz. Bugün yaptığımız törenin asıl amacı da eserlerimize sahip çıktığımızı bütün dünyaya göstermektir" şeklinde konuştu.
"Şam'ın, Halep'in tarihi güzellikleri batıda sergilenecek"
"Tam tabiriyle hafiye gibi eserlerimizin peşine takılıyoruz" diyen Kurtulmuş, hala çok sayıda önemli eserin yurt dışında olduğunu bildiklerini ifade ederek, "Dünyada bugün adli vakalar, terör olayları var ama en az bunlar kadar önemli bir diğer alan da uluslararası tarihi eser kaçakçılığıdır. Burada dünyadaki bütün medeni ülkelerin samimi bir iş birliğine ihtiyacı vardır. Nasıl teröre karşı mücadelede samimi bir iş birliği olmadan terörün küresel boyutunu önlemek mümkün değilse, tarihi eser kaçakçılığı konusunda da ülkelerin samimi iş birliği sağlamaması halinde tarihi eser kaçakçılığının önüne geçmek mümkün değildir. Örneğin Suriye'deki devam eden iç savaşta, muazzam bir göç sorunun olduğunu biliyoruz. En az bunlar kadar Suriye'deki devam eden iç savaşın faturalarından birisi de; dünyanın en büyük tarih ve medeniyet merkezlerinden birisi olan Şam'ın, Halep'in tarihi güzelliklerinin tahrip edilip, kaçırılıp birkaç sene sonra Avrupa'daki büyük müzelerinde sergilenecek olmasıdır. Eğer tedbir alınmazsa birkaç yıl içinde oradaki tarih kentin bir kısmı batıdaki müzelerde, anlı şanlı sergilenecektir. Bunun için tarihi eser kaçakçılığının önüne geçelim" diye konuştu.
Kurtulmuş, kalan 55 eserin de Türkiye'ye getirilmesi için çaba gösterdiklerini kaydetti.
Altın taç
İskoçya'nın Edinburgh şehrinde ele geçirilen Türkiye kökenli altın tacın iadesi için çalışmalar 2010 yılında başlatıldı. Konunun adli mercilere taşınmasının ardından taç üzerinde hak talep eden şahıs duruşmada talebini geri çekmiş ve eserin mülkiyeti İskoç hakim tarafından Türkiye'ye verilmiştir. Taç, M.Ö. 4. yüzyılda tarihlendirilmiş olup büyük olasılıkla Anadolu'nun eski Karya bölgesine ait bir eser. En yakın örneği Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde sergilenen Prenses Ada'ya ait altın taçtır.
Dağ keçisi figürü
Alman ve Fransız polisi tarafından Fransız'da tespit edilen eser, Erzurum Müzesi Müdürlüğünden çalınmış. Bronzdan yapılmış M.Ö. 2 binin sonuna tarihlendirildiği düşünülen eser INTERPOL Uluslararası Çalıntı Sanat Eserleri Veri Tabanı üzerinden dünya genelinde araştırılmıştır. Araştırmalar neticesinde eseri elinde bulunduran kişi eserin sahte olduğunu öğrenince Paris Büyükelçiliğine teslim etmiş ve eser burada muhafaza altına alınmıştır. Ardından Türkiye'de Anadolu Medeniyetler Müzesi'ne getirilmiştir.