AVRASYANIN YÜREĞİ
ERZURUM’DA ATTI
Emekli Büyükelçi Prof. Dr. Sönmez Köksal, Avrasya'nın dünya tarihini yazan bir coğrafya olduğunu söyledi. Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Avrasya'da Yükselen Güçler ve Değerler Uluslararası Sempozyumu''nda konuşan Prof. Dr. Köksal, Avrasya'nın jeopolitik önemine değindi.
SEMPOZYUMA ÇOK SAYIDA YERLİ VE YABANCI BİLİM ADAMI KATILDI
Erzurum'da Atatürk Üniversitesi'nce düzenlenen "Avrasya'da Yükselen Güçler ve Değerler" konulu sempozyum başladı. Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi salonunda düzenlenen ve 3 gün devam edecek olan uluslararası sempozyuma, yurt içi ve yurtdışından çok sayıda bilim adamı katıldı.
PROF.DR. SÜTBEYAZ: AVRASYA’DAKİ GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ”
Sempozyumun açılış bölümünde konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz, Avrasya'da meydana gelen gelişmeleri üniversite olarak yakından takip ettiklerini ifade etti. Prof. Dr. Sütbeyaz, "Atatürk Üniversitesi'nden bu konuya bir projeksiyon tutmayı hedefledik. Hiç şüphesiz çok kısa bir gelecekte Avrasya coğrafyası dünya ekonomisinde ve siyasetinde belirleyici büyük bir rol oynayacaktır. Avrupa ülkelerinin bile ekonomik durgunluk yaşadığı günümüzde Avrasya'da başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere Rusya Federasyonu ve Hindistan hızlı gelişmeler göstermekte ve bölgede yeni güç odakları belirlenmektedir. Ülkemizin bu gelişmeleri yakından takip etmesi ve değerlendirmesi ve geleceğimiz açısından hayati öneme sahip olacağı bilinciyle hareket eden üniversitemiz yapacağı bilimsel toplantı ve çalışmalarla ülkemizin Avrasya siyasetine katkı sağlayacaktır. Dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip Ortadoğu ve Hazar havzası önemli deniz ulaşım yollarından Akdeniz kavşağı ve her daim önemini sürdürmüş Karadeniz havzası gibi merkezi bir konumda olan ülkemizin Avrasya'da oynayacağı rol oldukça önemlidir" dedi.
VALİ GÜVENÇ:AVRASYA DENİNCE AKLA CAN GELİR, CANAN GELİR
"Avrasya denilince akla can gelir, candan gelir. İnsanların aklına hemen bu bölgede geçmişte yaşanan dramlar gelir" diyen Erzurum Valisi Celalettin Güvenç, bu duyguların Türk insanına heyecan verdiğini söyledi. Vali Güvenç, "Böyle bir sempozyum asla küçümsenemez. Projenin fikir babası olan 9. Kolordu Komutanımız Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu'na teşekkür ediyorum. Avrasya konusunda böyle bir toplantının ilimizde yapılmasını önemsiyoruz" diye konuştu.
"AVRASYA TARİH YAZAN COĞRAFYA"
Avrasya'nın jeopolitik önemine değinen ve Avrasya'nın fiziksel özellikleri bakımından tarihin her döneminde büyük önem taşıdığını anlatan MİT eski müsteşarlarından Emekli Büyükelçi Sönmez Köksal, şöyle devam etti: "Avrasya, dünya tarihini yazan bir coğrafyadır. Geçmişten günümüze bu değişmemiştir. Bugün petrolden doğalgaza kadar birçok potansiyele sahip olan Avrasya'da ABD, Rusya, Çin ve AB ülkelerinin belirleyici olma isteği vardır. Söz konusu ülkeler, bölgede aktör olma arzusundadırlar. Türkiye'nin de bu ülkelerle olan ilişkileri bölgedeki rolü açısından önemlidir".
