Erzurum’un bağrından çıkmış ve Siirt Tillo’da Hakk’a yürümüş olan İbrahim Hakkı Hazretleri gibi, Erzurumlu Osman Bedrettin Hazretleri de, Hasankale’nin Bevelkasım Köyü’nde kavuştuğu irşad nuruyla, tüm Anadolu’yu yıllarca aydınlattı. Elazığ’ın Harput ilçesinde vefat eden ve türbesi halen bu ilçede bulunan Osman Bedrettin Hazretleri, Osmanlı-Rus Harbi’nde düşman askerlerinin üzerine dev kayaları fırlatarak keramet gösterirken, kendisi Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından tabur imamlığıyla görevlendirildi.
O BİR KAHRAMAN
Osman Bedrettin Hazretleri’nin, çok sevdiği Abdurrahman Ağa Mahallesi’nden ve Erzurum’dan ayrılması da, işte bu döneme denk geldi. Tarihte 93 Harbi olarak adlandırılan savaşta gösterdiği kerametler, Erzurumlu Osman Bedrettin Hazretleri’nin gerçek bir Allah dostu olduğunu kanıtlarken, 8 Kasım 1877 sabahı okuduğu ezanla tüm Erzurum’u uyandıran müezzinin de, yine Osman Bedrettin Hazretleri’nin kendisi olduğu kaydedildi.
ERZURUM HALKINI EZANLA UYANDIRDI…
Moskof askerinin Erzurum’a girdiği tarih olan 8 Kasım 1877 gecesi, Ayazpaşa Camii’nin minaresinden yükselen ezan sesiyle aydınlandı. Osman Bedrettin Hazretleri tarafından okunan bu ezan, Erzurum’un dağı-taşı, deresi, tepesi, yamaçları ve ağaçları tarafından adeta tekrar tekrar okunuyordu. Sesi dalga dalga yayılıp, ufukları aşan bu ezanla, halk bambaşka bir şevk ve cesaret buldu. Erzurum halkı Allah Allah nidalarıyla, Aziziye tabyalarını işgâl etmiş olan Moskofların üzerine hücum etti. İlk hücumda Moskof dağılmaya başladı. Gazi Ahmed Muhtar Paşa, halkı bu derece heyecana getiren Ezan-ı Muhammedi'yi kimin okuduğunu öğrenmek istedi. Bulunması için yaverlerine emretti. Etrafa dağılan yaverler ve çavuşlar ezanı okuyan zatı arayıp buldular. Bu zat, Erzurum’un Abdurrahman Ağa Mahallesi’nden Hoca Selman Sükuti Efendi’nin oğlu Hafız Osman Bedreddin’den başkası değildi.
KERAMET EHLİYDİ
Kurt İsmail Paşa, ezanı okuyanın Osman Bedrettin Hazretleri olduğunu duyunca, heyecanla Paşanın yanına yaklaştı ve şöyle dedi: “Paşam, ezanı okuyan zatı tanıdım. Erzurumlu Miralay Bahri Bey’in kumandasında, heybetli, vakarlı, temkinli hareketleriyle ve bilhassa düşmana taşla hücumu dikkatimi çekmişti. Elinde silah yoktu. Düşmanı dev gibi kayalarla kovalıyordu. Fırlattığı kayalar mutlaka hedefine ulaşıyor ve düşman askerini helak ediyordu. Bu hadiseyi gözümle gördüm. O, yere eğilmeden kayalar eline geliyor, alıp atınca düşmanı yıkıyordu. Bu kahramanın veli bir zât olduğunu anladım ve kerametini gözlerimle gördüm.”
Gazi Ahmed Muhtar Paşa bu sözleri dinledikten sonra sevinç ve heyecanla; “Bre paşa kardaş niçün demezsiniz ki bu cenkde üçler, yediler, kırklar, erenler bizimle beraberlermiş. Elhamdülillah bu, Rabbimin bize bir ihsanıdır.” dedi. Bunun üzerine Kurt İsmail Paşa şöyle ilave etti: “Şu anda o, şehit düşen kumandanı kahraman Miralay Bahri Bey’in başındadır.” dedi. Bundan sonra daha çok tanınıp sevilen İmâm Efendi Hazretleri, 28. Alay’ın Üçüncü Taburu’na imam olarak tayin edildi ve artık “İmâm Efendi” diye tanındı.
OSMAN BEDRETTİN HAZRETLERİ’NİN TÜRBESİ, HARPUT İLÇESİNDE
Osman Bedrettin Hazretleri, hayatı boyunca daimi insanları saadete kavuşturmak için çalıştı. Vaaz ve nasihat etti, 1922 (H.1340) senesinde de, Harput’ta vefat etti. Vefatından birkaç gün evvel vasiyetini yazdı. Vefat ettiğinde, halk arasında çok sevildiğinden, cenazesinde büyük bir kalabalık toplandı. Harput'ta Meteris kabristanına defnedildi. Bilahare kabri üzerine türbe yapıldı. Gülzâr-ı Sâminî adındaki mektûbâtı ve Gülbün-i İrşâd ve Mecâlis-i Sâminiyye adında beş ciltlik kasîdesi vardır. Sohbetleri üç kitap hâlinde basılmıştır.