AVRASYA DÜNYA TARİHİNDE ÖNEMLİ ROL ÜSTLENMİŞTİR
Sönmez Köksal ayrıca, Avrasya'daki ülkelerde görülen din istismarına karşı laik Türkiye Cumhuriyeti'nin de ciddi bir stratejik unsur haline geldiğine dikkat çekti. Sönmez Köksal, basın mensuplarına yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin çeşitli sebeplerle Avrasya'ya yakın bir ülke olduğunu kaydetti. Köksal, "Bizlerin zaten çıkış noktamız bu. Bu itibarla Orta Asya bize coğrafya toprak ve insan olarak yakın bir bölge. Yeni oluşumlarla bu çerçevede özellikle doğal kaynak yeraltı ve yerüstü kaynakları itibariyle Avrasya önümüzdeki 10 yıllarda daha da önem kazanacak. Özellikle enerji kaynakları petrol ve doğalgaz kaynakları itibariyle uluslararası ilişkilerdeki ana aktörlerin daha da dikkatini çeken bir coğrafya haline gelecek. Bu çerçevede bu tür dış politikaları geliştirmek imkan meselesi. Türkiye'nin yakın coğrafyasında bir sürü olay var. Gözardı ederek Türkiye bazı politikaları geliştiremez. Çünkü öncelik meselesi. Önceliğimiz, yakın politikamız sonra daha uzak politikalar Avrasya'da politikalarımız da biraz da uzak kuşak içerisinde yer alıyor. Bunu uzun vadeli bir sürece oturtmak lazım. Buradaki ülkelerle şimdiye kadar olduğu gibi dış politikaları geliştirmek lazım. Bu coğrafyada rol oynayacak politikalarda bir enerji sağlamamız gerekir" şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’NİN MİLLİ POLİTİKASI
Köksal, hükümetin Avrasya politikası konusunda ise "Başarmaması için bir neden yok. Çünkü bu Türkiye'nin ulusal politikası. Fakat zaman zaman öncelik değişiyor. Şimdi Irak öncelikli. Ortadoğu öncelikli. Avrupa Birliği öncelikli gibi. Öyle zannediyorum ki Avrasya'ya dönük ülke politikalarında herhangi bir değişiklik söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
PROF.DR ANDİCAN:"AVRASYA DAHA FAZLA ÖNEM KAZANDI"
Devlet eski bakanlarından Prof. Dr. Ahat Andican ise sempozyumun Avrasya konusunda geleceğe yönelik önemli açılımlar yapacağına inandığını, özellikle 90'lı yıllarda yaşanan sınırların yeniden belirlenmesinin ardından Avrasya'nın daha fazla önem kazandığını söyledi.
ERZURUM’DAKİ SEMPOZYUM AVRASYA’YA YENİ BAKIŞ AÇILARI KAZANDIRACAK
Sempozyumun sonuçları itibarıyla Türkiye'nin dış politika stratejisinde katkı sağlamasını beklediğini ifade eden Prof. Dr. Andican, "Avrasya, hangi noktadan bakarsanız farklı bir tanım yapılabilecek öneme sahip bir bölgedir. Ülkemizin de bu bölgedeki politikalara karşı bakış açısı önemlidir. Erzurum'daki sempozyumun da bu anlamda Avrasya hakkında yeni bakış açıları kazandıracaktır" dedi.
"KLASİK AVRASYA DOKTRİNİNİN ORJİNİ"
Bu arada, Rus konuşmacı Konstantin Zhukov'un "Klasik Avrasya Doktrininin Orjini" başlığını taşıyan konuşması sırasında bazı noktalarda yaşanan tercüme sıkıntısı sebebiyle Vali Celalettin Güvenç, Rusca bilen diğer konuşmacı Hakan Aksay'dan Zhukov'un Turancılık ile ilgili yorumları hakkında kendilerine tercüme konusunda yardımcı olmasını istedi.
KONUŞMASINI RUS YAZAR KONSTANTİN LEVONTEV'E ADADI
Zhukov, konuşmasının 19. Yüzyılda yaşayan Rus Yazar Konstantin Levontev'e adanmış bir konuşma olduğunu vurguladı. Zhukov, "Rusya'da Levontev'e ilgi çok büyüktü. Bunun nedeni Rusya'nın yeni ulusal fikir yaklaşım alma çabasıdır. Rus Avrasyalılığı'nın köklerini incelemek bakımından konuşmamda Levontev'e değindim" diye konuştu.
TURANCILIK BİR KÜÇÜMSEME ARACI OLARAK KULLANILIYORDU
Levontev'in Türkiye'de 10 yıl süreyle diplomatlık yaptığını hatırlatan Zhukov, daha sonra şunları kaydetti: " Batı Avrupa'da 19. Yüzyılda Ruslar'ın Slav olmadıklarına yönelik bir yaklaşım güç kazandı. Örneğin Polonyalılar Slavyan, Ruslar Slav olmuyor tarzında. Hatta bazı Polonyalı bilim adamları bunun propagandasını yaptılar. Bu aynı zamanda Ruslar'ı küçümsemek ve onların değerini azaltmak için bir propagandaya dönüşmüştü. Bu anlamıyla Turancılık da o yıllarda bir küçümseme aracı olarak kullanılıyordu. Levontev'in yaptığı şuydu; Avrupalılar'ın düşüncelerini inceledi ve Osmanlı İmparatorluğu'nda geçirdiği deneyimleri kullandı. Yani bir noktada Ruslar'ın saf Slavyan olmadıklarını Slav ve Turan'ın bir karışımı olduğunu kabul etti. Bu yaklaşımını da Rusya'da gelecekte kendine özgü bir uygarlığın ortaya çıkmasının koşulu saydı. Bu küçümsenen şeylerin o kadar da küçümsenecek şeyler olmadığını, aslında bunların Rusya'nın gelişmesinde rol oynayabileceğini gösterdi".
KAZAKİSTAN'IN EKONOMİK MODERNİZASYONU
Kazakistan Devlet Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ali Abişev ise "Kazakistan'ın ekonomik modernizasyonu" konulu konuşmasında, Kazakistan'da sağlanan ekonomik başarıya ve söz konusu başarının sağlanmasında uygulanan finans reformlarına değindi. Prof. Dr. Abişev, Kazakistan'ın politik bağımsızlığını kazanmasının ardından kendi ayakları üzerinde durabilmek için gereken her türlü reformu yaptığını anlatarak, "Kazakistan'ın kısa sürede sağladığı ekonomi başarı Avrasya ülkelerine örnek olacak niteliktedir. Kazakistan, Bağımsız Devletler Topluluğu arasında ekonomik gelişim bakımından ilk sırada yer alıyor. Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre rekabet gücü bakımından Bağımsız Devletler Topluluğu arasında ilk sırada yer alan Kazakistan'da yapılan finans reformları beraberinde başarıyı da getirmiştir" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Abişev ayrıca, Türkiye'nin Kazakistan'a son 10 yılda 650 milyon dolarlık yatırım yaptığını hatırlatarak, bu oranın yetersiz olduğunu ABD'nin geçtiğimiz yıl içerisinde Kazakistan'a 1 milyar dolarlık yatırım yapıldığını ifada etti.
KAYNAK: SEMPOZYUM UYGUN ZAMAN VE YERDE YAPILDI
Sempozyuma konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Mahir Kaynak da sempozyumla ilgili olarak basın mensuplarına yaptığı değerlendirmede, böyle bir sempozyumun gerekli zamanda ve çok uygun bir yerde yapıldığını vurguladı. Kaynak, şunları kaydetti:
"Bölgede dengeler yeniden belirleniyor. Ve aslında büyük bir mücadele içinde olduğunu biliyoruz. Ama bunun kiminle kimin arasında ve ne amaçla yapıldığını tayin edemiyoruz. Umarım bu sempozyum ve burada konuşulanlar doğru bir fotoğraf çekmemize sağlar. Hepimiz kim ne işin ve kiminle çalışıyor bu soruların cevabını bulacağız. Önce kim neyin savaşını yapıyor bilmediğimiz zaman, tarafları bilmediğimiz zaman dengeleri ve yeri belirleme adına bu sempozyumda 'Avrasya'nın da yeri nedir?' sorusuna cevap arayacağız burada".